Bir bir düşen cemreler, güneşin ısıtmaya başlaması ve arka fonda Ferdi Tayfur’un “Çiçekler açsın, böcekler ötsün…” nağmeli şarkısı… Evet, İlkbahar geldi. Hoş geldi… Peki metropol şehirlerde de masallardaki gibi mi olur ilkbahar?
Ne yazık ki hayır. Metropol şehirlerde ilkbahar demek polen demek, egzos dumanının kışa oranla daha nefes aldırmayışı demek, yeşillik namına pek bir şey kalmadığı için derin derin temiz hava alamamak demek. Hafta sonları iki yeşil ağaç, ot göreceğiz diye 20 dakikalık yolu 3 buçuk saatte gitmek demek. Göğü kıskanırcasına dikilen ve sonu gözükmeyen gökdelenler sayesinde havanın daha da ısınması demek. Bahar yağmurundan bir damla yere düştüğünde trafiğin felç olması demek. Eğer yağmura sokakta yakalanmışsanız arabaların haşıırttt diye üzerinize çamurlu suyu fışkırtması demek. Zaten metropol şehirlerde yaşayan insanların çoğunluğu haftanın 5 günü 12 saatten fazla bir odaya tıkıldığı için İlkbaharın geldiğini anca hafta sonları fark edebiliyor. Onda da avm’lere gitmezse tabii.
Neyse efendim, biz (metropol şehirlerde yaşamaya çalışanlar) yine de “masallardaki” ilkbaharı yaşıyormuşçasına sosyal medyalarımızda postlar girelim, bari psikolojimizi düzgün tutalım/tutmaya çalışalım. İçtiğimiz demli çaydan, buz gibi limonatadan keyif alalım. Bir de giydiklerimiz bizi mutlu etme yolundaki bir araç olsun. Peki metropol şehirlerde yaşayıp çalışmaya çalışan, okumaya çalışan biz kadınlar bu baharda neler giyelim?
Renkli
Gardırobumuzu renklendirmeye başlayabiliriz. Pudra pembeler, limon sarıları, somonlar, bebek mavileri, nefti yeşilleri ve elbette ki beyazlar… Tabii yine isteğe göre daha canlı renkler de kullanabilirsiniz fakat baharın renkleri genellikle softtur. Bu renkleri isterseniz ton sür ton olarak kullanabilir, isterseniz de mix&match yaparak karıştırabilirsiniz.
Salaş
Kış mevsiminde botlarımızın içerisine soktuğumuz pantolonlarımızı, bizi daha sıcak tutsun diye giydiğimiz üzerimize tam oturan kıyafetleri kaldırıyoruz. Artık daha bol, daha salaş giyinmenin zamanı geldi. Culotte ya da palazzo pantolonlardan satın alabilirsiniz. Dökümlü trençkotlardan faydalanabilir, tiril tiril bluzlara yönelebilirsiniz.
Rahat
Güzel olmak için her yol mübahtır klişesini rahat olmak için her yol mübahtır olarak değiştiriyoruz. Birkaç sene öncesine kadar ofiste spor ayakkabı giyene öcü gibi bakıldığını varsayarsak sneaker çılgınlığı bunun en güzel örneği. Kendinizi neyin içerisinde rahat hissediyorsanız onu giyin. Bu spor ayakkabı da olur babet de.
Minimal
Az her zaman çoktur. Gardırobunuza aldığınız parçalarınızı minimal tutmaya özen gösterin. Fiyatı uygun diye ya da sırf indirimde diye bir parçayı satın almayın. Daha az parçaya sahip olanların daha fazla kombin yapabildiğini biliyor muydunuz? Aslında burada parçaların minimal olması büyük önem taşıyor. Birbiri ile tamamlanabilir parçalar satın almaya özen gösterin.
Ve olmazsa olmaz…
Güneş gözlüğü. Olmazsa olmazların en başında geliyor. Güneşin kendini göstermesi gözlerimizi kısmamıza ve uzun vadede çizgilerin oluşmasına sebep oluyor. Yüzünüze uygun, camının ultraviyole (UV) de denilen ve güneşten gelen mor ötesi ışınlarına karşı koruma sağlaması gerekmektedir.
Yazı: Munise Boz
Yorumlar