Çocukluk Amnezisi ve Sigmund Freud
Amnezi, kısmi veya geçici hafıza kaybı olarak bilinmektedir. İnsan hafızasının en çarpıcı özelliklerinden biri, herkesin belli oranda bir amneziye uğramış olmasıdır. Hiç kimse, özellikle yaşamın ilk yılından itibaren yaşadığı olayları hatırlayamaz. Oysa bu dönem, insan deneyimlerinin en zengin olduğu dönemdir. Bu garip olgu ilk kez 1905 yılında, Sigmund Freud tarafından tartışılmıştır. Freud, bu olguya “çocukluk amnezisi” ismini verir.
Freud bu durumu ilk kez, kendisine gelen hastaların 3 ile 5 yaşları arasındaki olayları hatırlayamadıklarını gözlemleyerek keşfetmiştir. Bu durum ilk bakışta son derece doğal karşılanabilir. Çünkü yaşananlar zamanla unutulur ve insan çocukluk döneminden itibaren pek çok olay yaşar. Ancak çocukluk amnezisi, bu kadar normal ve basit bir duruma indirgenemez.
Hafızamızdan Silinen Kareler…
Çocukluk amnezisi özellikle yaşamın ilk 5 yılını hatırlamayı zorlaştıran bir mekanizma olarak işler. Peki bu durumun nedenleri nelerdir ? İnsanlar neden çocukluk anılarını hatırlayamaz ? Çocukluk amnezisinin sebebi Freud’a göre, ana-babaya karşı geliştirilen saldırgan duyguların ve öfkenin baskı altına alınmasıdır. Freud bu durumu, tamamen anıları bilinç dışına iten ve hatıraları unutmaya neden olan “Bastırma mekanizması” ile açıklamaktadır. Freud’un amneziyi, sadece saldırgan duyguların baskılanması olarak gören bu değerlendirmesi bugün artık oldukça sığ kalmaktadır. Çünkü çocukluk amnezisi sadece ana-babayla ilgili olayların dışında, çocuklukta yaşanan bütün olayları da kapsar. Freud’dan daha çok kabul gören başka bir anlayışa göre ise çocukluk amnezisi, çocukların yaşadıkları deneyimleri belleğe kaydetmelerinin yetişkinlerden daha farklı olduğu yönündedir. Yetişkin bireyler kendi yaşantılarını ve anılarını belli bir kategori ve şemaya göre düzenlerken, çocuklar kendi deneyimlerini kategorileştirmeden, bağlantı kurmadan zihinlerine kodlar. Böylece çocukların zihinlerinde bilgiler anlamsız bütünler halinde yığılır ve zamanla bu düzensiz bilgi yığını bellekten temizlenir.
Hafıza veya bellek dediğimiz süreç, çocukluktan yetişkinliğe doğru geçerken dönüşüme uğrar. Bebekler ilk doğduklarında, anıların hatırlanmasını kolaylaştıran hipokampüs yaklaşık 2 yaşına kadar olgunlaşmaz. Bu nedenle özellikle yaşamın ilk 2 yılı hiçbir zaman hatırlanmaz. İnsan büyüdükçe pek çok alanda gelişim gösterir. Özellikle dil gelişimi ve bilişsel gelişim, anıların saklanıp hatırlanmasını daha işlevsel kılar. Gerek dil gerekse eğitim yoluyla kazanılan düşünme biçimi, yaşadığımız olayları düzenli bir sıra ile zihnimizde örgütleyebilmemizi sağlar. Böylece bellek güçlenir. Hatıralar her an taze ve kalıcı olur.
Çocukluk amnezisi kavramı gibi pek çok yeni anlayışı psikoloji tarihine kazandıran Sigmund Freud, sevilse de sevilmese de eleştirilse de kabul de edilse dünyanın belleğinde silinmeyen bir iz olarak kalacak ve dünya var oldukça her psikolojik çalışmada ismi mutlaka zikrediliyor olacak. Ama bir şekilde dünya döndükçe, insana dair bildiklerimiz de zamanla değişecek ve dönüşecek. Bu anlamda “Çocukluk amnezisi” tıpkı insan beyni gibi gizemini büyük ölçüde koruyan bir psikolojik olgu. Şimdilik “çocukluk amnezisi”ne ilişkin bildiklerimiz bunlardan ibaret.
Çocuklarımız, yaşamlarının ilk yılını hatırlayamasalar bile, onlara güzel anılar yaşatmak ve bu yaşananları en güzel haliyle hatırlatmak yine bizim elimizde. Üstelik çocuklar o dönemlerini hatırlayamasalarda o dönemde yaşanan her olayın ruhlarında derin izler bıraktığını da es geçmemek lazım. Anne ve babaların bütün çabası, çocuklarına mutlu, hatırlanmaya değer bir geçmiş ve sağlıklı, umut dolu, yaşanmaya değer bir gelecek bırakmak olmalıdır. Çünkü onlar sadece çocuk…
Psikolojik Danışmanlık & Aile Danışmanlığı üzerine ayrıntılı bilgi almak için:
Telefon: 0 537 580 19 20
www.cozumpsikoloji.com
Yorumlar