Gelecek nesillere daha iyi ve temiz bir dünya bırakmanın önemi tüm dünya tarafından benimsenmiş durumda. İlgili birçok kurum ve kuruluş, çevre alanında önemli adımlar atmaya devam ederken önümüzdeki en büyük engellerden biri ise plastik. Akıllı telefonlarımızın koruyucu aksesuarlarından, içtiğimiz suyun şişesine kadar hayatımızın her alanında karşımıza çıkan plastiğe karşı en etkili yol ise geri dönüşüm.

Yıllık 28,858,880 ton çöp üreten ülkemiz, çöplerinin yüzde 77’si toplayarak diğer ülkelerle kıyaslandığında yüksek sıralarda yer alsa da maalesef bu tablo, toplanan çöplerin yüzde 69’unun imha işlemleri yanlış veya kusurlu olarak gerçekleştiği için tersine dönüyor. Avrupa Çevre Ajansı (EEA), Leeds Üniversitesi’nin iş ortaklarından biri olduğu Waste Atlas isimli web sitesi gibi birçok uluslararası kuruluş tarafından yapılan çalışmalarda ülkemiz yer alıyor olsa da veri eksikliğinden dolayı sağlıklı sonuçlara ulaşılamıyor.

Veri eksikliği, geri dönüşümün hiç yapılmadığı anlamına gelmemekle birlikte hiçbir şey için geç kalınmış da değil. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın 2015’te başlattığı “Near-Zero Waste” (NØW, Neredeyse Sıfır Atık) girişimiyle Türkiye’deki atıkların geri dönüşümünden sorumlu en büyük 12 firmaya 125 milyon dolarlık teşvik sağlanması, Birleşmiş Milletler’in 5 Haziran’ı Dünya Çevre Günü olarak literatüre kazandırması ve her yıl belirli temalarla bunu ön plana çıkarması gibi gelişmeler fazlasıyla ümit verici. Bu sene plastiği odağına alan Birleşmiş Milletler, “Beat Plastic Pollution” (Plastik Kirliliği Yen) sloganıyla en büyük çevre güçlüklerinden biri olan plastiğe karşı mücadeleyi bir kere daha ön plana çıkarıyor.

Eğer gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakmak istiyorsak, hep birlikte toprağa karışma süresi ortalama 400 yıl olan plastiğin karşısında yer almalı ve geri dönüşümün önemi için her türlü çalışmaya destek vermeliyiz.