Meluncanlar, ABD’nin güneydoğu eyaletlerinde yaşayan toplulukları tanımlamak için kullanılan bir kelime. Özellikle de Orta Apalaşya’nın Cumberland Gap yöresinde, popülasyonlarının çok daha sık olduğu bilinmekte. Amerika’da, Meluncanlarla ilgili yaygın inanış, Meluncanların yerli, Afrikalı ve Amerikalılar gibi farklı etnik gruplarla karışmış bir topluluk olduğu yönündedir. Amerika’daki tanınma şekilleri ise “tam beyaz olmayan” gruplardan oluşan bir etnik yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Amerika’da köyleri yakılıp yıkılan, tüm yasal hakları ellerinden alınan ve toplum içinde dışlanan Meluncanlar ile bizim ilgimize gelince 1988’li yıllara bakmamız gerekecektir.
1990’lı yıllarda, İrlanda’dan Amerika’ya göç eden bir topluluğun üyesi olan ya da üyesi olduğuna inanan ve her zaman İrlandalı olmakla gurur duyan N.Brent Kennedy, İskoç ve İrlandalılarda genetik olarak hiç görülmeyen bir hastalığa yakalanır. Kennedy’nin hastalığı Akdeniz Anemisi’dir. 8 aylık bir tedavi sürecinden sonra Kennedy iyileşir, fakat aklına soru takılmıştır bir kere.. Acaba soy köklerinde onun bilmediği bir şey mi vardır? Böylece Kennedy bu konu üzerinde araştırmalar yapmaya başlar. Kennedy’ye göre kendisi ve akrabaları, diğer Amerikalılara nazaran, ten rengi anlamında oldukça farklıdır. Ne Amerikalılara benzemektedirler, ne de Zencilere. Ve bu zamana dek, soy geçmişinde Akdeniz Anemisi rahatsızlığına tutulan ilk kişi de değildir. Pek çok akrabası bu hastalığa yakalanmıştır. İşte bu arayış sürecinde Kennedy yeni bir etnik topluluk ismine rastlar : Meluncanlar.. Bu ismi daha önce ailesinden de duyduğunu hatırlar. Ve en sonunda ailesinin kökenlerinin de Meluncan olduğuna ulaşır. Onları Akdeniz’e bağlayan köprü ise hala bir soru işaretidir… Melungan ismini, kökenlerine kadar irdeleyen Kennedy, bu ismin Portekiz dilinde denizci anlamına gelen Melungo kelimesinden geldiği bilgisine ulaşır.
Amerika tarihinde Meluncan olmak, zulüm görmekle eşanlamlıydı. Amerika’nın mevcut yasaları onları korumuyor, onların tüm haklarını ellerinden alıyor ve onları kendi yaşadıkları topraklardan dağlara doğru sürgün ediyordu. Bu nedenle pek çok Meluncan kendince bir soy miti oluşturmaya yöneldi. Kennedy’nin ailesi de bir Meluncan olarak kendilerini İrlandalı-İskoç kökenli olarak tanıtmayı tercih etti. Her Meluncan, kendini beyaz bir ırka dayandırarak bu acılardan kurtulmayı seçiyordu..
Kennedy araştırmalarında, Amerika’da yaşayan Chereoke kabilesiyle de akrabalıkları olduğu bilgisine ulaştı. Bunu kendi aile büyüklerinden de defalarca duymuştu. Ancak bu bilgi de, Akdeniz Anemisi hastalığını neden taşıdığını açıklamıyordu. Kennedy araştırmaya devam etti.
İpuçları Kennedy’yi Portekiz’e ve İspanya’ya götürdü. Özellikle uzun yıllar Müslüman hakimiyetinde kalan İspanya, reformlarla birlikte ülkesindeki tüm Müslümanları Engizisyon’da yargılamaya ve katletmeye başlamıştı. Henüz daha yeni keşfedilen Kanarya Adaları’na sürülen Mağripli Müslümanlar Osmanlı Donanması’na katılarak Portekiz ve İspanyollardan bir nevi öc alıyorlardı. Bu durum Müslüman Meluncanların durumunu izah edebiliyor fakat, kuzeydeki Meluncanların durumunu açıklamakta yetersiz kalıyordu.
Akdeniz Anemisi rahatsızlığının ardından, Behçet hastalığına tutulan Profesör Kennedy için doktorların yaptığı açıklama bu hastalığın Türklere özgü ve Akdeniz toplumlarına ait bir hastalık olduğuydu. George Town Üniversitesi Rektörü Profesör Kennedy araştırmaya devam etti..
İnebahtı’da yenilen Osmanlı donanmasından 5000 kadar asker Haçlılar tarafından esir alınmıştı. Osmanlı askerleri dışında esir alınanlar arasında Kızılderili, Afrikalı kölelerde bulunuyordu. Haçlı donanmasının kaptanlarından Drake, bu insanları Amerika kıyılarına bırakıp geri dönmüştü. Tüm sır belki de buradaydı. Peki bu insanlara ne olmuştu? Belgeler bu esirler arasında en şanslı olanların Türk esirler olduğunu gösteriyor. Dönemin en güçlü imparatorluğu olan Osmanlı’dan çekinen Haçlılar, Amerika kıyılarına bırakılan Türk esirlerden 200 kadarını bizzat, Elizabeth vasıtasıyla Osmanlı’ya teslim ediyor. Geride kalan esirlere ne olduğu ise tam bir muamma..
