O “Bile”den İncinir Karınca…
Kainatta bedenlerimizden ziyade, ruhlarımızın daha fazla yer kapladığına inanıyorum. Ruh, bedenden çok daha derinlikli ve çok daha renkli. Gözlerimizle bakıyor ancak ruhumuzla görüyoruz. Herkesin sınırları, ruhunun sınırları kadar. Yol, ruhun gidebildiği kadar. Umut, ruhun hissettiği kadar. Mücadele, ruhun cephedeki savaşı kadar. İyilik, ruhun aydınlığı kadar. Kötülük, ruhun karanlığı kadar. Yaşamdaki her şey ruhumuz kadar…
Herkes İyiyse Kim Bu Kötüler?
Sorsan herkes iyidir ve herkes bir başkasının kötülüğünden şikayetçidir. Hayatta gerçekten kötü insanlar var. Art niyetli, samimiyetsiz, bir şekilde sizi üzen, sizi inciten veya incitmeye çalışan insanlar elbette var. Bu insanlar “id”i baskın olan insanlar yani hayatta her daim kendi çıkarları peşinde koşan, kendi hayatındaki sorunları başka insanların yaşamını sarsarak örtbas etmeye çalışan insanlardan bahsediyorum. Kötülük ve kötüler bu hayatta maalesef var.
Kötülük böylesine normalleşmişken yaşadığımız çağda ve herkes kendini melek gibi görüyorken insan sormadan edemiyor peki bunca kötülüğü kim yapıyor diye? Kişi başına düşen kötülüğü ölçebiliyor muyuz mesela? İnsanların bu konudaki kendinden emin hali nereden geliyor? Herkes zaman zaman kendini sorgulamalı. Başını yastığa koyduğunda düşünmeli. Bilmeden, istemeden kırdığı insanlardan af dileyebilecek kadar engin yürekli olmalı. Kötülük yaptıysa, kuldan ve Yaradan’dan bağışlanma dileyecek bir kalbe sahip olmalı. Ancak çoğu zaman insanlar iyiliğin yanından teğet geçerler. Kibirli ruhlar, iyiliğin önünde diz çökecek asalete sahip değildir.
İyiler İyidir – Kötüler Kötü!
Türk sinemasının Yeşilçam klasiklerini neden binlerce kez izleriz ve her defasında aynı duyguyla hem de filmin sonunu bile bile.. İzleriz çünkü Yeşilçam filmlerinde iyiler hep iyidir, kötülerse kötü. İnsan doğası istikrarda huzur bulur. İyi insanların hep iyi olacağına dair inancımız bu yüzden bu denli güçlüdür. Kötü insanlar değişebilir mi ? Bu mümkün, ihtimal dahilinde ancak ruhuna kötülük işlemişse bir insanın, onu ruhtan kazıyıp çıkarmak zor. Kötüler, öyle gelmiştir, öyle de gidecektir. Fillerin uçmasını nasıl beklemiyorsak, kötülük ve kaos yaratarak yaşamda var olan insanlardan da naif ve saf iyi bir insan olmalarını beklemeyiz. Bilmemiz gereken şey ise iyilik, ruhun en değerli ziynetidir ve onu taşıyanlar daima değerlidir.
Karıncayı Bile İncitmem Deme…
“Bile” Türkçe’de bir edattır. Günlük hayatta sıklıkla kullanırız. Ancak bu edatı nerede ve nasıl kullandığınız, cümlenin anlamını oldukça değiştirir. Karıncayı bile… derken bu cümlede geçen “bile” edatı, karıncayı aşağı ve hor gören bir anlam ortaya koyuyor. Karınca ki ne küçüktür, kainatta pek ehemmiyetsiz bir varlıktır, onu bile incitmem derken, insan o karıncayı incittiğini nasıl düşünmez? Bunu diyen bir insanın, varlıkları menfi değerlerine göre sınıflandırdığını, ayırdığını, ötekileştirdiğini görmezden gelemeyiz.
“Karıncayı bile incitmem deme; o “bile”den incinir karınca…” Ne muazzam bir cümle. Her şeyi aşikar özetliyor. İnsanların sürekli dilindedir: “Karıncayı bile incitmem…” Bir insan bu cümleyi kurduğunda, ona hep inanmak isterim. Ancak gariptir ki, karıncayı incitmeyen bu insanların, karıncanın yuvasını talan ettiğine şahit oluruz. Demek ki bu insanlar için kurdukları cümlenin alt metninde şu yatıyor: “Karıncayı incitmem, karıncayı yok ederim.”
Velhasıl sizin için değerli insanlara “Karıncayı bile incitmem” demeyin. Karıncayı da, seni de, Yaradanı da incitmem deyin. Yaşamak, ip üstünde cambazlık. İpin üzerinde yürümek, hata kaldırmaz. İpin üzerinde yürür gibi hassas yaşamak, denge kurmak, ölçülü olmak, insanlara ilkeli davranmak, hakka hukuka riayet etmek zordur ama güzeldir. Yaşam ipin üzerindedir. Ötesi ipten düşen cambazlıktır.
İyilik Hep Kazanacak
Kainata geliş amacımızın yemek içmekten ibaret olmadığını bilmek, insanı hayata karşı daha duyarlı olmaya yönlendirir. Bu gezegendeyiz. Yaşıyoruz. Nefes alıyoruz. Bu bir tesadüf değil. Hayatta hiçbir şey tesadüf değil. Hala var isek buradaysak bizi motive eden şeyler daha yüce idealar olmalı. Yaşam motivasyonumuz kötülük değil; hep ama hep iyilik olmalı.
Dünyada insana verilen en büyük huzur, rahat bir vicdandır. Vicdanı rahat olan insan, bulunduğu her ortamda kendinden emin olan insandır. Vicdan, başımızı yasladığımız en kıymetli yastık, kendimize çıkan en kestirme yoldur. O yolun sonunda bilirsin ki sen varsın. Asıl sen. İyi ya da kötü olan sen. Karıncayı bile incitmeyen sen.. Şimdi sor kendine aslında kimsin sen ?
Yorumlar