Acısız ayrılık var mıdır? Peki ilişkinin bitiriliş şekli, ilişkinin kalitesi hakkında bize bilgi verebilir mi? Günümüz ilişkilerinin formatına bakıldığında eskiye nazaran, artık bir ilişkiyi başlatmak da bitirmek de oldukça farklılaşmıştır. Tüm ezberler bozuldu. Eski zamanlarda olduğu üzere, ilişkiler sonsuza kadar sürecek şekilde başlayıp, ölüm ayırıncaya kadar devam edemediği gibi, ilişkinin başında kişilerin gösterdiği karakter özellikleri ile sonundaki karakterleri de birbirinden çok farklıdır. İlişkinin başında kişiler kendi en iyi yüzlerini gösterirken, sonlarında ise gerçek yüzlerini gösterirler.
Peki insanlar başlatabilmek için o kadar çaba harcarken, neden bitirirken bambaşka bir tavırla birden bire bir ilişkiyi sonlandırırlar? İlişki için çabalamalı mı? Yoksa bir şeyleri kabule geçmek mi gerekir? İşte ilişki bitimlerinde yaşadığımız ruh halleri;
Biten İlişkiyi Yenilgi Olarak Kabul Etmeleri
Huzursuzluk ve mutsuzluk veren bir ilişkiyi bitirmek içten içe iki tarafa da doğru ve gerekli gelse de; “Bu ilişki bitecekse de ben bitiririm” egosal düşüncesi ile önce direnir sonra ise acılar içinde bitmemesi için kendimizden vereceğimiz kadar tavizi vermeye devam etmek isteriz. karşımızda üç seçeneğimiz vardır; ya kötü giden ilişkimizi tamir ederiz ya kötü giden ilişkimizi bu şekilde gittiği yere kadar gitmesini ya da ilişkiyi sonlandırmayı tercih ederiz. Seçimimiz genelde ilişkiyi tamir etmek ya da sonlandırmaktır, arası yok gibidir. Ayrılmayı ise bir yenilgi gibi algıladığımızdan egomuz bundan rahatsız olur. Oysaki ayrılmak bir yenilgi değil, mutsuzluğun sonucudur. Ayrılıkları yenilgi ya da karşıdaki kişi tarafından reddedilme olarak algılarsak ayrılığa karşı koyarız. Ve manipülasyon yapmaya başlarız; tehdit, ısrar, şiddet, vicdan azabı gibi yollara başvururuz. Buda ilişkinin sağlıklı bir şekilde sonlanmasını engeller.
İlişkiyi Bitirmeye Hazır Olmamak
İlişkilerin bitirilmesi sürecinde hiç bir zaman iki tarafta tam manasıyla ve aynı derecede hazır olamaz. Buda ayrılıklar da acıyı kaçınılmaz yapar. Bu sebeplerle ilişkiyi bitirirken hazır olduğunda ya da uygun vakit geldiğinde ayrılmayı beklemek çok da doğru bir karar değildir. Diyelim ki eşiniz ya da sevgiliniz sizden ayrılmak istediği kararını söylediğinde onunla ilişkiye nasıl devam edebilir? istemeyen birini bir ilişkiye ne kadar zorlaya bilirsiniz? Ya da bir ilişkiyi hem sürdürmeye çalışırken hem de kendinizi nasıl ayrılığa hazırlarsınız? Ayrılığa hazır olmak için ya önceden açık açık konuşmadan ilişkide sorun yaratmak, ilgisiz davranmak ya da kötü muamele yapmak lazım ya da ayrılık kararı ile hazırlık sürecini başlatmak lazımdır ki doğru olan da budur.
Kandırıldığını Hissetmek
Ayrılığa biz hazır olmadığımız için eşimizin de bencilce ve acımasızca davrandığını düşünürüz. Depresif ruh haline bürünürüz. Çünkü bize göre biz ilişkide bir şeyleri düzeltmeye çabalarken karşı taraf; bizi kandırmış, ayrılık kararı almış ve kendini hazırlamıştır. Kendimizi aldatılmış, kandırılmış ve değersiz hissederiz. Kandırılmışlık duygusu bizi ona karşı saldırgan ve öfkeli, kendimize karşı üzüntü içinde kurban rolü oynarken bulmamızı sağlar. Bir yanımız ondan nefret ederken, bir yanımız tekrar bir arada olmak için çabalar. Bu durum bize daha fazla hata yaptırır, tam da ayrılık aşamasında kendimizi daha fazla suçlu hissetmemize sebep olur. Kendini terk edilmiş hisseden kişi hem öfkelidir, hem de üzüntü hem eşini sever hem de onu ortada bıraktığı için öfkelenir. Oysa böyle bir durumda yenilginin öfkesi yerine ilişkinin bitmesinin hüznünü yaşamak en doğru olandır.
Kaybeden Aslında Egolardır
Biten ilişkinin kişide oluşturduğu ağır etkilerden biri de ilişkiyi hayatındaki gücün, başarının göstergesi olarak görmesidir. Kişinin ilişkisi her şeyi ise ve ilişkiyi kontrol eden egoları ise ilişkinin bitmesi bir yandan büyük yıkım bir yandan ise ağır bir öfke yaşatır. Sevgilisinin ilişkiyi bitirmesini hazmedemez, kaybeden aslında kendi değil egosudur. “O kim ki beni terk eder ben bırakmadığım sürece bir ilişki bitemez” der ve egonun oyunlarına kapılıp gider.
Can Acıtan Kısır Döngüler
Her ayrılık benzer deneyimleri yeniden canlandırabilir. Temizlenmeyen bilinçaltı tecrübelerimiz, yeni ayrılıklarda aynı acıları tekrar tekrar yaşatır. Bu nedenle kaderci bir yaklaşım sergilediğinizde “Bu benim kaderim, hep böyle oluyor” tavrı sizin acınızı yaşayıp kabullenmenizin önüne geçecektir.
İlişkinin İçselleştirilmesi
İlişkimizi benliğimiz, karakterimiz veya duruşumuzun bir yansıması olarak görürsek, bitmesi halinde yok olduğumuzu, değersiz olduğumuzu düşünebiliriz. “Sensiz ben bir hiçim, sensiz ben yok olurum” gibi ifadeler hem bağımlı bir yapıyı gösterirken, hem de ilişkiyi fazlaca içselleştirdiğimizi gösterir.
Her birimiz ilişkimizdeki bitişlerde benzer dışa vurumlar sergileye biliriz. Oysaki unutmamamız gereken; Hayatta hiç kimse karşımıza tesadüfen çıkmaz. Tıpkı sevgilimizin ya da eşimizin olduğu gibi. Beraber yol alman ve hayatı sevgiyle paylaştığın sürece birbirinizin hayatında olmak sizi zenginleştirir. Fakat hayat dersleri alınmış artık birbirinin hayatında oynayacak rolleri kalmayan kişilerin sevgi ve saygı çerçevesinde ilişkilerini sonlandırması gerekir. Karşı taraftan intikam almak için yapılan her hareket en çok sizin canınızı acıtır. Kabul edin ve hayatınıza yeni deneyimleri davet edin.
Sevgiyle Kalın…
Yaşam ve İlişki Koçluğu Hizmetleri üzerine ayrıntılı bilgi almak için www.interaktifdanismanlik.com ‘u ziyaret edebilirsiniz.
Yorumlar