Kırmızı rengin güç rengi olarak algılanmasının bir tarihçesi var aslında. Bu pisikolojik, sosyolojik ve kültürel algılama 40. Amerikan Cumhur Başkanının eşi First Lady Nancy Reagan
ile başlıyor.
Ronald Reagan 1981-1989 seneleri arasında iki dönem Cumhur Başkanlığı görevini üstlenmişti. California’da yirmili yaşlarında oyunculuğuyla tanınan, sonra California eyaletinin valilik görevini üstlenen daha sonra da Washington siyasetine Cumhur Başkanı olarak giren Ronald Reagan oldukça karizmatik bir Cumhur Başkanı oldu. Reagan’ın popüler imajını görsel estetik olarak tamamlayan Nancy Davis de Reagan soyadını almadan önce bir oyuncu idi. Bir birine yakışan Hollywood glamorunu Washington’a taşıyan çift John F. Kennedy ve Jacklyn Kennedy den sonra, siyasetin ve modanın bütünleşliği ikinci çift Reagan çifti oldu. Nancy Reagan Hollywood filimlerinde dikkati çeken zarif Amerikan stilini Washington’un kırmızı halısına taşımakla kalmadı, kırmızıyı siyasi bir renk yapmayı başardı. Araştırmacılara göre, Mrs. Reagan’dan önce hiç bir First Lady kırmızı giymeye cesaret etmemişti.
Mrs. Reagan’ın oyuncu özelliğiyle giydiğini kendine yakıştıran, ve ince hatlarıyla kıyafetlerini zarifçe taşıyan bir kadın olması alışılmışın dışına çıkabilmesine yardımcı oldu. Kırmızı renk onun saç, göz ve ten rengine yakışıyor, davetlerde daha fazla ilgi çekmesini sağlıyordu. Aslında Mrs. Reagan kırmızı rengini siyasete dahil etmekle birden fazla yenilik yapmış oldu. Renklerin tarihine baktığımızda özel davetlerde yalnızca asalet unvanı taşıyan ailelerin fertlerinin açık renk giyme hakkına sahip olduğunu görürüz. Tarihten bu yana giyim protokolünde özellikle siyasi ortamlarda renk açısından belli kurallarla sabitleşmiş bir sosyolojik algı görürüz. İşte Mrs. Reagan, protokolde alışılmış renkler yerine, kırmızının farklı tonlarının renk protokolüne dahil olmasını sağlamıştır. Kırmızı gece elbiselerinden, etek-ceket takımlar, palto, kazak, gömlek ve her türlü düz veya desenli kıyafetlere kadar kırmızı tonunu kullanmayı başarmıştır.
Kısaca ifade edecek olursak, Mrs. Reagan First Lady ünvanını alıncaya kadar Beyaz Saray böylesine kırmızı renk kullanımı görmemiştir! Her fırsatta da tarzı ve kırmızı sevdası ile ilgili sorular yönelten gazetecilere fırfırdan süsten çok hoşlanmadığını, kıyafetinin asil, kaliteli, ve minimal olmasına önem verdiğini, kırmızı rengi de siyaseti canlandırmak için kullandığını söylemiştir. Oyunculuğu itibariyle moda tasarımcılarıyla uzun süredir yakın arkadaşlığı olan Mrs. Reagan aynı zamanda bu arkadaşlığı Beyaz Saraya taşıyan First Lady olmuştur. Oscar de la Renta, Carolino Herrera gibi tanınmış Amerikan couturierlerden gece kıyafetleri için yardım alırken, Chanel ve Yves Saint Lauren ve Valentino gibi Avrupai modacılardan da istifade etmeyi ihmal etmemiştir.
Gece kıyafetlerinde lüks kumaşları ve işlemeleri tercih ettiği için kıyafetlere çok para harcıyor diye eleştirildiği de olumuştur. Ama kantite yerine kaliteyi tercih eden First Lady, aynı kıyafeti basın önünde olmasına rağmen, davetlerde bir kaç kere giymekten çekinmemiştir. Eşi Ronald Reagan’ın Cumhur Başkanlığı döneminde bir First Lady olarak bulunmasının yanı sıra, Mr. Reagan’a alması gereken siyasi kararlarında, bütün çalışmalarında destek veren, ve yönetimde görünmeyen bir gölge olmayı başaran Mrs. Reagan kırmızı renkde kıyafetleriyle bir güçlü kadın algısı oluşturmuştur. Mrs. Reagan 6 Mart, 2016 da hayata gözlerini kapamış olsa da, siyaset dünyasına kırmızıyı kabul ettirmesiyle ve ondan sonra gelen bir çok First Lady’ye örnek olacak tarzı ve asaletiyle, moda ve siyaset ikilisine imza atan ve “güçlü kadınlar kırmızı giyer” deyimini ortaya çıkaran isim olarak hatırlanmaya devam edilecektir.
Yorumlar