Salat ve Selam Senin Üzerine Olsun Ey Nebi!

Salat ve Selam Senin Üzerine Olsun Ey Nebi!

Salavat-Getirmek

Şaban Ayından Bol Bol Salavat Getirmeli

Şâhidim arz u semâdır bütün ecrâmile
Âşıkım sıdk ile ben Hazret-i Şâh-ı Rusüle
Yaksa da âh-ü derûnum beni bu hasret ile
Tâkâti yok dilimin hâlimi takrîre bile
Ey bâd-ı sabâ, uğrarsa yolun semt-i harameyne
Selamımı arz eyle Râsulü’s-Sekaleyn’e

İbni Mes’ûd (ra)’dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (sav) Efendimiz şöyle buyurdu:

“Kıyamet gününde insanların bana en yakın olanları, bana en çok salât ü selâm getirenleridir.”

(Tirmizî, Vitir 21)

“Salât” kelimesi, duâ mânâsına gelir. Salavât ise, onun çoğuludur. Biz Efendimize salavât getirdiğimiz zaman hem O’nun şahs-ı mânevîsine duâ etmiş oluyoruz, hem de, Rabbimizden O’nun için en hayırlısını niyaz ediyoruz. Aynı zamanda “salâvat”ın sonuna “şerîf” yani “şerefli, kıymetli” mânâsına gelen kelimeyi ekleyerek, Peygamber Efendimize olan hürmetimizi arz etmiş oluyoruz.

Kendimize şu soruları soralım:

Dünya tarihinde başka bir insan var mı ki, kendisine Allah, melekleri ve bütün müminler selâm ediyor?

Dünyada başka bir insan var mı ki, kendisinin adı anıldığı zaman bütün inananlar ona salât ve selam ediyor. Ve “bundan imtinâ edenin burnu yerde sürtünsün” diye bedduâ ediliyor?

Dünyada başka bir insan var mı ki, bedenen dünyadan göçüp gittiği hâlde mâneviyât âleminde kendisine gönderilen selâmlara karşılık vermesi için ruhu bedenine iâde ediliyor ve o da o selâma mukabele ediyor?

Rasûlullah’ın şahs-ı mânevîsi, sınırsız, sonsuz, hadsiz bir kıymeti hâizdi. O’nun hem bedeni, hem de rûhu yaratılmışların en üstünü, en faziletlisi idi. O’nun kıymeti şu satırlarla, sayfalarla, kitaplarla, ciltlerle ifade edilemeyecek kadar sonsuz ve âlâ idi.

İşte O’nun için Rabbimizin muayyenleştirdiği selâm şekli, Kur’ânî bir ifade olup bir mânâda Rabbimizin tescilinden geçmiştir. O yüzden biz O’nun adı anıldığı zaman:

“Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ecmâin: Allâh’ım, Efendimiz Muhammed’e, O’nun ehl-i beytine ve ashâbına salât ve selâm olsun!”

diye tâzimde bulunuyoruz. Ve bu selâmımız ile O’nun yüce şefaatine nâil olacağımızı umuyoruz.

Rasûlullâh (sav)’in muhabbetini yüreklerinde duyan, yanık gönüllü Peygamber âşıkları, o muhabbetlerini o kadar güzel ifade etmişlerdir ki, âdetâ Rasûlullah’ın mübârek rûhâniyeti, onların bedenlerinde vücut bulmuş ve dillerinden o yanık terennümler dökülmüştür.

Rasûlullah’a salavât, bir mümin için O’na duyduğu muhabbet ve teslimiyetin açığa çıktığının işaretidir. Diline bir defa da olsun salavât kelimesi uğramamış bir mümin, O’nu sevdiğini nasıl iddia edebilir?!

Ey Rabbimiz, bizleri O’nu gerçek mânâda seven ümmetinden eyle!.. Rabbimiz, bize O’na ümmet olabilecek liyakati nasip eyle… Âmin.

Kaynak: Şebnem Dergisi

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir