Ya Rabb Açık Tut Bize O Beldelerini!
Hac ya da umre mevsimi gelince, göçmen kuşlar misâli kanatlanıyor, rahmet ve mutluluk beldelerine koşuyoruz. O ne kudretli mıknatıs, o ne güçlü câzibe ki, dayanılmaz, karşı konmaz bir mecburiyetle iradesine boyun eğdiriyor. Sonraki ziyaretin yakıcı hasretiyle günleri saymak, çöle düşmüş menba arayan biçarenin susuzluğuyla kavrulmak ne büyük çile Allahım!
O bahtiyar topraklar ve mübarek mekânlarda öyle mutluluk ve huzur hazineleri saklı ki, baht ve talih güleryüz gösterip bir defacık ziyarete nail olanlar, hiç farkına varmadan Haremeyn’in tiryâkisi, felâh bulmaz tutkunu kesiliyorlar. Ya Rabbi! Aşkımızı, iştiyâkımızı arttır!.. Bize daima açık tut o beldelerini!.. Ta ki rızana erişelim!
Peygamberimin ayak bastığı, secdeye gittiği Mescid-i Nebevi‘ye, sevgili Nebi’nin peygamberliğini ilk ilan ettiği yer olan Safa tepesi‘ne, rüzgarında Rasûlullah için soluyan nefesi, kuraklığında onun için çatlayan dudağı, yağmurunda onun için akan gözyaşını gördüğümüz Mekke ve Medine‘ye, Allah’ın en çok hoşuna giden üç şeyden biri Beytullah‘a nazar eylemek, hele bir de Kur’an tilaveti ile birlikte olunca, bu nazara doymak mümkün mü hiç?
Yorumlar