‘‘Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
Bütün çiçekleri getirin buraya
Öğrencilerimi getirin buraya, getirin buraya
Kaya diplerinde açmış çiçeklere benzer
Bütün köy çocuklarını getirin buraya
Son bir ders vereceğim onlara
Son şarkımı söyleyeceğim
Getirin, getirin… Ve sonra öleceğim… ’’
Öğretmenler günü, öğretmenlik mesleğini icra eden insanları onurlandırmak adına , bu mesleğin kutsanmışlığını unutmamak adına ve kıymetli öğretmenlerimizi hatırlamak adına vesile edilen bir merasim şüphesiz … Ancak öğretmenlik , bir günün dar kalıplarına sığamayacak kadar da gönlü geniş , dimağı geniş bir meslek aynı zamanda .
Öğretmenlik , çağlar boyunca yaşamış ve yaşamaya devam edecek bir meslek . Ta eskilerden bu yana pek çok farklı isimle anılmış olsa da esasen hepsi aynı kutsallıkta . Molla , müderris , muallim ve bugün ismi öğretmen . Öğretmen olmanın sorumluluğu ağır , çünkü malzemeniz insan ve insanın olduğu her alan hata kaldırmayacak kadar hassas . Bu nedenle bir öğretmenin en temel sorumluluğu , yaşı kaç olursa olsun , sizi dinleyen insanları doğru tarafa yönlendirmek olmalı . Öğretmenlik sadece kalple yapılan bir meslek ! Allah Resulü’nden , öğretmenlik mesleği için söylediği çok güzel bir hadis rivayet olunur . Hadis-i Şerif’te , öğretmenliğin bir peygamberlik mesleği olduğundan bahsedilir. Peygamber Efendimiz ( SAV ) sahabeleriyle yaptığı bir sohbette , ‘‘ Ben ancak bir muallimim ! ’’ demektedir . Bu elbette ki hoş bir lütuf olarak kabul edilebilecek bir şey . Böylesi bir tasvir , her öğretmeni manevi olarak motive eden ve aynı zamanda tatmin eden bir kuvvet .
Her birimizin hayatında mukakkak bizde derin izler bırakan bir öğretmenimiz vardır . Saygıyla andığımız , gördüğümüzde sevgiyle kucakladığımız , ellerine sarıldığımız öğretmenlerimiz … Sırf bana bir harf öğretti diye kırk yıl kölesi olacağım öğretmenlerim var benim de … Sözleriyle , değerleriyle hiç unutamadığım öğretmenlerim … Beni yüreklendiren , bana beni anlatan , elleri öpülesi öğretmenlerim …
Öğretmenler , eserine imzasını atamayan nadir meslek gruplarından biridir . Bir heykeltraş , bir tasarımcı , bir yazar eserine hem adını verir hem de imzasını atarken , öğretmenler yıllar boyunca elleriyle , gönülleriyle şekillendirdiği o inşa üzerinde isimsiz bir kahramandır sadece . Ama benim kanaatimce , öğretmenlerin , bir çiçeği yeşertmenin hassasiyetiyle yetiştirdikleri insanlar üzerine yazdıkları yazılar , silinmez ve tükenmez bir kalemle yazılmıştır . Sonsuza dek kaybolmayan bir iz gibi …
Zannediyorum ki çok az meslekte vardır , yolda yürürken , aradan yıllar geçmiş olsa bile , arkanızdan ‘‘ Hocam ! ’’ diye seslenen , sizi bir bakışta tanıyan , ta yolun karşı tarafından sevgiyle el sallayan insanların varlığı ! Bir bakarsınız okulu bitmiş , mezun olmuş , iş sahibi olmuş ve o an size atfedilen ufacık bir teşekkür , Kaşıkçı Elması’nı bile gölgede bırakacak kadar güçlüdür ! Bir öğretmen için en güzel hediye o kısacık teşekkürden ibarettir aslında . Bütün hayatınız boyunca yaptıklarınızı kimsenin anlamadığını , yerine ulaşmadığını düşünseniz bile , size sunulan o içten minnettarlık bütün bu düşünceleri yıkar ve doğru şeyler yaptığınızı o an fark edersiniz ! O an anlarsınız ki , hayatta en büyük yatırım insanlara yaptığınız yatırımdır ve en büyük servetiniz insanlardır … Bir tek insanın bile hayatına doğru şeyler katabildiyseniz , daha ne olsun ki … Hangi meslekte böylesi bir manevi doyum olabilir ki …
