Peygamber Efendimiz buyurur:
“Ramazân ve Kurban bayramı gecelerini, sevâbını Allâh’tan umarak ibâdetle ihyâ edenlerin kalbi, -bütün kalblerin öldüğü günde- ölmeyecektir.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 68)
* * *
Allâh Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem-, birgün mescidden eve dönerlerken yolu üzerinde birbirleriyle oynayan çocuklara rastladı. Fakat birden mübârek gözlerine, bir köşecikte kanadı kırık bir kuş gibi hüzünle akranlarını seyreden boynu bükük bir çocukcağız ilişti. Hemen şefkatle çocuğa doğru yöneldiler. Gönülleri okşayan tebessümüyle:
“–Yavrucuğum! Sen niçin arkadaşlarınla beraber oynamıyorsun?” diye sordular.
Çocuğun gözleri doldu:
“–Benim babam öldü! Hem oynayacak kardeşim yok!..” dedi.
Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-, mübârek elleriyle çocuğun başını okşadı ve o esnâda yanında duran torunu Hazret-i Hasan’ı işâret ederek:
“–Sen Hasan’ın kardeşi olmak istemez misin?” dedi.
Bunun üzerine çocuğun yüzündeki keder ifâdesi silindi; elemi, mâsûm ve tatlı bir tebessüme döndü.
İşte Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-, ufacık bir çocuğun gönlüne bile kıymet verir, sevgi, şefkat ve merhametiyle onu kuşatırdı. Böylece ümmetine hakîkî bayramın yolunu gösterirdi.
Kaynak: Şebnem Dergisi
Yorumlar