Bu araştırmalardan sonra Kennedy Meluncanların kökeninin Akdeniz’e dayandığını ispatlamış oldu. Bilinen ilk Meluncanların da Müslüman oldukları ortaya çıktı. Kennedy ilk atalarının günün belli zamanlarında, belli bir tarafa doğru yöneldiklerini ve kültür-fizik hareketlerine benzer hareketler yaptığını ortaya koydu. Bu aslında Müslümanların iyi bildiği namazdı. Türkiye’de yaptığı çalışmalarda, camiiye gidip araştırmalar yapan Kennedy, atalarının tam olarak yaptıklarının namaz olduğunu gösterdi. İlk Meluncanlar Müslümandı !
Kennedy Akdenizli olduğunu kanıtlamıştı. Fakat o hangi Akdenizliydi? Türk, Bask, Berberi ya da diğerleri? Amerika kıyılarına getirilen bu esirlerin orada kendilerine kucak açan Kızılderililer ile kaynaştığı iddia ediliyor. Araştırmalar, bu esirlerin Amerika ve Avrupalılar tarafından hiç tüketilmeyen bulgur yediğini, oralarda pek tercih edilmeyen koyun eti sevdiğini ve nazara inandığını ortaya koyuyor. Aynı zamanda erkeklerin başına sardığı sarıklara da sadece Meluncanlarda rastlandığı görülmektedir. Hatta kahveyi tıpkı Türkler gibi içiyorlar ve ters kapatıp fal dahi bakıyorlar. Tüm bu gelenekler bugün de devam ediyor..
Özellikle son yıllarda yapılan soy araştırmaları çerçevesinde, Meluncanların köklerinin Türklere dayandığı görülmektedir. Bu zamana kadar pek çok etnik grubun Türk olduğuna dair, gerçekliğini bilimsel verilerle tam olarak kanıtlayamadığımız bazı şehir efsaneleri olsa da, Meluncanlar konusunda yapılan çalışmaların büyük bir kısmı bu durumu kanıtlarla da destekliyor nitelikte. Meluncanlarla ilgili yapılan en kapsamlı çalışma Profesör N.Brent Kennedy’e aittir. Kennedy’nin yaptığı araştırmalarda, Meluncanların asıl kökeninin on altıncı yüzyılda, İnebahtı Deniz Savaşı’nda, Portekiz ve İspanyollara esir düşen ve sonrasında Amerika’ya getirilen Osmanlı-Türk leventlerine dayandığı görülmektedir. Bazı araştırmalarsa Meluncanların Afrika kökenli olduğunu iddia etmektedir.
ABD’nin, 1996-2005 yılları arasında görev yapan İstanbul Başkonsolos’u David Arnett, baba tarafından %25 Türk olduğunu ve atalarının Meluncan olabileceğini iddia etmiştir. Bunların yanı sıra Abraham Lincoln, Ava Gardner, Tom Hanks, Lisa Halter ve Elvis Presley’in de içinde bulunduğu Amerikalı pek çok tanınmış kişinin Meluncan olduğuna dair yüksek kabul gören bir iddia da bulunmaktadır.
Yapılan pek çok araştırmaya rağmen, Meluncanların etnik kökeni tam olarak bilinmiyor. Amerikan İç Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan ırk problemlerinin ardından, artık takati tükenmiş olan Meluncanlar kendilerini Amerika topraklarında “yabancı” kılmayacak bir köken aramaya yöneldiler. Onlar Amerika’nın bu zulmünden kurtulmak için kendilerini İspanyol ya da Portekizli olarak takdim ettiler. Profesör Kennedy ile birlikte kökenlerini bilmek isteyen Meluncanların sayısı azımsanmayacak ölçüde. Amerika’da yaşayan pek çok Meluncan da, bilimsel veriler ne söylerse söylesin, kendilerini Türk olarak kabul ediyor ve Türk olmakla gurur duyuyorlar. Zaten bu zamana dek getirdikleri geleneklerin, Türk adetleriyle örtüşmesi, onların Türklere olan sevgisini daha da arttırmış durumda. Meluncanlar, yani Amerika’daki bu bir avuç insan kökenlerinin Türk olduğu konusunda ısrarcı. Kendilerini Osmanlı torunu olarak takdim ediyorlar ve hala Amerika’da Türkler gibi yaşıyorlar. Ve bugün pek çok Meluncan, Türk olduğunu DNA testleri ile de kanıtlamaya çalışıyor.
Meluncanlar Türk ya da değil, ne fark eder ki? Ancak çabaları takdir edilesi. Yüzyıllarca süren zulmün acılarını dindirmek istercesine, onlar sadece kim olduklarını arayan insanlar.. Hele ki, buradan çok çok uzaklarda bir yerlerde, hala Osmanlı ruhunu hissediyor olmaları, Türk geleneklerini yaşatmaya çalışmaları, peyderpey de olsa Müslüman olmaları kulağa oldukça hoş geliyor. Meluncanlar Türk ya da değil fark etmez. Belki de onlar bizim öte kıtalardaki kayıp kardeşlerimizdir, kimbilir..
Selam ve dua ile
kökenini araştıran insanların gayreti. güzel bir yazı.