Bu dünyada herkes bir şeyler öğretir herkese . Kimisi susarak öğretir , kimisi de haykırarak öğretir hayattaki dersini . Ama saf ve karşılıksız öğretenler sadece öğretmenlerdir . Hep bir şeyler anlattım insanlara , bir şeyler anlattık . Çünkü biz anlatmakla mükellef kılındık . Hakikati bilmeye ve hakikati anlatmaya mecburuz ! Dünyayı anlattık öğrencilerimize , Ay ve Dünya arasındaki çekim gücünden bahsettik . Savaşların gereksizliğini , saldırganlığın yıkıcılığını , tarihin affettiklerini ve bir türlü affedemediklerini anlattık dersler boyunca . İnsanı anlattık onlara , insanlığı ve insan olabilmeyi , bazen de insan kalabilmeyi anlattık . Erdemli olmayı anlattık kimi zaman , erdemli olmayı anlattılar bize ! Çanakkale Savaşı’nın kahramanlarını , Freud’un aslında anlatıldığı gibi olmadığını , yersiz önyargıları kırmayı , tüm insanların aslında ortak bir atası olduğunu anlatmaya çalıştık kürsülerde , anlatmaya çalıştılar … Hayat bilgisinden , sosyal bilgilerden , fen bilgisinden bahsettik bazen . Müfredatların dışına çıktık kimi zaman , kimi zaman ders kitaplarını o an , o sınıfta yazdık …
Çıkarın kağıtları , yazılı yapacağım ! diyen öğretmenlerimiz de oldu bizim , karneye kanaat kullanıp not yükselten öğretmenlerimiz de … Yapılan her sınavın , hayatın imtihanlarının yanında ne kadar masum ve yalın olduğunu anladık büyüdükçe … Keşke , yaşamdaki her sınanmışlık , çalışılıp geçilecek kadar kolay olsaydı , dedik . Velhasıl hep öğretmenlerimizle ve öğrettikleriyle yaşadık hayatı . Başarmayı öğrettiler bize , mücadele etmeyi , korkmamayı ve sevmeyi öğrettiler bize . Yürekleriyle sevdiler bizi , yüreklerimizle sevdik öğrencilerimizi ve tüm kalbimizle sevdik öğretmenlerimizi …
Vefayı en iyi bilenlerdir öğretmenler , bir çocuğun masum gözlerinden , yıllar sonra gelen bir teşekkürden , geçtikleri sınıflar ve kürsüler boyunca öğrenirler vefayı öğretmenler … Vefayı öğrettiler bize , sözün sadakatini bildirdiler . Oyun hamurundan kurbağa yapmayı öğrettiler , kurbağaya ruh üfledik canlansın diye , ruhların sahibinin sadece ve sadece ‘‘ O ’’ olduğunu öğrettiler. Acizliğimizin ve kudretimizin sınırlarını öğrettiler bize . Denizlerin neden geç ısındığını , Samanyolu’nun aynı zamanda bir şarkısı da olduğunu , Tanju Okan’ı , Vivaldi’yi , mandolinin nasıl çalındığını , çalıp çırpmamayı , dürüstlüğü ve emaneti korumayı yine öğretmenlerimizden öğrendik ..!
Günümüzde , her yerde ve her sektörde dejenere bir durum olduğunu reddetmek imkansız . Para , girdiği her ortamda kimi insanlara kişiliklerini kaybettirirken , kimilerini daha olgun kılmakta . Ama gerçek şu ki , öğretmenlik , bedeli parayla ölçülebilecek bir meslek değil . Bu meslek ancak sevgiyle ifşa edildiğinde fayda gösterecek , şifa verecek bir ilaç gibi belki de . Derdimize derman olan öğretmenlerimizi baş tacı etmemiz gerekirken bugün öğretmenlere o değerin verilmediğini görmek ne kadar üzücü ! Bazen haberleri izlemek mutsuz ediyor beni . Hele ki son yıllarda her meslek grubundan insanın ve öğretmenlerin maruz kaldığı şiddete tanık olmak acı verici . Böyle olmasın ! Bir öğretmenin , bahçede birbiriyle tartışan öğrencileri uyardığı için sonrasında o öğrenci tarafından şiddet görmesi ve mesleğine devam etmek istemediğini söylemesi ne kadar da utanç verici . Bu kadar kolay olmamalı !
