Bazen öyle anlar oluyor ki hayatımızda her ne kadar eleştirmemeliyiz desek de önyargıyla yaklaşmamaya çalışsak da olmuyor. Kimi zaman sokakta yürürken kimi zaman internette gezinirken kimi zaman sosyal medyada öyle kareler çıkıyor ki karşıma bu nasıl bir görmemişlik sendromu diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Muhafazakârların (kadın-erkek farketmeksizin) gelir seviyesinin bir anda yükselmesi ile mi alakalı yoksa bundan 15 yıl önce sosyal hayatın her alanına girememe kompleksinin devam etmesiyle mi ilişkili bilemiyorum, insanların sıradan bir sokak kıyafetinin her parçasında reklam panosu gibi logo ve markaların yazması, sosyal medyada bu logoların ön planda olacağı şekilde paylaşımlar yapılması gerçekten çok tuhaf. Bunların içinde bulunulan lüksü göstermek için moda adına yapılması ise daha da ilginç. Çünkü modada artık marka değil, stiller öne çıkıyor.
Bundan iki yıl önce Danışmanlık Şirketi Bain&Company tarafından yapılan araştırmayı hatırlar mısınız bilmem? O dönemde sonuçları benim epey dikkatimi çekmişti. Lüks tüketimi inceleyen araştırmanın sonuçlarında tüketicilerin artık daha çok logosuz ürünlere rağbet ettiğine değiniliyordu. Gerçekten de biraz dikkat ederseniz markalar eskiye nazaran logolarını çok daha küçülttü. Hatta birçoğu logosunu yalnızca etiketinde kullanmayı tercih ediyor.
Zaten bilinçli ve görgülü müşterinin istediği yalnızca kaliteli ve sağlıklı ürün. Giydiğiniz herhangi bir parça, kumaşıyla, dikişiyle, kalıbıyla, tasarımıyla her durumda kalitesini belli eder. Bunun için ekstra çaba sarf edip marka gösterme telaşına girmeye hiç gerek yok.
Az önce de söylediğim gibi günümüz modasında artık asıl olan stil. Bu yüzden son dönemde konuşulan sıklıkla duyduğumuz akımlardan biri de normcore. Yani modadan bağımsız, keyfi ve rahatınıza göre giyinmek. İçinde kendinizi rahat hissedeceğiniz kıyafeti tercih etmek.
Bu beyaz bir tişörtle kot pantolon da olabilir. Maskülen bir ceket, boyfriend pantolon ve sandalet de… Önemli olan dikkat çekmeyecek şekilde giyinmek. Ama aynı zamanda farklı olmak, kendin olmak ya da stil sahibi olmak diyebiliriz. Normcore’u diğer moda akımlarından ayıran şey de işte tam burada öne çıkıyor. Orijinal olmaya çalışmak yerine doğal olmaya, kendiniz olmaya çalışmanız gerekiyor.
Normcore siyaha öncelik tanıyor
Birçok insanın, içinde kendini rahat hissettiği kıyafetlerin başında siyah gelir çünkü siyah kurtarıcıdır. Her renkle giyilir, sporla da klasikle de kombinlenilebilir. Bundan dolayı normcore akımının ana rengi elbetteki siyah. Beyaz, gri, lacivert gibi renkler de siyaha eşlik ediyor. Pastel ve dikkat çekmeyen tonlar da yine normcore akımının destekçilerinden.
Aslına bakarsanız muhafazakar giyimin, son dönemde oldukça öne çıkan ve moda karşıtı olan bu akımla tanışmaya çok ihtiyacı var. Zira, artık dikkat çekmeyecek ama stiliyle öne çıkacak, göşterişi değil rahatlığı ön planda tutan muhafazakarlar ve muhafazakar giyim görme arzumuz var.
Yorumlar