1913-1924 arasında Medresetü’l Eimmeti ve’l Huteba, 19214-1930 arası İmam Hatip Mektepleri, 1949-1951 tarihleri arasında İmam Hatip Kursları olarak adlandırılan; 1951-1971 yılları arasında İmam Hatip Okulları adıyla hizmet veren bundan sonra ise İmam Hatip Lisesi adını alan okullar isim değişikliklerinden de anlaşılacağı üzere tarihi süreç içerisinde pek çok kez kırılma yaşamıştır. Bizim hafızlarımızda daha çok belki yakın tarihli olması nedeniyle belki kendimizin doğrudan etkilenmemiz yahut ailemizden birinin mağduru olması nedeniyle dolaylı yoldan etkilenmemiz sonucu yer eden ise 28 Şubat sürecinde yaşanan kırılmadır.
Bundan sonrası malumunuz okulların kapatılması, katsayı problemi vs vs… Son yıllarda ise ortaokul kısımlarının tekrar açılması bazı düz liselerin imam hatiplere dönüştürülmesiyle yeni bir sürece girildi. Bazıları bunu bir müjde olarak görürken diğer bazıları durumdan oldukça rahatsız ve aleyhinde kampanyalar yapıyor. Normal liseden imam hatip lisesine döndürülmüş bir okulda –şuan aynı binada hem düz hem İHL öğrencileri okuyor- doğrudan gözlemlerime dayanarak bu konu hakkında bir şeyler söylemek istiyorum.
Öncelikle imam hatibe dönüştürülmüş okulun önceki ‘tavrı’ da göz önünde bulundurularak okul seçilmeli örneğin eski kadrosu imam hatipten ve imam hatiplilerden hoşlanmayan bir öğretmen grubundan oluşuyorsa bu öğretmenlerin orada çalışmaya devam edeceği unutulmamalı. Ayrıca imam hatiplere dönüştürülmüş okullarda idare çok önemli bir konumda bulunuyor; imam hatip nedir ne değildir bilmeyen bir müdür pantolonu kızlar için resmi okul forması olarak belirleyebiliyor, okulda Cuma vaktine ders konulabilir hatta Cuma namazı kılmaya elverişli bir mescid bile bulunmayabiliyor.
Bu problemlerin hiç biri göz ardı edilecek şeyler değil çocuğunu imam hatibe henüz dönüştürülmüş bu yeni imam hatip liselerine gönderen veliler çok daha dikkatli ve ilgili olmak zorunda. Bu konuda okul idaresi velilerin isteğini yerine getirmek zorunda kalacaktır, ayrıca okul aile birliğinin faaliyetleri küçümsenmemeli ve özellikle eski kadrosunun değişimi için velilerin burada aktif görev alması gerekmekte. Fakat benim gördüğüm kadarıyla veliler çocuklarını ilk gün okula getirdikten sonra bir daha okula uğramak istemiyor. Şunu söylemek zorundayım ki; devlet sadece imam hatipleri sayıca çoğaltabilir ama onları ihya edecek olan öğrencilerin ve velilerin emeğidir.
İmam hatiplerin ilk mezunlarından birinin neşrettiği Kur’an-ı Kerim Mealini elimde tutarken namaz kılmanın gereğini anlattığım imam hatip lisesi öğrencilerinden birinin ‘dinde zorlama yoktur’ diyerek karşılık vermesi başlangıçtan günümüze gelinen noktanın yerini iyice belli ediyor sanırım.
Dini eğitim çocuğu ‘dindar’ koleje yahut imam hatip ortaokularına/liselerine göndermekle tamamlanmıyor. Çocuğumuzu bu okullara gönderdik bizden vebal kalktı artık gibi bir düşünceye kapılıp kontrolü elinden bırakan veliler zaten pek çok yönden dini eğitimleri/ eğilimleri tehdit altında olan bu çocukların ‘imam hatipli ama …’ olmasına neden oluyor.
İdealist olmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde evladınızla, kardeşinizle, yeğeninizle, kuzeninizle ilgilenmekten bıkmayın, yılmayın, yorulmayın. Lütfen!
[…] kırılacak olsa da imam hatip lisesine, öğretmenlik hakkımız elimizden alınsa da ilahiyat fakültesine gittik; […]