Moda dediğimiz zaman toplumdaki oluşturduğu algı şıklık, zerafet, ve asaletten daha çok alışverişin en üst noktasıdır. Moda herşeyi her markayı almak ve gardırobumuzda depolamak değil, kendimize ve bedenimize en iyi yakışanı tespit ederek, trendler ve renkler eşliğinde makul ölçülerde alışveriş yapmaktır. Aynı ayakkabının beş rengini almak, ya da aynı çantanın farklı renklerinden bir sürü almak moda ile bağdaşmak yerine alışveriş çılgınlığı ile ifade edilecektir.
Alışveriş yapmayan kadın mutsuzdur
Bu öyle bir algı ki; özellikle kadınların mutlulu olma konusundaki tatmin duygusu alışverişe endekslidir. Alışveriş yapmayan kadın mutsuzdur. Giyim kuşam, takı ve kozmetik kadının asla vacgeçmeyeceği bir gerçektir. Kadın ne yazık ki; etik değerlerden uzak, toplumu tahrib eden yayınlarla oluşturulan, kadın formlarını kendisi için kabulleniyor ve içselleştirerek kendisine en büyük haksızlığı yapmış oluyor. Aslında içinde zehir saklı fikri ve duyguyu altın tepsilerde kendilerine sunularak bir bağımlılık virüsü aşılanıyor. Bu alışveriş bağımlılığı zafiyete dönüşebiliyor. Bu bağımlılık giyim kuşam ihtiyaçını karşılamak yerine, gardırobunu çöplük haline getirebiliyor.
Moda kendine yakışanı kabullenmedir
Diğer bir meseleye gelirsek; kreatif düşünceler, etik fikir gözetilmeden, stilistlerin kadını bir cinsel obje gibi algılanmasını ve bunu tasarımlarına dökerken sözüm ona zerafet ve şıklığı yansıttıklarını düşünmeleridir. Moda fikri ve düşünce görüşünüze ters gelecek bir rüzgara ve kasırgaya kapılmak değil, moda günün şartlarına ve kişinin değerlerine uygun, kendisine yakışanı kabullenmesidir. Hiçbir otorite kadının fikri, hissi ve davranışlarına hükmetmemelidir.
Gardırobumuza çeki düzen vermeliyiz
Mütedeyyin ve muhafazakar düşünen, hisseden, duyarlı ve tutarlı hanımefendiler; kadınlıklarını afişe edecek, inaç dünyalarını zedeleyecek tasarruflardan elbette kaçınacaklardır. Onlara göre, ihtiyaç hasıl olduğunda kendisine giyim kuşama dair kıyafetler edinirken, aklen ve kalben inandığı değerler doğrultusunda tavrını ortaya koyacaktır. Onlara göre kıyafette şıklık ve zerafet; kadınsı değerlerini değil, tesettür gereği insani ve ahlaki değerlerini ön plana çıkartacak tasarımlar olmalıdır. Moda her yeni buluşu hemen sahip olmak olmamalıdır. Önce elimizdekilerle yetinmeyi bilmek manevi bir değerdir. Bir telefonun modeli bile yılda iki kez değişmektedir. Bir ürüne yeni özellikler eklenerek; “Elinizdekini çöpe at, bak bu daha işlevselli ve daha karizmatik” diyerek tanıtım yapılmaktadır. Bu açıdan bilinçli kulanıcılar olarak, bizler, ancak ihtiyaç duyduğumuzda alışverişe çıkmalı ve almalıyız.
Yorumlar