İsraf nedir? İsraf çeşitleri nelerdir? İsrafın hayatımıza ve kendi benliğimize olan zararları nelerdir? İsrafın farkında olmak ve israf etmemek için neler yapmamız gerekir? İsraf ile ilgili daha bir çok başlık ve detay ile sizler için derledik…
Rabbimiz, kuluna ikram ve ihsan ettiği her nimeti, esasen ona ebedi saadet sermayesi kılabilmesi için lütfetmiştir. Kulun vazifesi, bu nimetleri cimrilik ve israfa düşmeden, Hakk’ın rızası istikametinde kullanmaktır. Zira Cenab-ı Hak israf edenleri sevmediğini şöyle bildirmiştir:
“…Yiyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.”
(el-A‘râf, 31)
“…Muhakkak ki Allah, israf eden ve çokça yalan söyleyen kimseleri hidayete erdirmez.”
(el-Mü’min, 28)
Ömür İsrafı
İnsana ihsan edilen en kıymetli nimet olan zamanı, Cenâb-ı Hakkın rızasına medar olacak bir keyfiyette kullanamayıp ahiret saadetine sermeye kılamamak; vaktin, dolayısıyla ömrün israfıdır.
Nefes İsrafı
Her biri paha biçilmez bir kıymeti haiz olan nefesleri, Kur’ân-ı Kerîm tilaveti ve daimi zikir ile ihya etmek gerekirken,
“Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler.”
(el-Mü’minûn, 3)
ayet-i kerimesinin zıddına, insanın ebedi saadetine yaramayacak boş hevesler uğruna tüketilmesi; nefeslerin isrâfıdır.
Hayrın İsrafı
Mahzun yürekleri, yorgun gönülleri, sıkıntıdan daralmış sineleri ferahlatarak huzura kavuşturmanın yollarından olan zekat, sadaka ve infaklar muhtaçlara verirken, enaniyet ve benliğe kapılıp başa kakmak suretiyle onları minnet altında bırakmak; hayrın israfıdır. Nitekim ayet-i kerimede şöyle buyrulur:
“Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eza gelen sadakadan daha hayırlıdır… Ey iman edenler! Başa kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırları boşa çıkarmayın…”
(el-Bakara, 263-264)
Aklın İsrafı
Sözleri ve prensipleri, hem kendi hayatında hem de kıyamete kadar devam edecek olan ümmetinin hayatında fiilen yaşanan Peygamber Efendimiz’in nurlu izinde değil de, akılları vahiy terbiyesi görmemiş, içtimai nizam ile ahlak namına ortaya koydukları fikirler, çoğunlukla kütüphanelerin tozlu raflarındaki kitaplarda, sırf bir nazariye/teori olarak kalmış filozofların peşine takılıp boşuna yorulmak; aklın israfıdır.
Lisan Nimetinin İsrafı
Dargın gönülleri barıştırmak, din kardeşliğini kuvvetlendirmek, iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırmak, daima hakkın ve hayrın müdafi ve sözcüsü olmak yerine, boş ve laubali konuşmalar yapmak, gönüllere diken batırmak, en kötüsü de batılın, şerrin ve şeytanın avukatlığını yapmak; lisan nimetinin israfıdır.
İbadette İsraf
İmkan var iken namazı cemaatle kılmamak, onu mecburiyet savarcasına huşudan uzak bir şekilde ifa etmek de, ibadet hayatına ait israflar cümlesindendir.
İnsan İsrafı
Bilmeliyiz ki; ömrü boş geçirmek, yeme-içme ve giyimde haddi aşmak, sıhhati lüzumsuz yerlerde zayi etmek, tefekkürü ruhani manzaralara değil de nefsani vitrinlere yönlendirmek, faydasız ilimle meşgul olmak ve ilmi, nefsani menfaatlere alet etmek de birer israftır. Hele eğitimde, evlatları sırf dünyevi istikbal kaygılarıyla maneviî terbiyeden mahrum olarak yetiştirmek, israfların en büyüğü olan “insan israfı”dır. Zira bu, en büyük hakikate gafil kalarak ebedi saadeti israf etmektir.
Rızk İsrafı
Bir kimsenin tembellik yaparak rızkını kazanmayı ihmal etmesi ve etrafına muhtaç hale düşmesi de bir çeşit israftır. Zira hadis-i şerifte:
“Allah Teâlâ, kulunu helâl peşinde koşmaktan yorulmuş vaziyette görmeyi sever.”
(Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 65) buyrulmuştur.
İnfak İsrafı
Daha fazla ihtiyaç sahipleri varken, şahsî yakınlık duyduğumuz bir kimseye, ihtiyacından fazlasını vermek de israftır. Bu sebeple muhtaçların ihtiyaç derecelerine göre infakta öncelik sırasını belirlemek zaruridir. Nitekim Mevlana Hazretleri bu hususta şöyle buyurur:
“Nice servet sahipleri vardır ki, onların layık olmayanlara vermemeleri, vermelerinden daha hayırlıdır. Bu yüzden, Allah’ın verdiği malı, ancak Allah’ın emrine göre harca! Yersiz infak, asi bir kölenin, güya ihsanda bulunuyorum diye, padişahın malını eşkıyaya dağıtmasına benzer.”
Âyet-i kerîmede buyrulur:
“(Yapacağınız hayırlar,) kendilerini Allah yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan fakirler için olsun. Bilmeyen kimseler, iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları sîmâlarından tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek istemezler. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allah bilir.”,
(el-Bakara, 273)
Ramazan-ı Şerif Nimetini İsraf
İçerisinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni barındıran Ramazan-ı Şerif’in seherlerini uyanık bir gönülle ifa edilen teheccüd, tefekkür, zikir ve Kur’ân tilavetleriyle ihya etmeyen, gündüzlerini, gönlü Hakk’a vererek yapılan ibadet, infak ve amel-i salihlerle imar etmeyen, icabet saati olan iftar vakitlerini, istiğfar, duâ ve bir oruçluya iftar ettirebilmenin huzuru ile geçirmeyen, akşamlarını da tadil-i erkan üzere eda edilen teravih namazları ile diriltmeyen kimseler; Ramazan-ı Şerif nimetini israf etmiş olurlar. Ramazan gün ve gecelerini israf edenler içinse; Cebrâil -aleyhisselâm-ʼın şu ihtarı kafidir:
“Ramazânʼa erişip de günahları affedilmeyen kimse rahmetten uzak olsun!”
(Hâkim, IV, 170/7256)
Velhasıl israf; hayatın her safhasında kendini gösteren bir zihniyet ve davranış bozukluğudur. İnsana bahşedilen maddi-manevi nimetlerin israf edilmesi ise, ebedi saadet sermayesini ziyan ederek ahirette iflasa sürüklenmek demektir.
Rabbimiz, bizleri her türlü fenalıklardan ve ahiretimizi mahvedecek israflardan muhafaza buyursun. Hayatımızı, rızası istikametinde yaşayabilmeyi luûtf-u keremiyle ihsan eylesin. Âmîn!…
Kaynak: İslam ve İhsan
Yorumlar