Bir gün , bir film setinden , bir ezan sesi yankılanır . Ezan sesinin kudreti , benliğini öylesine sarar ki , Mel Gibson o gün , o saniye İslam’ı araştırmaya karar verir . Araştırdıkça , İslam’ın kainat ve insan ile ilgili kusursuz açıklamalarını görür , gördükçe daha da etkilenir . İlahi davet gelmiştir … Sonraları , Hollywood ünlüleriyle yakın olduğu bilinen Demet Öger , Mel Gibson’a bir Kur’an-ı Kerim hediye eder . Bu kutsal armağan , tevhide giden yolun başlangıcı olur …

Mel Gibson , çıktığı yolculuğu , tevhid ile tamamlayan , İslam’dan nasibi olan kullardan biri . Ünlü aktör , Beveryl Hills Müslüman Merkezi önünde yaptığı basın toplantısında , bir süre önce İslamiyet’i kabul ettiğini tüm dünyaya bildirdi . Basın açıklamasını bitirdikten sonra da , gazetecilere kamet getirerek poz verdi . Bu sözler , basın açıklamasında bulunan Mel Gibson’a ait :

“İsa’nın Aşkı filminden sonra Hıristiyanların tepkisini çekmek istemediğim için Müslüman olduğumu açıklamadım. Ama artık içimdeki İslam aşkını gizli tutmam mümkün değil.”

Mel Gibson’ın , İslam dinini kabul etmesi elbette ki akşamdan sabaha bir süreç olmadı muhakkak . Yıllarca uyuşturucu kullanan Mel Gibson , para ve şöhretin getirdiği hayatı da , her Hollywood yıldızı gibi doludizgin yaşayanlardan idi . Haram ya da helal diye bir ayrım gözetmeden var olan yaşamında belli ki bazı soruları cevapsız kaldı . Bu cevapları ise hak din İslam’da buldu !

Uzun ve meşakkatli bu yolculuğun kazananı kendisi oldu elhamdülillah . Şimdi ki planları içerisinde , bir süre dünyadaki farklı farklı medreselerde , İslamiyeti araştırmayı sürdürmek ve de beraberinde kariyerine yine devam etmek var . Mel Gibson’ın İslamiyet’i seçmesinden sonra projelerinde de bazı farklılıklar görülüyor . 50 yaşındaki aktör , hem yönetmen hem de başrol oyuncusu olarak görev alacağı ve Hazreti Hamza’nın hayatının konu edileceği “ Allah’ın Kılıcı ” isimli filmin de hazırlıkları ile uğraştığını belirtti .

Ben öyle pek “fan” kategorisine girecek hayranlardan sayılmam . Kısaca , ideal bir hayran değilim . Ancak çocukluğumdan beri bunun tek bir istisnası var . İstikrarla sevdiğim tek bir ünlü var . O da Mel Gibson . Gazetelerdeki fotoğraflarını biriktirmek mi dersiniz , bilgisayarda bir Mel Gibson arşivine sahip olmak mı dersiniz bilemem ama bir fan grubunun yapabileceği her şey benim sınırlarımda Mel Gibson için yapılmıştır , kabul ! Belki çok sevdiğimden midir kendisini bilinmez ama , Mel Gibson’ın Müslüman olduğunu duyunca çok sevindim . Yıllardır Mel Gibson ile ilgili , İslam dinini kabul ettiğine dair haberler hep çıkagelmiştir . Ancak bu haberlerin bugün , kendisi tarafından teyit edilmiş olması yüreğime su serpti . Çok ama çok mutlu oldum .

Aslında dünya popülasyonunda , Hıristiyan olup da , İslamiyet’i seçenlerin sayısı azımsanmayacak ölçüde . Allah’ın davetini duyan , tevhide uyan bu insanlara ne mutlu ! Doğuştan Müslüman doğmak , çok büyük bir lütuf şüphesiz . Her gün şükre tabii bir güzellik ! Ama düşününüz ki , Hıristiyan doğan , hayatının büyük çoğunluğunu Hıristiyan , Musevi ya da herhangi bir dini kabul etmeyerek geçiren bu insanların İslamiyet’i seçmeleri de çok kolay değil ! Hakk’ın yolu bir , ancak Hakk’ın yolunu bulmak bu kadar kolay değil . Hak yolu , kalbiyle bulmuş bir insan olarak artık Mel Gibson ismini nasıl değiştirir , yeni ismi ne olur , bunlar işin magazin boyutu . Ancak Mel Gibson’ın özelinde , tüm bu insanların çok özel , çok değerli bir seçim yaptıklarını düşünüyorum . Bu insanların tebliğ gücü de oldukça önemli ve de çok etkili . İnsanlar üzerinde bıraktıkları iz çok daha yüksek ! Çünkü , çevrelerinde merak uyandırıyorlar ister istemez . Nasıl Müslüman oldu ? Neden bu seçimi yaptı ? Acaba İslamiyet’te ne gördü ? Bu kadar ünlü , neden dinini değiştirmeye ihtiyaç duydu , buna ne gerek vardı ? Hıristiyanlık’ta onu tatmin etmeyen neydi ? İslam ile Allah’a ulaşmak , Allah’a yakarmak nasıl bir duyguydu ? Acaba ne hissediyordu ? Muhammed ( SAV ) ’ in dinini kabul edince , İsa yı red mi ediyordu ? Kur’an-ı Kerim’de ne yazıyordu ? Bir Müslüman olarak mutlu muydu ? Gibi , gibi gibi … Sorular uzar gider . Sonuçta merak büyüktür . Ve bir bakarsınız bu insanlar , zamanla İslamiyet’in en kıymetli bildiricileri haline gelirler . Ki bunun örnekleri var . Mel Gibson’ın , Hazreti Hamza ile ilgili çekeceği filmi de aslında buna benzer bir tebliğ , bir haber , bir bildiri …

Nihayetinde , İslam dinini hak yol belirlemek ve o yolda yürümeye biat etmek , basite indirgenmeyecek bir seçim . Ancak ne mutlu ki bu seçim , varılan yol bizi buluşturuyor . Ve hepimizi “ bir ümmet ” kılıyor ! Hepimiz aynı yere yürüyoruz , aynı yere varıyoruz . Bu yolda İslam’a eşlik eden herkes ne kadar kıymetli . Velhasıl kelam , artık daha çok seviyorum Mel Gibson’ı .

Mel Gibson’ı, Kelime-i Şehadet okurken tahayyül ettim . Vaftizle başlayan bir ömrün , zemzem suları ile nasıl arındığını gördüm. Gözlerim doldu. Onun için bir dua ettim. Sonra Allah’ın bu lütfuna şükrettim. Ve kalbimde bir yankı duydum: Allah’ın zor işi yok!

Selam ve dua ile