Geçtiğimiz günlerde dünyanın ileri gelen moda tasarım okullarından birisi olan Parsons, Mayıs 2016 mezunlarını uğurladı. Donna Karan, Marc Jacobs, Alexander Wang gibi bir çok tanınmış modacının mezun olur olmaz moda sektörüne yön veren başarıya ulaşmalarına yardımcı olan Parsons Moda Tasarım Bölümü, modanın Harvard’ı olarak tanınıyor.
Üniversitenin farklılığına dikkat çeken faktörlerden birisi öğrencilerine pratik eğitimin yanı sıra teorik bilgilendirmeye de özen göstermesi. Üniversitenin öğrencilerinden beklentisi sadece sanatkarca tasarımlar hazırlamaları olmayıp, moda sektörünü ilerletecek, anlam taşıyan bir fonksiyonu olan kıyafetler tasarlamalarını hedef almalarıdır. Böylece 4 senelik eğitimlerini tamamlamak üzere olan öğrenciler, proje olarak hazırlayıp, sunmaları gereken tasarımlarının derin anlam taşımasına özen gösteriyorlar.
Mayıs 2016 da mezun olan öğrencilerden Angela Luna’nın koleksiyonu en çok dikkatimizi çeken koleksiyon oldu. Luna’nın ilham kaynağı olan bir atasözü var, “Anlatmaya değer tek hikaye, değişime sebebiyet veren hikayedir”. Lunan’nın mezuniyet projesi işte bu atasözünün teorik anlamdan pratiğe dökülmesinin hikayesi. 22 yaşındaki New Yorklu tasarımcı, ilk etapta iç giyim ve gece elbisesi tasarlamaya başlıyor.
Bu hedefini tamamladıktan sonra, sosyal projelere önem veren tasarımcı son 2 yıldır daha da çok gündeme gelen Suriyeli mültecilerin yaşadıkları zorlukları haberlerde görünce kendini sorumlu hissediyor ve modayı, sanat üretmekten çok çözüm üretmek için kullanmaya karar veriyor. Bir röportajında; “Televizyondaki mültecilerin yaşadıkları zorlukları gördükçe içinde bulunduğum sektörde bir Prada çanta için dört bin dolar vermeyi bir marifet olarak gören kadınları düşündüm ve bir anda moda sektörünün ne kadar saçma olduğu hissine kapıldım. Acaba mültecilere ben nasıl yardım edebilirim diye düşünürken, aklıma onlara kullanabilecekleri göçebe kıyafetleri tasarlamak geldi” diye anlatıyor.
Bir çok teknik aşama sonrası “Değişim İçin Tasarım” adını verdiği koleksiyonunu tamamlıyor Luna. Bu koleksiyonda yer alan parçalar büyük araştırmalar sonucu gerçekleşmiş. Mültecilerin evleri olmadığı ve evlerini, ihtiyaçlarını sırtlarında taşımaları gerekeceğini göz önünde bulundurarak, transforme olan kıyafetler tasarlamaya başlıyor.
Örneğin boyna asılabilen multifonksiyonel bir şal; hava serinlediğinde giyilebilen bir yelek, üşüyünce battaniye ve uyku saati gelince de yere serilip içine yatılabilecek uyku tulumuna dönüşüyor. Başka bir tasarım ise battaniye- sırt çantası. Mültecilerin eşyalarını içine koydukları çanta, üşüdükleri zaman battaniyeye dönüşebiliyor. Koleksiyonda en çok beğenilen parça ise çadır-palto. Palto olarak giyilebilen bir kıyafet konaklama zamanı geldiğinde sırttan çıkartılıp, 5 kişilik bir aileyi barındırabilecek bir çadır haline dönüşüyor.
Luna’nın hayali Fullbright bursuna başvurup, Suriyeli mültecilere kıyafetlerini ulaştırabilmek ve topluma yararlı olacak bir iş üretmek. İHH’nın dikkatini çeken ve iletişime geçtikleri Luna, umarız ki kısa zamanda maddi destek alarak, bu sosyal sorumluluk projesini gerçekleştirebilir. Bu kadar Müslüman tasarımcının yaşadığı ülkemizde, hiç birimizin gerçekleştiremediği ama gayrimüslim bir moda öğrencisinin düşünebildiği bu güzel projeyi gerçekleştiren Luna’yı tebrik ediyor ve destekliyoruz. İşte bu da Parsons farkı olsa gerek.
Yorumlar