Bu konuyu yazmaya niyetlendiğimden beri, yazdığım satırları kaç kere sildim sayısını unuttum. Doğru yerlere değinip nokta atışı yapmak istediğimden dolayı ince eleyip sık dokuduğumu söyleyebilirim.
İstesek de istemesek de bizi içerisine vakum gibi çeken moda dünyasının tüketim çarkını, önemli derecede biz Müslümanlar döndürmekte. Daha doğrusu birkaç yıldır bu yönde ilerlemekte. Dünya markalarının muhafazakar kişilere yönelik çıkarttığı koleksiyonları eminim görmüş ya da duymuşsunuzdur. Bu durum bizlere tüketimin asıl gayesi sanki yaşamın amacıymış gibi lanse edilmiş, hayatın gereği olmaktan uzaklaştırılmış ve bir amaç olmaktan çıkartılmıştır.
Okuduğum bir makalede dikkatimi çeken şu cümle aslında her şeyi oldukça iyi açıklamakta: “Tüketim, anlık doyumlara ulaşabilmek adına maddeyi heba etmek değil; yaratılış amacına uygun bir hayatın devamı için maddeden yardım almak olmalıdır” diyordu. Müslümanlıkta müsrifliğin çoğalmasındaki belki de tek nedenin tüketimin bizlere tam da anlatılmak istenildiği gibi olduğunu düşünüyorum. Yani sizin anlayacağınız hedef tam 12’den vurulmuş.
Ortalamaya bakarsak, tüketmek için tüketmeye başladık… Para harcamak için harcıyoruz… İhtiyacımız olduğu için değil; canımız istediği için alıyor, yiyor, içiyoruz… Beğendiğimiz için değil, gösteriş yapmak ve millet ne giyinmiş desin diye giyiniyoruz! Eskitmek için değil, tüketmek için satın alıyoruz! Oysa ki harcamalarımızı dengede tutabilmek kendi elimizde. Kur’an-ı Kerim’de de bahsedildiği gibi; “Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.” (İsra Suresi 29. ayet) Harcamalarımızın dengeli olması tüketime dair araç ve amaç ayrımını yapmanızı kolaylaştıracaktır. Böylelikle müsriflikten de kendimizi uzak tutmuş olacağız.
Tüketen Değil Eskiten Olabilmek
Uzun süre kullanıma müsait ürünleri tercih etmeli, trendlere takılıp kalmamalı, zamansız ve modası asla geçmeyecek parçalar kullanmalıyız. Bu vesileyle daha az tüketim yaparak aldığımız bir ürünü eskitene kadar kullanacağız.
Birçok kez denk geldiğim ve eminim içinizden bazılarınızın “a evet aynı ben” diye geçirdiğiniz şu durumlara gelin bir göz atalım;
“3 yıldır sadece bir kere giyindim.”
“Denemeden almışım, al senin olsun.”
“Modeli harika, her rengini aldım.”
“Ayşe alırken dedim bende alayım belki kullanırım.”
“İnanılmaz indirime girmişti evde falan giyinirim.” gibi tüketim çarkının en sevdiği cümleler kullanılmak için hazırda bekliyor. Bizlerde bu oyuna kolayca kanıp içinden birçoğunu hop diye çekip alıyoruz.
En son başıma gelen taze bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum. Geçtiğimiz hafta sonu bir alışveriş festivalinde ürünlerimi satışa sundum. Standıma gelen çok tatlı bir bayan, beyaz yün kaşeden yaptığım pelerini eline alarak denemek istediğini söyledi. Denemek istediği pelerinin sadece 36 bedeni kalmıştı ve ürünü satın almak isteyen bayan nereden baksanız 40 bedene yakındı. Üzgünüm fakat elinizdeki beden size olmaz dedim. Ama ben denemek istiyorum dedi. Peki, o halde dedim. Bilirsiniz pelerinler oldukça bol kalıplara sahiptir. Giydiğinizde ürünün omuzlarının size tam gelmesi gerekir. Müşteri, kaşe pelerini giyindi ve haliyle omuzları ufak geldi. Bakın gördünüz mü bu beden size olmadı dedim. Yok dedi, ben bu ürünü alacağım. Öyle beğendi ki, ne olursa olsun alacak belliydi. Ne söylesem ikna edemeyeceğimi anladım gidip ürünü torbasına koydum.
Ürünün ödemesini yaparken üzerindeki fiyat etiketini kopartıp; “Eşimin işi gereği Katar’a yerleşeceğiz, bunu bu fiyata aldığımı görmesin.” dedi. O an aklımdan kaşe ve Katar kelimelerini yan yana koyarak gülümsedim. 🙂 Elbette ki güzel günlerde giyinsin ama bilinçsiz tüketimin biz Müslüman kadınlar tarafından bu kadar benimsenmesi inanın tehlikeli bir durum.
Moda, Tüketim ve Gençlik
Moda ve tüketim kültürünün gençliğe etkisi konusuna da biraz değinmek istiyorum. Gençlerin tüketim anlayışı, yetişkin birine nazaran daha farklıdır. Arkadaşında beğenip almak istemek, aynı yerlere gitmek, aynı şeyleri yemek, aynı şeylerden hoşlanmak gibi daha birçok şeyi sıralayacağımız ortak özelliklerden gençlerimizi biraz olsun uzaklaştırmak elimizde. Bunu da ancak onlara kazandıracağımız dini değerlerimizle yapabiliriz.
Çocuklarımızın farkındalıklarını arttırarak bilinçli tüketici olmalarını sağlarsak, bu durmadan dönen çarkın tehlikesinden onları korumuş oluruz. Ve durmadan tüketen değil, aldığını eskiten bireyler yetiştirerek topluma kazandırırız. “İhtiyacın varsa al” bilincini çocuklarımıza aşılarsak gelecekte tüketimi yönetebilen bireyler yetiştirmiş olacağız.
Güzel bir yazı olmuş.Lakin kim duya kim göre