“Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.” aşk masalları burada noktalanır. Aile ve çift alanında çalışan değerli uzmanların terapi odalarına yansıyan evlilik hikayeleri ise bu cümle ile başlıyor ve sonrası tartışma, çatışmalarla donanmış evlilik hikayelerine dönüşüyor. Kadın ve erkek aynı evin içerisine girerek yeni bir dünyaya “merhaba” diyor. Her şey çok mutlu başlamıştı peki ya sonrası?
Mutluluk büyüsü zamanla tesirini yitiriyor. El ele, yanak yanağa, şen kahkahalarla girmiş oldukları kapının ardında sesler yükselmeye başlıyor, kahkahaların yerini anlaşmazlıkların yansıdığı bağrışmalar, hakaretler, ağlamalar alabiliyor. Zaman ilerliyor, etrafı bir sessizlik kaplıyor. Sonrasında ise tekrar, tekrar aynı kısır döngü. Mutlulukla girilen kapının ardında; öfke, hüzün, değersizlik, huzursuzluk, mutsuzluk, karamsarlık, vb. duygular kol geziyor. Anlaşmazlık, çatışma ve tartışmalar tüm evi kaplıyor.
Evliliklerde bahsetmiş olduğum senaryo sizlere hiç yabancı gelmemiştir. Evlilik ilişkisi söz konusu olduğunda bilindiği gibi her zaman işler yolunda gitmeyebilir. İlk zamanlarda daha az yaşanan anlaşmazlıklar, bir süre sonra düşünce ve görüş farklılıkları, ailevi sorunlar, yaşantı biçimlerinin farklılaşması, çocuklarla ilgili problemler, maddi konular, v.s gibi pek çok alanda çiftlerin arasına girmeye başlayabiliyor. İşte o zaman olan bitene anlam veremeyen kadın ve/veya erkek eşini incelemeye başlıyor. Kendisine dönüp bakmak ise çoğu zaman akıllardan çıkıyor.
İki insan bir araya geldiğinde elbette ki anlaşmazlıklar olacağını kabul ediyoruz ve hatta istiyoruz. Tartışmalar, ilişkilerin birer parçasıdır. Yıkıcı olmadıkları ve anlaşmazlıkların sonucunda çiftlerin birbirlerini dinleyerek problemleri ile ilgili bir çözüme kavuşabildikleri takdirde de iletişimin kuvvetlenmesine, karşı tarafı anlayabilmeye ve pozitif değişime katkı sağladıklarına inanıyoruz.
Tartışmalar yaşanırken bazen çiftler bir takım hatalar yapabiliyor. Özellikle bazıları var ki zaman içerisinde telafisi mümkün olmayıp çiftler arasında derin yaralara yol açarak, dönüşü olmayan yollara girilmesine sebebiyet verebiliyor.
Eleştiri, Suçlama, Savunma: Tartışmalarda yapılan en önemli hatalardan birisi karşı tarafı yıkıcı bir şekilde eleştirmektir. Çiftler arasında tartışma öyle bir hale gelir ki tartışmaya sebep olan konu unutulur ve yerini sadece eşine yönelik eleştiriler alır. Tartışma amacından çıkarak yanlış bir yöne doğru yol almaya başlar. Kişiliğine ve davranışlarına yönelik eleştiriye maruz kalan taraf için tek yol savunucu davranışlar/söylemler içerisine girmektir. Esasında yapılan eleştiriler, suçlamalarla davranış değil kişilik hedef alınmıştır. Tüm bunlar kişi üzerinde yıkıcı etkiye sahip oldukça birey yara alır, yara aldıkça savunmasını arttırır ve bir süre sonra benzer davranış örüntüsü içerisine o da girmeye başlar. Savunmacı tutum ve sözleri çatışmayı çözmek yerine arttırır. Saygı ortadan kalkar. Her türlü ilişki de karşı tarafı suçluyor olmak yakınlığı yok eden atom bombası etkisi yaratır.
Hakaret: Daha çok karşı tarafı psikolojik olarak güçsüz pozisyona getirmek amacıyla gerçekleştirilir. Yapılan hakaretler zaman içerisinde git gide artarak devam eder. Sürekli hakarete maruz kalan taraf ruhsal gücünü yitirir. Ve yaşanılası bir evlilik ilişkisini derinden sarsar. Sonuç çiftler arasında olumsuz düşüncelerin hakim olmasına ve saygının ortadan kalkmasına sebep olur.
İnatlaşma: Çiftlerden herhangi birisinin kendi gücünü kabul ettirebilmesi için başvurduğu bir yöntem olan inatlaşma karşı taraf üzerinde yoğun bir baskıya yol açar. Soğuk bir iç savaşa benzeyen inatlaşma zaman içerisinde çiftlerin kişilik yapılarına da bağlı olarak şiddetlenmeye ve tüm ilişkiyi tesiri altına almaya başlar. Evlilikte söz geçirmenin; inatlaşma üzerinden yapılmaması ve çiftler arasında güç savaşının yöntemi haline getirilmemesi gerekir. Zaman zaman kadının zaman zaman erkeğin sözünün geçeceği durumların olabileceği kabul edilmelidir.
Yalan Söylemek: tartışmalar esnasında ilk başta durumu kurtarmak amacıyla başvurulan yalan söylemek, zaman içerisinde çiftler arasında yayılmaya ve en ufak sıkışma hallerinde başvurulmaya başlanan bir kaçış şekli halini alır. Yalan söylüyor olmak güven ilişkisinin temelden sarsılmasına yol açar. Şaka amaçlı bile yapılmaması gerekir. Evliliğin sözsüz kuralları arasında yer alan dürüstlük ve güven tek bir yalan ile derinden etkilenebilir. Sonrasında kişi ne kadar doğruyu da söylüyor olsa da eşinin içerisine düşen şüpheyi yok etmesi mümkün olmayabilir ve ilişkiyi zora sokmaya başlar. Sürekli tekrarlayan yalanlar ise kişiler arasında saygınında yok olmasına sebep olur.
Sağlıklı evliliklerde tartışmalar zaman zaman yaşanır ve yaşanmaya da devam edilmesi gerekir. Dikkat edilecek temel nokta tartışmayı ortaya çıkaran çatışmayı çözmek olmalıdır. Her çift çatışmaları benze şekilde çözümleyemeyebilir. Ama çatışmaların çözülmesi gerektiği konusunda fikir birliğine varmaları önemlidir. Çiftler, yıkıcı tartışma hatalarının ortak özelliği olan “saygıyı kaybetme” aşamasına gelmeden önce çatışmalarını çözmekte problemler yaşıyor ise profesyonel bir desteğe başvurmalılardır.
Klinik Psikolog Merve Tunay Dünya
Mona Psikoloji
Adres: Danışmanlık Merkezi: Akasya Kent Kule A-1 Blok Kat:29 No:179 Üsküdar
Telefon: 0532 557 77 29
bilgi@monapsikoloji.com
Yorumlar