Tesettür ve Örtünmek
Tesettür; örtünmek, gizlenmek, bir şeyin içinde veya arkasında gizlenmek…
Arapça, “STR” kökünden “tefe’ul” vezninde bir mastar… Bir fıkıh terimi olarak erkek veya kadının şer’an örtülmesi gereken yerlerini örtmesi demektir. Bir kimsenin örtmesi gereken ve başkasının bakması haram olan yerlerine “avret yeri” denir. Erkek veya kadının, başkasının yanında avret yerlerini örtmesi gerektiğinde görüş birliği vardır. Sağlam olan görüşe göre, bir kimse tek başına olduğu zaman da örtünmelidir. Buna göre, bir kimse temiz elbisesi bulunduğu hâlde kimsenin olmadığı bir yerde, karanlık bir odada bile olsa çıplak olarak namaz kılarsa, bu câiz olmaz. (İbn-i Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, Mısır, I, 375)
Yıkanma ve tuvalet gibi tabiî ihtiyaçlar dışında, tenha bir yerde de bulunsa, namazda veya namaz dışında avret yerlerinin örtülmesi farzdır. Bunun delili, Kur’ân ve sünnettir.
Örtüde Bulunması Gereken Nitelikler
Örtünün sık dokunmuş ve altını göstermeyen kalınlıkta olması gerekir. Cildin rengini gösterecek derecede ince olan elbise ile avret yeri örtülmüş sayılmaz. Bu yüzden derinin beyazlığı veya kırmızılığı belli olan elbise ile namaz geçerli olmaz ve bununla örtünme gerçekleşmez. Eğer elbise kalın olmakla birlikte uzvu belli ederse ve hacmi ortaya koyarsa bu, hoş görülmemekle birlikte namaz geçerli olur. Çünkü bundan kaçınmakta güçlük vardır.
Hür ve Müslüman Kadının Örtünme Şekli
1- Müslüman bir kadının yabancı erkeklere ve müslüman olmayan kadınlara karşı yüzü, bileklere kadar elleri ve ayakları dışında vücudunun tamamı avrettir. Bu yerlerin, gerek namaz içinde, gerekse namaz dışında örtülmesi farzdır. Ayaklar hususunda görüş ayrılığı olmakla birlikte sağlam görüşe göre, ayaklar açık kalabilir.
2- Kadınların mahrem (kendisiyle evlenmesi ebediyen haram) olan hısımları yanında el, ayak, kol, saç ve benzeri ziynet yerlerini açmaları câizdir. (en-Nûr, 31-32)
3- Kadının kadınlara karşı avret yeri, göbekle diz kapakları arasında kalan kısımdır. Bunun dışındaki yerleri kadınların yanında açabilirler. (el-Mavsılî, el-İhtiyâr, I, 45) Müslüman kadının zikredilen avret yerleri, müslüman kadınlar arasındadır. Çünkü mü’min bir kadın, gayr-i müslim kadınların yanında diğer yakın hısımlarının yanında açıldığı gibi açık oturamaz. Burada, gayr-i müslim kadının, kendi erkeklerinin yanında müslüman kadını tasvir etmesi ve onu anlatması engellenmek istenmiştir. Hazret-i Ömer, Ebû Ubeyde -radıyallâhu anh-‘a yazdığı bir mektupta şöyle demiştir: “Bana, müslüman kadınların, hamamlara müşrik kadınlarla birlikte girdikleri haberi ulaştı. Bu, daha önceden kalma bir âdettir. Allâh’a ve âhiret gününe inanan hiçbir kadının, kendi dîninden olmayanın avret yerine bakması helâl olmaz.” (İbn-i Kesîr, Muhtasaru’t-Tefsîr, II, 600, 601)
4- Tedavi gibi zaruret sebebiyle erkek veya kadının avret yerlerine doktor, ebe, iğneci ve pansumancı gibi kimselerin bakması câizdir. Ancak kadınların bu gibi tedavilerinde kadın doktor, ebe ve sağlık personelinin tercih edilmesi gerekir. Bunlar bulunmayınca “Zarûretler mahzurlu olan şeyleri mübah kılar.” kuralı işletilir. Ancak zaruretler de miktarlarınca takdir olunur. (bk. Mecelle, madde: 21, 22)
Yorumlar