Vücudun bir kısmını veya tamamını kapsayan her türlü kıyafete kabaca “giyim” diyebiliriz. Giyim kuşamın en önemli ve muhtemelen yüzyıllardan bu yana en eski işlevi ise vücudu doğa, iklim şartlarından koruması ve uyum sağlamasını sağlamaktır. Ayrıca hava koşullarına karşı siper olmasının yanı sıra, spor ve yemek yapmak gibi vücudun risk altında olduğu durumlarda deri ile çevre arasında bariyer görevi görerek güvenliği artırır. Bir de bilindiği gibi vücuda hijyenik bir bariyer sağlayarak vücuda toksinlerin ve mikropların girişini sınırlandırır. Giyim kuşamın en önemli işlevlerinden biri de kişinin zevklerini, sosyal sınıfın imkan ve şartlarını yansıtmasıdır.
Peki, İslam dininde giyim adabı nedir? Müslüman bir kişinin giyimine dikkat etmesi günah mıdır? Özenli ve temiz giyinmenin ölçüsü nedir? Tüm bu sorulara yanıt bulmak adına yaşamın her alanında örnek aldığımız Peygamber Efendimiz’in (sav) giyim adabı ile ilgili nelere dikkat ettiğini şimdi haberimizde inceleyebilirsiniz.
İslamda Belli Bir Giyim Şekli Var mıdır?
İslâm dini belli bir giyimi ve kıyafeti emretmez. Mensuplarını belli bir şeklin içine girmeye zorlamaz. Zira giyim mevsime göre değiştiği gibi, muhite göre de değişebilir.
Giyimde, yaşanan iklimin icabı esastır. Ancak burada İslâm’ın emrettiği bir husus hatırdan çıkarılmamalıdır. Hangi renk, moda ve biçimde giyilirse giyilsin, elbise erkekte ve kadında avret yerini mutlaka örtmeli, bakanları tahrik edecek şekilde dar ve kısa olmamalıdır.
Giyim Adabında 3 Önemli Ölçü
Hz.Peygamber(s.a.v)’in hayatına baktığımızda, giyim konusunda şu üç ölçüyü öne çıkardığı görülür: İsraftan sakınmak; Giyinmeyi, kibir, gurur, azamet ve gösteriş vesilesi yapmamak; İçinde bulunduğu sosyal sınıfın imkân ve şartlarına uygun biçimde giyinmek. (Ali Yardım, Peygamberimizin(s.a.v) Şemaili; İbrahim Bayraktar, Hz.Peygamberin(s.a.v) Şemaili)
“Allah(c.c) verdiği nimetleri kulunun üzerinde görmeyi sever ve ister.”
Kıyafetin güzelleşmesi, kişiyi vakar ve ihtişama sevkeder, hafifliği, seviyesizliği ve düşük davranışları terke zorlar. Cenâb-ı Hak insanı bütün esmâsına câmi’ bir âyine ve bütün rahmetinin hazinelerinin müddeharatını tartacak, tanıyacak cihazata mâlik bir mu’cize-i kudret ve bütün esmâsının cilvelerinin ve san’atlarının inceliklerini mizana çekecek âletleri hâvi bir halife-i Arz suretinde halk etmiştir. İnsanı, bu câmiiyete göre en güzel bir mevki olan ahsen-i takvime çıkarmak vasıtası, şükürdür. Şükrün bir gereği olarak ta, güzel giyinmelidir. Zira Allah(c.c) verdiği nimetleri kulunun üzerinde görmeyi sever ve ister. (Mektubat, 28.Mektub, 5.Risale, Şükür Risalesi)
Peygamber Efendimiz(s.a.v) şöyle buyurmaktadır: “Güzelce giyinip kuşanasınız. Kılık kıyafetinizi düzeltiniz. Ta ki insanlar arasında siyah üzerindeki beyaz gibi seçkin görünesiniz.”
Örnek Şahsiyetlerin Giyim Adabı
Bediüzzaman hazretlerinin talebelerinden Hamdi Sağlamer ağabey bir hatırasını şöyle anlatıyor: Bir gün Zübeyir Gündüzalp ağabey, Bekir Berk ‘in yazıhanesine geldi. “Birinizin bana olacak düzgün bir ceketi var mı?” dedi. Birinci abi de “Bende var ağabey” dedi. Ceketini getirince şu açıklamayı yaptı. “Ben karşıdaki berbere tıraş olmaya gidiyorum. Orada pardösümü çıkarıp tıraşa oturmam lazım. Ceketimin arkası yamalı. Berber beni tanımıyor. Ceketime göre tıraş yaparsa, kılık kıyafete hevesli olan gençler tıraşıma bakıp “Bir tıraşı dahi beceremeyen bize ne öğretecek.”der. Bu cihetten hizmetimize zarar gelir.” (Yolumuzu Aydınlatan Işık, Zübeyir Gündüzalp, syf.35)
Hamdi Sağlamer ağabey mevzu ile alakalı başka bir hatırasını ise şöyle anlatıyor: Bir gün Zübeyir ağabeyimizi alışık olmadığımız bir tarzda lacivert elbise, kolalı ve manşetli gömlek, kravatlı ve kaliteli bir gözlükle Beyazıt meydanında grand tuvalet görünce hayret etmiştik. O hayretimi anlamış olacak ki, “Kardeşim, bir beyefendi ile randevum var. Nazarlarını kılık kıyafetimle meşgul etmemek için, onun alışık olduğu kılık kıyafetle gitmeyi uygun buldum.” dedi. (Yolumuzu Aydınlatan Işık, Zübeyir Gündüzalp, syf.35)
Kaynak: Adab-ı Muaşeret, Wikipedia
Yorumlar