Salat, dua manasına gelir. Salavat ise, onun çoğuludur. Biz Efendimize salavat getirdiğimiz zaman hem Onun manevi şahsına dua etmiş oluruz hem de Rabbimizden Onun için en hayırlısını niyaz ederiz. Aynı zamanda salavatın sonuna ‘şerîf’ yani şerefli, kıymetli manasına gelen kelimeyi ekleyerek, Peygamber Efendimize olan hürmetimizi arz etmiş oluruz. Bugün girdiğimiz Şaban ayı da peygamberimizin ayı olarak biliniyor. Bu sebeple ona bolca salavat getirmeli. Peki büyük salavatlardan olan Salaten Tüncina duasını, anlam ve faziletini biliyor muyuz? İşte peygamberimizin kurtaran dua olarak zikrettiği Salatan Tüncina hakkında hadis ve hadiseler…
Nitekim, Ebu Davud, Nesaî ve Tirmizî’in rivayet ettiği bir hadiste peygamberimiz(a.s.m) şöyle buyurmuştur:
“Biriniz namazı kıldıktan sonra, Allah’a hamdu sena etsin, sonra Peygamber’e salavat getirsin, ondan sonra dilediği dualar yapsın.”
(bk. Neylu’l-Evtar, 2/577)
Saleten Tüncina Duası:
اَللّهُمَّ صَلِّ عَلَي مُحَمَّدٍ وَ عَلَي آلِ مُحَمَّدٍ صَلاَةً تُنْجِناَ بِهَا مِنْ جَمِيعِاَهوالِ وَ اْلآفاَتِ وَ تَقْضِي لَناَ بِهَا جَمِيعَ الْحَاجَاتِ وَ تُطَهِّرُنَا بِهَا مِنْ جَمِيعِ السَّيِّآتِ وَتَرْفَعُنَا بِهَا عِنْدَكَ اَعْلَي الدَّرَجَاتِ وَ تُبَلِّغُنَا بِهَا اَقْصَي الْغَيَاتِ مِنْ جَمِيعِ الْخَيْرَاتِ فِي الْحَيَاتِوَ بَعْدَ الْمَمَاتِ بِرَحْمَتِكَ يَا اَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ.
حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ نِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ * غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَاِلَيْكَ ٱلْمَصِيرُ“Allâhumme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli Seyyidina Muhammedin salâten tüncînâ bihâ min-cemî’il-ehvâli vel âfat. Ve takdî lenâ bihâ cemîal hâcât ve tutahhirunâ bihâ min-cemîi’s-seyyiât ve terfe’unâ bihâ ındeke a’lâ’d-deracât ve tubelliğunâ bihâ aksâ’l-ğayât min cemiîl-hayrâti fî’l-hayâti ve ba’del-memât birahmetike Yâ erhame’r-rahimîn. Hasbunellahu ve ni’mel vekîl, ni’mel mevlâ ve ni’me’n-nasîr. Ğufraneke rabbenâ ve ileyke’l-masîr.”
Anlamı:
“Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e (asm) ve onun Ehl-i beytine salât eyle. Bu salâvat o derece değerli olsun ki: Onun hürmetine bizi bütün korku ve belalardan kurtarırsın. Bizim ihtiyaçlarımızı o salâvat hürmetine yerine getirirsin, bizi bütün günahlardan bu salâvat hürmetine temizlesin, o salâvat hürmetine bizi derecelerin en üstüne yüceltirsin, o salâvat hürmetine hayatta ve öldükten sonra düşünülebilecek bütün hayırlar konusunda gayelerin en sonuna kadar ulaştırırsın. Ey merhametlilerin merhametlisi, bize bunları merhametinle nasip eyle. Allah Tealâ bize kafidir ve ne iyi bir dost, ne iyi bir vekildir. Ey Rabbimiz, senin mağfiretini dileriz, dönüş yalnız sanadır.”
Bazı yerlerde, “Hasbunellahu ve ni’mel vekîl, ni’mel mevlâ ve ni’me’n-nasîr. Ğufraneke rabbenâ ve ileyke’l-masîr.” kısmının olmadığını da belirtelim. Ancak bu kısmın söylenmesi de çok faydalıdır.
Bu Salâvat-ı Şerifenin büyük önemi ve sevabı vardır. Sürekli bu salavata devam edenin, belalardan emin, gelecek musibetlere perde, arzularının kolay, rızkının da bereketli olacağı ümit edilir.
