Bir çoğumuz rahatsız oluyoruz… Bir çoğumuz da şaşkınlık içinde gözlemliyoruz. Muhafazakar modanın fenomen kızları dünyanın farklı şehirlerinden gelip İstanbul’da katıldıkları moda haftasında çelişkili rüzgarlar estiriyorlar. Kapitalist sistemin sosyal medya ile birleşmesi sonucunda pazarlama stratejileri de oldukça yenilendi. Bu değişim sebebiyle dijital medya da moda dergilerinin ve televizyon reklamlarının önüne geçmiş bulunuyor. Dijital medyanın yöneticileri ve yön verenleri olarak fenomen kızlar konsepti de marka tanıtımının olmazsa olmazı haline geldi. Bir çoğu yarım milyon ve üzerinde takipçiye sahip olan kızların hepsi farklı ülkelerden, farklı kültürleri ve farklı giyim tarzlarını temsil ediyorlar. Belki de tek ortak noktaları makyajlarının kusursuz olması. Onun dışında tam tesettür kurallarına uyan parmak ile sayabileceğimiz fenomenlerin çoğunluğu esnek, tesettürden uzak, muhafazakar kelimesinin de sınırlarını zorlayan kıyafetlere bürünüyorlar. Artık normalleşmiş hale gelen açık kollar, boyunlar, hatları ortaya çıkaran dar elbiseler, bir miktar saçın da gösterilmesiyle veya şeffaf sifon başlardan düşmek üzere olan örtü bile diyemeyeceğimiz kumaşlarla temsil ediliyor.
Belki de kıyafetlerin de ötesinde bir çoğumuzu daha da rahatsız eden tesettür anlayışından uzak tavır ve pozların göze batıyor olması. Tabii ki İstanbul’a turist olarak gelmiş olmaları, gezilecek yerleri ziyaret etmeleri, yemek yemeleri, alış veriş yapmaları ekonomimizi iyi anlamda hareketlendiriyor olabilir. Ama içkili restaurantlarda yemek yenirken yapılan çekimler problem teşkil ediyor.
Tabii şu da var, moda haftasındaki paylaşımlar sosyal medya olmasaydı belki o kadar göze batmayacaktı. Ara ara yazılarımda paylaştığım bir soruyu şimdi bir daha sormak istiyorum. Acaba, İstanbul’daki muhafazakar moda haftasında gördüğümüz manzaralar sosyal medyada ki paylaşımlar olmasaydı, o kadar göze batar mıydı? Dijital paylaşımların asıl sebebi hiç şüphesiz markaların pazarlama stratejisi için önemli bir faktör. Defilede yer alan markalar normalde ulaşamayacakları uluslararası kitlelere fenomenler sayesinde ulaşabiliyorlar. Türk markalarının tanıtımı aşamasında bir rol oynuyorlar. Ama bu markaların aktif İngilizce ve diğer dillerde hizmet veren sipariş siteleri olmadığı sürece, marka tanıtımı sadece defile ve Instagram storylerinde kalıyor. Bu defile sadece bir eğlence organizasyonu olarak kalmış oluyor.
Şunu da sorabiliriz: Muhafazakar Moda Haftasındaki etkinliklikler sadece kadınlara özel farklı markaların yeni koleksiyonlarının kıyafet sunumlarını yaptıkları bir platform olsa, sosyal medyasız, resimsiz, basınsız, bu nasıl olurdu acaba? O zaman kahkahaların havada uçuştuğu, müziğin sonuna kadar açıldığı ve mankenlerin dans ettiği bu ortam o kadar göze batmaz mıydı? Hep beraber düşünüp, sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum. Bakalım bundan sonraki defileler ne manzaraları göz önüne serecek.
Yorumlar