Mesleğin güzellikleri yanında meşakkatleri de var elbette . Bugün pek çok öğretmen , mezun olduktan sonra mesleğini yapamamaktan muzdarip . Sorunların farkında olmamak mümkün değil şüphesiz . Öğretmenlik , KPSS sınavı ile belirlenen bir meslek de değil muhakkak . Ücretli olsun ya da sözleşmeli ya da kadrolu sonuçta bir insanın yaşamına değer katabiliyorsanız sıfatların , kategorilerin ne önemi var ki!
Hayaller kurarız küçüklüğümüzden beri . Kimisine yürekten sahip çıkar , kimisine ancak masallara inandığımız kadar inanırız . Öğretmenler , omzunuza elini koyup , hayallerinin peşinden git ! diyen insanlardır aslında . Onlar çok iyi bilirler , bir öğrencinin gözlerine baktıklarında , kurdukları hayalleri de görürler . O yüzden öğretmenler bize sadece bilgiler sunan insanlar değildir ! Öğretmenler , hayallerimizin sırdaşlarıdır aynı zamanda . Bazen herkesten daha samimi buluruz onları . Kimseyle konuşamazken bazen , sözlerimiz dökülür gözyaşlarımızla birlikte öğretmenimizin o şefkat dolu bakışlarına rastlayınca … Öğretmenler o yüzden kimi zaman annedir , kimi zaman da baba …
5.5 yaşımdan beri , kara tahtanın önünde , kürsüde ders anlatan öğretmenlerimi dinledim keyifle . Sonra zaman rolleri değiştirdi , oturduğum sıradan kalktım ve kürsüye doğru yürümeye başladım . Oturduğum sırada başka insanlar vardı artık ve elimde bir tahta kalemi , bazen bir tebeşir, dinlemek değil anlatmak oldu artık görevim . Ama öğretmenlik böyle bir meslek ya , ben hem anlattım hem dinledim … Mesleğim ve branşım gereği her yaştan öğrencilerim oldu . O kadar güzel şeyler yaşattılar ki ve bana o kadar güzel şeyler kattılar ki , sanırım onlarla ben de bir tarafımla hep öğrenci oldum . Zaten öğreten aynı zamanda bir öğrenen değil midir ? Müfredatlar belli sınırlar içinde olsa da , öğretmenler o dar kalıpların içine sıkışmamak için her daim bir kaşif belki de bir mucit misali , yeni şeyleri aramalı ve bulmalı değil midir ? İyi bir öğretmen , öğrenci olmaktan gocunmamalıdır .
Mevlana Celaleddin Rumi , bu mesleği icra eden herkesin örnek alması gereken bir insandır kanaatimce . Neden , çünkü Mevlana çok iyi bir öğretmendir ve çok alçakgönüllüdür , der ki : ‘‘ Öğretmen , tevazu sahibi olan insandır . ’’ Bir öğretmenin tevazu sahibi olması , onun aynı zamanda empati gücünün de gelişmesine katkıda bulunur . Bildiklerini anlatmak kolaydır , ancak bildiklerini aktarmak başka bir meziyettir…
Hayatta yaptığım en iyi şey dinlemek ve öğrenmek zannımca . Yaşamıma kattığım en güzel şeylerden biri ise bildiklerimi insanlarla paylaşabileceğim bir sahaya sahip olmak şüphesiz ! Bugün bir kez daha anladım , başka türlü olamazdım , öğrenirken öğretmenin , öğretirken öğrenmenin tadını başka bir yerde bulamazdım !
Bugün öğretmenlerin günü ! Kutlu olsun ! Ektiklerimiz büyüdükçe , biçtiklerimiz mutluluk olsun . Bildiklerimiz , söylediklerimiz , anlattıklarımız hep yerini bulsun . Karanlıktaki deniz fenerleri gibi ışık tuttuğumuz yollar , hep gün gibi , açık olsun .
Benim değerli öğretmenim … Yaşam her an ve her saniye yeni bir şeyler öğretirken , ben yine de bildiklerimi en çok senden öğrendim . Razıyım bu müritliğe dizinin dibinde … Razıyım müritliğin mertebelerine , razıyım mürşid ilmine ve öğreteceklerine …
Emekliliği olmayan bu kutsal meslekte , bu mesleği layıkıyla yapan , vicdanıyla yapan , bugüne dek bu dünyaya gelmiş , bu dünyadan geçmiş , halihazırda hala mesleğini icra eden , etmeye çalışan ve de gelecekteki tüm öğretmenlerimizin ve bu mesleğin kutsallığı daim olsun …
Günün kutlu olsun öğretmenim !
Yorumlar