Kişinin kendi kendisinin fotoğrafını çekmesi olarak bilinen “Selfie / Özçekim” kelimesi, geçtiğimiz yıl Oxford Dictionary tarafından “Yılın kelimesi” seçildi. Özellikle telefonların ön kamera özelliklerinin ve teknolojinin gelişmesi tüm dünyada global bir selfie modası başlattı. İnstagram gibi sosyal medya ağları da bu modayı hızla yukarılara taşıdı.
Sen Sus Da Gözlerin Konuşsun
İnsanın kendi kendini fotoğraflaması, bu yüzyılın insanlarının nasıl yalnızlaştığını da aşikar kılıyor. Yalnız bir yüzyılın, yapayalnız çocukları kendini belki de böyle avutuyor. Bundan bir on sene önceye kadar çektiğimiz fotoğraflar, şimdikilerden çok daha sosyaldi. Fotoğraflarımız geniş ailemizin, samimi dostlarımızın bir yansımasıydı. Önceden fotoğraflarımız şüphesiz daha sıcaktı. Şimdiyse kendi kendini çeken, doğallıktan uzak bir çift gözden ibaret artık fotoğraflar. Daha evvel zamanlarda fotoğraflarımızı fotoğraf makinesiyle çekerdik. Fotoğraf çekmek için en az iki kişi olmamız gereken zamanlardı. Bugün ise tek başımıza, kendi kendimizi çeker olduk. Bu biraz hem çaldım hem oynadım durumunu yansıtıyor gibi.
Geçmiş zamanlarda fotoğraf makinesinde film pozları dolduktan sonra fotoğrafları tab ettirir, merakla bekler ve fotoğrafları aldığımızda da özenli fotoğraf albümleri oluştururduk. Bugünse insanlar fotoğraflarını saklamayı pek tercih etmiyor. Albümlerimiz artık telefonlarımızda. Beğenmediğimiz fotoğrafları siliyoruz. Halbuki bundan yıllar önce bir fotoğrafı silmek ancak o fotoğrafı yırtıp atmakla mümkündü. Artık çok kolay. Bir tuşa basmak fotoğrafları, yaşanan hatıraları, iyi ve kötü günleri bir anda silmeye yetiyor. Belki bundan dolayı dostluklar da bir kalemde silinip gidiyor artık.
Eskiden fotoğraflarımızın hepsi no filter idi. Fotoğraftaki tüm ifadeler, sevinç, keder, mutluluk, hüzün hepsi gerçekti. Fotoğraflar, o anki halimizi aşikar kılıyordu. Oysa şimdiki fotoğrafların pek çoğu insanları olduğundan daha farklı gösteriyor. Photoshop çıktı mertlik bozuldu. Kalbimizde olanları, kalbimize gömüyor; fotoğraf karelerinde bize ait olmayan pozlar veriyoruz. Velhasıl yabancılaşıyoruz hem kendimize hem de hakikate.
Selfie Bir Hastalık mı?
Psikolojik değerlendirmelerde selfie, kişinin kendi kendini kutsaması ve mübalağalı bir şekilde yüceltmesi olarak algılanıyor. Bir nevi Michelangelo’nun tablosunda, göldeki yansımasına hayran hayran bakan Narcissus gibi. Aynı zamanda selfie, kişinin kendisini başkalarının gözünden görme isteğini de tatmin ediyor. Sürekli selfie çeken insanların ruhsal bozukluk yaşadığını ve içlerindeki dürtüselliği örtmeye çalıştıklarını biliyoruz. Bir gün içinde yaptığı her eylemi selfie çekerek, bu fotoğrafları sosyal medyada sürekli paylaşan, kendi kendini öven insanların narsistik kişilik bozukluğu olduğunu söylemek mümkün. Selfie çekmek bir hastalık değil; fakat sürekli selfie çekmek ve bunu sosyal medyada paylaşmak evet, bir hastalık.
Teknoloji İnsanı Yalnızlaştırıyor Mu?
Günümüzde yalnızlık sadece yaşlılara özgü bir durum olmaktan çıktı artık. İstatistikler, genç insanların, yaşlı insanlardan çok daha fazla “yalnızlık”tan şikayet ettiğini gösteriyor. Geniş aileden çekirdek aileye dönüşün ve birey olmanın bedelini yalnızlıkla ödüyor insanlar.
Yapılan son çalışmalar, teknolojinin insanı yalnızlaştırdığını gösteriyor. İnsanlar yalnızlığını, teknolojinin sanal dünyasında gidermeye çalışıyor. Elbette sanal iletişimin buz kesmiş soğukluğu, yüz yüze iletişimin sıcaklığını mumla, fenerle, kandille aratıyor.
Her ne kadar insanlara yeni iletişim imkanları sunuyor olsa da teknoloji, yüz yüze iletişim tarzımızdan oldukça fazla şey götürüyor. İnsanlar gerçek buluşmalar yerine, artık sanal dünyada bir araya geliyor. Birbirimizin yüzünü görmek, sesini duymak bir lüks haline geldi. İletişim kurarken, birbirimize ulaşmaya çalışırken, kimse birbiri için herhangi bir çaba göstermiyor. Klavye krallığının meskun sakinleri olarak her işimizi bir tuşla halletmek bize yetiyor.
Yeni Oyuncağımız Teknoloji
Bu yüzyılın toplumlarının oyuncağı şüphesiz teknoloji. Telefonsuz dışarıya çıkmayız. Wi-Fi bağlantısı olmazsa depresyondayız. Gerçekten çok sanki sanalız. Teknolojiye harcadığımız mesaiyi etrafımızdaki kişilere harcasak belki daha çok anlayacağız birbirimizi. Ancak o zamana dek kendi kendimize çektiğimiz özçekimler, emoji karakterleri bizi bizden daha iyi anlatmaya ve bizi oyalamaya devam edecek gibi görünüyor.
Yorumlar