Dua esnasında eller (duanın seması sayılan) yukarıya açık olarak (ayrı) şekilde tutulur. İki elin avuç içi terazinin iki gözü gibi muvazeneli şekilde göğüs hizasında, semadan gelecek Rahmet-i İlâhiyye’ye açık bekler.
Ancak, bazı zamanlarda bu iki elin yan yana birleşip, bitişik şekilde tutulması da sünnete aykırı değildir. Resûl-i Ekrem (asm) Hazretleri her iki halde de dua yapmıştır. Lakin çoğu defa ellerini ayrı şekilde tuttuğu anlaşılmaktadır.
Nitekim Şafiî mezhebinde duanın korku manasına gelen cümlelerinde ellerin içinin yere çevrilip aşağıya tutulduğu gibi. Hanefi’de ise avuç içinin aşağıya çevrilmesi sadece yağmur duasında meşru kılınmış, diğerlerine şâmil olmamıştır.
Şafilerin dua ederken musibetten sakınmak için ellerini aşağıya çevirmeleri bazı hadislere dayanmaktadır ki sünnettir. Bu hadislerden birisi şöyledir:
“Peygamber Efendimiz Aleyhissalatü vesselam, Allah’tan bir şeyin olmasını istediği zaman ellerinin içini yukarıya çevirirdi. Ancak bir şeyden sakınacağı zaman ise ellerinin içini aşağıya çevirirdi.”
(Bu konuyla ilgili hadisler için bk. Müsned, Ahmed b. Hanbel IV/56; Mecmau’z- Zevaid, X/168; Cemu’l-Fevaid, II/618; el-Fethu’l-Kebir, II/357)
Bu nedenle ellerini dua ederken aşağıya çevirenler, bu hadislere göre amel etmiştir. Hanefiler ise bu konuda Şafileri taklit etmiş oluyor.
İsmi Üstünde Kurtaran Dua
Bu konuda İbni Fakihani “Fecri Münir” isimli kitabında özetleyeceğim şu olayı nakleder:
Maneviyat büyüklerinden Ebu Musa, fırtınalı bir havada gemide imiş. Müthiş bir fırtına gemiyi batırmaya ramak kaldığı sırada Peygamber Efendimize iltica etmiş.
Ya Resulallah, gemimiz batacak, içindeki bunca masumlar suya gark olup ölecekler. Lütfen bize bir kurtuluş çaresi göster!..
O sırada kulağına şöyle bir hitap vaki olmuş: Ey Ebu Musa! Tüncina duasını okuyun! Yani, kurtaran duayı okuyun, kurtaran duayı…
Demiş ki: Ya Resulallah, bu Tüncina duası hangisidir, biz bilmiyoruz?
Efendimiz (asm) bugün namazlardan sonra okumakta olduğunuz Salaten Tüncina’yı okumuş, bunu okuyun, diye tembih buyurmuş.
Gemideki yolcular hep birlikte bunu Ebu Musa’dan öğrenip okumuşlar, fırtına dinmiş, sağ salim karaya ayak basmışlar.
Bu duanın bu gibi özelliklerinden dolayıdır ki bizim de hudutlarımızda düşman tehlikesi belirince, eli silah tutan askerlerimiz hudut boylarına gidip maddi silahıyla karşı koyarken, içeride seccadesi başındaki müminler de hep bu kurtaran duayı okumuşlardır. Maddi silah yanında manevi silahla da düşmanı sınırlarımızdan kovmuşlardır.
Bu konuyu Ehl-i sünnet mecmuasında yazan merhum Zapsu, bir teklifte bulunmuş ve demiştir ki: Harpte sınırlarımızda beliren düşman tehlikesini önlemek için camilerimizde diyanet tarafından okunması istenen (Salaten Tüncana)’yı artık bırakmalıyız. Zira tehlike geçmiştir. Yarın Allah korusun bir tehlike daha söz konusu olursa o zaman neyi okuyacağız.
Faslı Davut Efendinin yazdığı “Delailü’l-Hayrat”ta da geçen bu salavatı şerife için Bediüzzaman Hz. “Bir çok aktabların okumakta titizlik gösterdiği salavat.” diye bahseder.
Bu salavatı şerife ilham ile yazılmıştır. Ne okuyana ne de okumayana bir ısrar olmamalıdır. Okunursa sevabı var, okunmazsa günahı yoktur. Ben şahsen okurum, okunmasını da isabetli bulurum. İsmi üstünde kurtaran salavat.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Yorumlar