Paris’ten New York’a
Bir zamanlar moda defileleri sadece elit kesimlerin katılabileceği davetlerdi. Tasarımcılar para gücünün kuvvetli olduğunu bildikleri müşterilerine sunum yapmak için defileler hazırlayıp, bu özel defilelere sadece belli bir kitleyi davet ederlerdi. Kıyafetlerin güzelliğine dayanamayıp hemen sipariş veren müşteriler için moda evleri kıyafetleri hızla hazırlarlardı.
İlk olarak Paris’te başlayan bu defile konseptine dünyanın farklı şehirleriden müşteriler sırf bu defileleri tecrübe edebilmek ve Paris şıklığını yakalayabilmek için uçarak gelirlerdi. Kısa bir zaman sonra “Moda şehri” kimliğiyle tanınan Paris’ten, bu unvanı almak amacıyla New York şehri de Paris’le yarışmaya karar verdi. Hem Amerikalı kadınların hem de dünyanın başka yerlerinde yaşayan kadınların Paris’ten değil, New York’tan alış veriş yapması için çözüm üretmeye başladı. Bu ideoloji ile başlayan New York moda haftaları Parizyen kadının elegansını Amerikan kadınının sportifliğiyle yarıştırmak için farklı pazarlama yöntemlerine başvurdu. Basın aracılığıyla New York Moda haftasının sesini bütün dünyaya duyurmayı hedefledi. Böylece tasarımcıların defile davet listelerine sadece özel müşteriler değil, mağaza sahipleri, moda kritikleri, moda basını ve ünlüler eklenmiş oldu.
New York’dan Sanal Dünyaya
Teknoloji sayesinde sosyal networklerin oluşumuyla moda haftaları ayrıcalıklı olmaktan çıkıp, bütün dünyanın seyredebileceği defileler haline geldi. Sosyal medya platformları üzerinden global kitlelere bedava reklam yapma imkanına sahip olan markalar, bu imkanı ciddi anlamda değerlendirmeye yöneldiler. Sonuç olarak ise modanın kralı olarak tanınan Marc Jacobs markasının öncülüğüyle ortaya “Canlı yayın defileleri” çıktı.
İnternet bağlantınız olduğu sürece, sıcacık evinizde çayınızı yudumlarken New York Moda haftasında podyuma çıkan tasarımları an be an izleme şansına sahip olabiliyorsunuz artık. İsterseniz iş yerinizde öğlen arasında bilgisayarınızdan isterseniz spor yaparken akıllı telefonunuzdan sevdiğiniz tasarımcının defilesini seyretmeniz mümkün. VIP davetiyelere sahip olan kitleler bile artık defileyi izlemek için koşuşturmak yerine ofisinde işlerini yaparken koleksiyonları takip etmeyi tercih ediyor. Arka arkaya yer alan defileleri farklı salonlarda seyretmek için koşuşan kritikler, şehrin bir tarafından öbür tarafına geçebilmek için boğuşmak yerine sanal bağlantıyla seyretmeyi tercih ediyorlar.
Atölyelerinden defile mekanlarına koşuşturan tasarımcılar, Paris-New York-Milano arasında mekik dokuyan mankenler ve moda camiası sayısı artan defile sezonları ve defile şehirleri ile gün geçtikçe daha zor baş ediyorlar. Şehirlerin sahiplendiği moda haftalarının yerini artık sanal defileler mi alacak acaba?
[…] modaseverleri ağırlamaya hazırlanıyor. Daha önceki yazılarımızda moda haftaları ve şehirler ile ilgili farklı fikirler paylaşmıştık. Bu yazımızda ise İstanbul şehrinin moda ile olan […]