Bayramlar aile, akrabalık, komşuluk ve kardeşlik bağlarını birbirine bağlayan en önemli günlerdendir. Bayram bir sevinç ve neşe günüdür. Yüce duyguların coştuğu, sevgi ve saygı, hislerinin mü’minler arasında alabildiğine canlandığı güzel günlerden biridir. O günde yardımlaşma ve kaynaşma son sınırına varır. Ramazan ve Kurban bayramlarında bütün meşguliyetleri bırakıp İlahi huzur içerisinde geçirmek gerekir.
Bayramlara sünnet çerçevesinde hazırlanmak bu âdeti de ibadet haline getirir, bu sevinç günlerini biri iman şuuru içinde geçirmeyi temin eder.
Bunun için sünnette yer aldığı gibi bayrama önceden hazırlanmak, temiz ve güzel elbiseleri giymek, gusletmek, misvak kullanmak veya dişleri fırçalamak, güzel kokular sürünmek, güler yüzlü olmak, namazdan önce Ramazan Bayramında hurma vb. tatlı bir şey yemek bugünlerimize ayrı bir mana kazandırır.
Âdetlerimizi ibadete çevirir ve sünnet bilinciyle hareket edersek giydiğimiz kıyafet bile bizim için sevap kapısı olabilir. Peki, bayram kıyafeti seçimlerimiz nasıl olmalı? Osmanlı döneminde kıyafetlere ne denli özen gösterilmiş? Gelin birlikte bakalım…
Osmanlı Döneminde Kıyafet Seçimleri
Cuma günleri Müslümanlar için bayram günü gibidir. Osmanlı padişahları Cuma günlerinde ve bayram günlerinde kılık ve kıyafetlerine büyük önem gösterirlerdi. Bayram günlerinde Topkapı Sarayı’nda ilk olarak, bayramlık kıyafetlerini giyen padişah, sabah namazını Hırka-ı Saadet’te, Enderun öğrencileriyle kılar, bayramlaşırdı.
Osmanlı Kostümleri kitabının yazarı Octavien Dalvimart, bu durumu şöyle anlatıyor: “Türkler farklı mevsimlerde dış kıyafetlerini sık sık değiştirirler. Değişiklik günleri her yıl padişah iradesiyle belirlenir. Sultan’ın kürk değiştirdiği gün bu genellikle cuma selamlığına denk gelir bir has odalı törenle sadrazamın huzuruna çıkıp vaziyeti bildirir ve derhal tüm saray halkı aynı kıyafeti giyer.”
İslamda Giyim Adabı
Her dinin, her kavmin, her bölgenin, her örfün ve hatta her ferdin kendini ifade ettiği, başkasından farklı bir kıyafeti vardır. Taşıdığı kıyafetten insanın dini, milliyeti, bölgesi, maddi ve manevi durumları ve hatta halet-i ruhiyesi hakkında fikir sahibi olunabilir. İslam medeniyetinin kurucusu Hz. Muhammed Mustafa (sav) ‘de giyim ve kıyafet konuları üzerinde çokça durmuştur. Kadın ve erkeğin kıyafeti, çocukların kıyafeti, kıyafetlerin boyu, dar ve geniş oluşu, rengi, kumaşların cinsi, temizlik ve kirlilikleri, cuma ve bayram kıyafetleri, kıyafetin İslamî olan ve olmayanları vs. hep hadislerde mevzuubahis edilmiştir.
Buhari’nin naklettiği bir hadis-i şerifte, “Her Müslüman cuma günü yıkanmalı, misvak kullanmalı ve güzel koku sürünmelidir.” deniliyor. Yani İslamiyet, imkânı olanlar için ‘israfa kaçmadan’ güzel giyinmeyi teşvik ediyor.
Kıyafetin güzelleşmesi, kişiyi vakar ve ihtişama sevk eder, hafifliği, seviyesizliği ve düşük davranışları terke zorlar. Cenâb-ı Hak insanı bütün esmâsına câmi bir âyine ve bütün rahmetinin hazinelerinin müddeharatını tartacak, tanıyacak cihazata mâlik bir mu’cize-i kudret ve bütün esmâsının cilvelerinin ve san’atlarının inceliklerini mizana çekecek âletleri hâvi bir halife-i Arz suretinde halk etmiştir. İnsanı, bu câmiiyete göre en a’lâ bir mevki olan ahsen-i takvime çıkarmak vasıtası, şükürdür. Şükrün bir gereği olarak ta, güzel giyinmelidir. Zira Allah(c.c) verdiği nimetleri kulunun üzerinde görmeyi sever ve ister. (Mektubat, 28.Mektub, 5.Risale, Şükür Risalesi)
Peygamber Efendimiz(s.a.V) şöyle buyurmaktadır: “Güzelce giyinip kuşanasınız. Kılık Kıyafetinizi düzeltiniz. Ta ki insanlar arasında siyah üzerindeki beyaz gibi seçkin görünesiniz.”
Giyilecek elbisede ifrat ve tefrite dikkat ederek israfa gidilmemelidir. Hadiste, insan haysiyetine yakıĢmayacak derecede düĢük bir kıyafetin yasaklanması yanında, kişiye kibir telkin edecek çok pahalı bir kıyafet de yasaklanmaktadır. Böylece, “Her işin hayırlısı, vasat olanıdır” hadisi kıyafette de cari olmaktadır.
Çok düşük kıyafet kişiyi ruhen sefilleştirip, insanî itibarını da haleldar edeceği gibi, yüksek bir kıyafet de israfa kaçmaktan öte, ruhta mezmum olan tekebbür hissini doğurabilecek, normal insanların uzaklaşmasına ve kişinin yalnızlaşmasına sebep olabilecektir.
İbnu Ömer(ra) anlatıyor: Resulullah(a.s.v) şu iki kıyafeti yasakladı: “Çok yüksek kıyafet, çok düşük kıyafet” (Rezin tahriç etmiştir, Kütüb-ü Sitte, 5267)
Kaynaklar: Sorularla İslamiyet, Adab-ı Muaşeret İlmihali.
Kıyafetlerine bakamıyorum nasıl bakabilirim