Peygamberimizin Dünyayı Şereflendirdiği Gün

Peygamberimizin Dünyayı Şereflendirdiği Gün

Peygamberimizin Dünyayı Şereflendirdiği Gün

Alemlere Rahmet Efendimizin Doğumu

Peygamber Efendimizin dünyayı şereflendirdiği mübârek gün, bugün. Mevlid Kandili…

Rabîu’l-evvel ayının on ikinci pazartesi gecesinin sabahı gerçekten de nurlu bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidâyet meş’alesi olan Sevgili Peygamberimiz’in gönderilişi, Yüce Allah’ın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur:

“İçlerinden, kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan, kendilerini temizleyen, kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, mü’minlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki onlar önceleri apaçık bir sapıklık içindeydiler.”

(Âl-i İmrân, 164)

Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle o, âlemlerin Rabbinden,

“Alemlere rahmet olarak gönderildi.”

(Bkz. Enbiyâ, 107)

Allah Teâlâ, bir hadîs-i kudsîde,

“Ey Rasûlüm, Sen olmasaydın, ben bu kâinâtı yaratmazdım!..”

buyurdu.

Bütün kâinâtın yaratılış sebebi O… Âlemlere rahmet, O… Âlemler ki, bütün insanlar, cinler, hayvanlar, bitkiler, canlı-cansız, bilip bilmediğimiz bütün varlıklara rahmet… O, Allâh’ın Habîbi, yani sevgilisi… Rabbimiz, kullarının kendisini sevmesini, Peygamber Efendimizi sevip ona itaat etmeye bağlamış. Buna göre yüce Allah’ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yegane yolu, Hz. Peygamber’in yolundan gitmektir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur:

“(Ey Muhammed!) De ki: Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.”

(Âl-i İmrân, 31) 

Ve yine Rabiü’l-evvel ayının on ikisi, Pazartesi günü. Güneş, batıya doğru kayıyordu. Peygamber Efendimizin (sav) mübârek başları, Hz. Âişe’nin kucağında, göğsüne dayalı idi. Artık nefes alıp vermekte güçlük çekiyordu. Dili Allah’ı zikretmekle meşguldü: “Allah’ım! Beni, Refik-i A’lâ’ya ulaştır.” duâsını tekrarlıyordu. Bu esnada bile ümmetine irşadda bulunmaktan geri durmuyordu.

Peygamberimizin doğumunu anarken, yalnız mevlid okumak, ilâhiler söylemek ve kandil simidi dağıtmak yeterli değildir. Onun doğumunu anmaktan asıl maksat, evrensel olan risâletini, yüksek ahlâkını, fazîletini, adâlet ve doğruluğunu hatırlamak ve bunları hayatımızda uygulama azmini tazelemektir.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir