Olmayan Tasarım Gücünün Yükselmesi

Olmayan Tasarım Gücünün Yükselmesi

Olmayan Tasarım Gücünün Yükselmesi

Yazıma başlarken sürekli kendime “yazarken eleştirmek yok, sadece yorumla, gözlemlediklerini diyorum”.

Ama baştan söylemem gerekir ki aslında anlatacaklarımın hepsi eleştiriyel gözlemlerimin ürünü. Bayram tatilini, 3 yıldır gitmediğim memleketimde geçirdim. Şimdi döndüm ve hep taze hafızamın ürünü yazacaklarım.

Konut sektörü almış başını gidiyor adeta. Fiyatlarda aynı şekilde çok yüksek. Tabı bunların olması, başka açılardan üzerinde konuşulabilecek konular. Benim bahsedeceğim nokta birbirinin neredeyse aynısı daire çözümleri, özensiz işçilik ve “yaptım oldu” durumu. Mesleğin içerisinden ama şehirden uzak bir göz olarak, aynı şeylerin tekrarını görmek benim için yorucu oldu açıkcası. Bir yapı mimari olarak, iç mekan çözümlemelerini merak ettim bir çok binanın. Konut olarak ele aldığım bu durumda, gezdiğim her dairenin çözümü neredeyse aynıydı. Yada ilkokulda öğrendiğimiz kümeleri eşitleme-denkleme gibi bir durum oluştursam, hep birinin bir eşi vardı. Kullanıcılara göre; herkes evini değiştirmiş, yeni yeni konutlar olmuş, ben ise şehir aynılaşmış demekten alamadım kendimi.

Bunların yanısıra birde özensiz işçilikler var tabi ki. Olmazsa olmaz. Anlamsız kiriş görünümleri (-halbuki kiriş felan değiller). Koskocaman banyolar yapılmış, ancak işlevlerine uygun tefrişlenmemiş. Oda büyüklükleri fonksiyona yönelik tasarlanmamış. İşlevine göre gayet büyük yatak odalarında, işlevine cevap veremeyen ebeveyn banyoları gördüm. Zemin kaplamaları, duvar kaplamaları belirli bir düzende değiller. Basit ve özensiz durumlar. Şimdi bunları okurken –ee sadece bu orada olmuyor ki? tüm şehirler aynı diyorsunuz. Haklısınız. Bende kendi memleketimden başlayıp aslında geneli konuşuyorum. Tüm bunlarla beraber, her yerde kocaman harflerle yazılı mimar isimleri gördüm. Mimar olmak sürekli aynı konut tipini yapmak değil derdi hocalarımız. Aynı yapsak dahi herkesin kalemi tutuşu farklıdır ve imzasını atmalıdır yapıya. Bu durumu mimar arkadaşlarımla konuştuğumda bu durumun içerisinde yaşamalarından dolayı belki de çok basit bir cümle kurdular bana. – müşteri aynısını istiyor nimetcim? En önemlisi müteahhit çok kısa sürede projeyi elinde istiyor. Yapılacak bir şey olmuyor. Hepsi aynı oluyor. Bu düşünceyi benim mantığım almıyor. O zaman elbette standart kalıplara sıkışmış ürünler üretmekten geri alamaz insan. Tasarım gücü öyle rahat rahat büyüyen bir kavram değildir. Beyni yormak, sıkıştırmak gerek. Okumak, araştırmak, analiz yapmaz, bakmak, bakınca görmek gerek belki binlerce kez. Hepsinin sonucunda istenildiği sürede istenildiği kalitede beklenilen nitelikle ürün %100 çıkar diye bir çıkar diye bir şart hiçbir zaman olmaz. Ama her zaman kalitesi yüksek bir ürün olacaktır. Yok bunlar olmadığı taktirde, hazır kalıplardan oluşan yapılar özensiz binalar yükselmeye devam edecektir. Harcanılan maddi ve manevi emek var ortada.

Baktıkça bir mimar olarak üzüldüğüm ve hep beraber el birliği ile düzelteceğimizi umduğum genç mimar arkadaşlarımın da bu durumun içerisinde olduğunu görmek olayın başka bir açısı.

Umarım tek kalemden çıkmış bir mimarinin üzerinde yaşamaya devam etmeyiz.

Umarım her yaşadığımız her mekan keyifli, özenli işçilikle üretilmiş olur.

Umarım kullandıkça teşekkür edeceğimiz yapılara sahip oluruz.

Hatta geçenlerde çok sevdiğim birinin bana gönderdiği mesajda da söylediği gibi “mekanınız cennet olsun”.

Yaradan’a emanet olun.

Görüşmek üzere..

Not: Bu yazının görseli yoktur, örnek o kadar çok ki, benim sizelere sunacağim görseller zayıf kalır diye düşündüm.

Yorumlar

“Olmayan Tasarım Gücünün Yükselmesi” için bir yanıt

  1. nurgül dedi ki:

    Merhaba Nimet hanım kesinlikle katılıyorum …birbirinin kopyası evler çok sıkıcı…benim de dikkatimi çeken yeni yapılan binaların iç mekanlarını küçük tutup balkonları gereğinden büyük yapıyorlar.bu çok ama çok tuhafıma gidiyor…nacizane fikrimi belirtmek istedim..dua ile Allah’a emanet olunuz….

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir