Rasûlullâh’ın Çocuklarla Şakalaşması
Hz. Peygamber, fıtratı gereği ölçülü davranan, güler yüzlü, sevecen, nükte ve latifelerden hoşlanan, zaman zaman şakalaşmayı seven bir insandır. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de O’nun bu vasfı için
“Allah’ın rahmetiyle Sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi”
(Al-i İmran, 3/159) buyrulmaktadır.
Rasûlullâh (sav) Efendimiz’in hayatında, “çocuk eğitimine ait” örnek alacağımız birçok numuneler vardır. Bunlardan bir tanesi de Allah Rasulü (sav)’in çocuklarla olan şakalaşması…
Fakat şaka ve latifeler konusunda Hz. Peygamber’in her konuda olduğu gibi bir ölçü ortaya koyduğu bilinmektedir. Nitekim, Ebû Hureyre (ra)’den rivayet edilen bir hadis-i şerife göre ashabdan bazıları Rasûlullah’a:
–“Ya Rasûlallah, sen de bizimle şaka yapıyorsun” dediklerinde, Hz. Peygamber:
-“Şaka yaparım ama sadece doğruyu söylerim”
buyurmuştur. Burada söz konusu olan, yapılan şakaların mutlaka doğru unsurlar taşıması ve kırıcı olmamasıdır.
Hz. Peygamber’in en çok şakalaştığı çocuklar, şüphesiz ki torunları Hasan ve Hüseyin idi. Onların ellerinden tutar, ayakları üzerine koyar, göğsüne çıkarır, kucaklar ve öperdi. Bazen onları omuzlarına bindirip gezdirirdi.
Bir gün Hz. Peygamber, ashabıyla bir davete giderken yolda oynamakta olan Hüseyin’e rastladı. Öne geçerek kollarını açtı ve torununu çağırdı. Hüseyin gelmek istemedi, sağa sola kaçtı. Hz. Peygamber de gülerek onu yakalayıncaya kadar arkasından koştu. Yakaladı, onu sevdi, öptü ve ona hayır duada bulundu.
Öyle ki, Efendimiz (sav) çocukları bazen üzerine alıp taşır, bazen onlarla koşar, bazen de onlara takılarak şakalaşırdı. Bu hususta Enes bin Mâlik, Rasulullah (sav) için, “çocuklarla şakalaşmada, insanların en önde olanı” demiştir. (Taberâni, el-Mu’cemü’s-Sağîr)
Peygamberimiz (sav)’in çocuklara yaptığı şakalardan bir kaçı şöyledir:
Enes (ra), Rasûlullah (sav)’in kendisine:
“-Ey Zü’l-üzüneyn (iki kulaklı)!” diye hitab ettiğini, bu sözüyle şaka yapmayı kastettiğini rivayet etmiştir. (Tirmizî, Birr 57; Ebu Dâvud, Edeb 92)
Yine Enes bin Malik (ra) anlatıyor:
Rasûlullah (sav) Efendimiz, biz çocukların arasına karışır ve şakalaşırdı. Hatta bir gün, küçük kardeşimin gönlünü almak için, ona:
“-Ebu Umeyr! Ne oldu Nuğayr?..” buyurdular.
Efendimiz (sav)’in:
“-Ebu Umeyr! Ne oldu Nuğayr?..” demelerinin sebebi şudur:
O küçük yavrucağın, Nuğayr denen (gagası kırmızı, serçe büyüklüğünde, bülbül cinsinden) bir kuşu vardı. Onunla oynayıp gönlünü eğlendiriyordu. Günlerden bir gün kuş öldü. Dünyası kararmış olan çocuğun üzüntüsü sonsuzdu. İşte bunu haber alan Hazret-i Peygamber, bu yavrunun üzüntüsünü paylaşarak, latîfe yollu:
“-Eee Ebû Umeyr! (Ömerciğin babası), söyle bakalım ne oldu Nuğayr?..” buyurdular. (Tirmizî)
Mahmud bin Rebî de:
“-Ben beş yaşlarında iken Rasûlullah (sav)’in, evimizdeki kovadan ağzına aldığı suyu yüzüme püskürttüğünü hatırlıyorum.” demiştir. (Buhârî, İlim, 18)
Alkame (ra), Ebu Seleme’den şöyle rivayet eder:
“Rasulullah (sav), Hazret-i Ali’nin oğlu Hazret-i Hasan’a mübârek dilini çıkararak gösterir, bunun üzerine o da mübârek dilini çıkarırlardı.”
(Gazalî, İhyâ, III, sh: 285)
Burada Allâh Rasûlü’nün, çocukların seviyesine inerek, onların mîzâcına uygun şakalar yaptığını, oyunlarına iştirâk ettiğini ve bu sûretle fiilî bir örnek oluşturduğunu görüyoruz. Bu tutum, Peygamberimiz’in çocuklara karşı muhabbet ve alâkasının bir yansımasıdır. Aynı zamanda Fahr-i Kâinat Efendimiz, bu yolla o çocuğa, mânevî bir bereket ulaştırmakta ve onun çocukluk dünyasında unutamayacağı izler bırakmış olmaktadır.
Teşekkürler.Ödevime çok yardımcı oldunuz.
🙂