Değerli okurlar. Başlığa aldanıp “Şimdi bu 5 şeyi yaparsak sonsuz mutluluğa mı ulaşacağız” diye bir düşünceye kapılmanızı istemem. Mutluluk tıpkı diğer duygular gibi yaşanılan, normal ve arzu edilen bir duygudur ancak sürekli mutlu olma hali veya hep aynı düzeyde mutluluk hali yaşanması gerçekçi bir düşünce olmaz. Bu yüzden sizlere bu yazıda mutlu çiftlerin ortak 5 özelliğini anlatmaya çalışacağım.
Evli veya birliktelik yaşayan çiftlerin uyumlu olup olmadığına bakmadan birlikte yaşamayı öğrenebilmelerini, birbirlerini anlamaya çalışmaları ve değer vermelerini kabaca yeterli bulmaktayız. Evlilik ve birliktelik hem duygusal hem davranışsal hem de biyolojik yönleri olan kapsamlı bir sistem gibidir. Yapılan araştırmalarda, evliliklerinde mutlu çiftlerin mutsuz çiftlere göre bedensel ve ruh sağlıklarının daha iyi olduğu, evlilikleri uyumsuz olan eşlerin uyumlu olan eşlere göre çocuklarının akademik başarılarının daha düşük ve daha çok davranış sorunları sergilediği görülmektedir (Santrock, 2012; Gladding, 2012).
Şimdi evlilik veya birliktelik yaşarken dikkat etmenizi önereceğim 5 özellikten bahsedeceğim.
Çatışma
‘Neşeli Günler’ filmini herkes hatırlar sanıyorsam. “Turşu limon ile mi yoksa sirke ile mi yapılır?” sorusu üzerinden giden ve parçalanmış bir ailenin yaşamını konu alan filmde herkes ‘Bu da sorun mu yani aile bu anlaşmazlık yüzünden dağılır mı?’ diye düşünmüştür. Fakat film o çatışmaların yanında saf sevgi ve iyiliğin katkısıyla mutlu sonla biter.
Filmi gerçekçi bir zemine koyarsak aslında bu çatışma konusunun altında çatışmaya dökülememiş başka konuların yattığını düşünebiliriz. Her birliktelikte yaşanan tartışmaların ve kavgaların o ilişkiyi daha sağlıklı bir ilişkiye götürmesi adına atılmış bir adım olarak görüyoruz. Ancak dikkat etmenizi istediğim bir konu var! Çatışmada veya kavgada adil olun ve taraf tutmayın. Adil olmak her iki tarafın da kendini anlatmasına, dolayısıyla anlamasına büyük bir fırsat olacak. Çatışmasızlık ve kavga etmeme hali ise ilişkiyi tıkamaktan öteye götürmez. Yumuşak tartışma ve kavgalar birbirlerini seven insanların bağlılıklarını ve sevgilerini arttırır. Bu aslında patlamak üzere olan balonun ağzını açıp biraz havasını almak gibi bir şey. İçindeki kızgınlığını, kırılmışlığını ve öfkeni sevdiğine aktarırsan ilişkinin daha sağlam yürüdüğünü hissedeceksin.
Anlama ve Anlatma
“İçinizde bir şeyler kalsın ama bu kalan şey sizi yeyip bitirmesin.” Hiç olacak iş mi? ‘Susmak da konuşmaktır’ diye bir söz var ama ben bu söze katılmıyorum. Aranızdaki bağı sadece bakışarak kuramazsınız. Bunun için daha fazlası gerekir ki bunun yolu da ‘muhabbet’ten geçer diye düşünüyorum. İlişkine dair bir sorun, bir sıkışma veya içine oturan bir durum görüyorsan bunu karşındakine anlatmamak için bulduğun nedenleri bir kenara koymalısın. Öfken taşma durumuna gelmeden konuşursan istemediğin şeyleri de engellemiş olursun. Görüştüğüm ve ilişkileri yolunda giden çiftlerin birbirlerine karşı dürüst (haksız olduklarında bile), sorunu fark eder etmez üstüne gitme ve karşı tarafa anlatma yoluna gittiklerini görüyorum.
Uzlaşma
Buraya kadar tartışma ve kavgalardan bahsettim. Çiftlerin tartışmaları ve dengeli bir şekilde kavga etmeleri kadar doğal bir şey yok. Fakat mutlu birliktelik için tartışmaların sonu uzlaşarak bitmelidir. Unutmayın, hiçbir zaman iki kişi arasında tam bir anlaşma olmayabilir. Ama tıpkı kesişen iki kümenin ortak alanındaki gibi bir uzlaşma sağlanırsa bu çiftin mutlu olma şansı kat kat artar diye düşünüyorum. Örnek vererek açıklayayım; iki tarafın da aynı fikirde olmayabileceği giyim ve kıyafet tarzı konusunda bir tartışma yaşanırsa her iki tarafın da düşüncelerini yumuşatarak ifade etmeleri ve ortak bir zeminde anlaşmaları ilişkideki uyumu ve dolayısıyla mutluluğu arttırabilir.
Uyum ve Doyum
Size önemli bir bilgi vereyim. Dünyada evlilik ve ilişkiler üzerine yapılan bilimsel araştırmaların çoğu çiftler arası uyum ve bu uyum sonucu ulaşılan doyum ile ilgilidir. Özellikle evliliğin veya birlikteliğin ilk zamanlarında çiftlerin birbirlerine uyum sağlama çabası evliliğin ömrünü etkiler. İyi bir uyum da birliktelikten keyif almayı ve mutlu olmayı sağlar. Bu uyumun ilk günden itibaren sağlanmasının yolunun da çiftlerin birbirlerinin temel dinamiklerine, yani özel alanlarına müdahale etmemekten geçtiğini düşünüyorum.
Denge
Hayatı birlikte paylaşmayı seçmiş kişiler için artık “iki” hayat vardır. Birincisi kendi özel hayatı, ikincisi de aile hayatı. Bu iki hayat arasında ne kadar iyi bir denge kurabilirsen, ilişkinde de daha mutlu hissedersin. Aile hayatının istekleri ile kişisel isteklerin kimi zaman çelişebilir veya çakışabilir. Bu iki hayatın isteklerini yürütürken ikisi arasında denge kurmayı unutma. Bazen biri diğerinin önüne geçebilir bazen de biri diğerine göre daha önceliklidir. İşte burada bahsettiğim dengeyi kurmada ne kadar becerikliysen, ilişkinde mutlu olmaya da o kadar yakınsın demektir. Bu dengeyi sağlamak, eğer erkeksen bazen oturup bulaşıkları yıkamanı ve çocuğun altını değiştirmeni, eğer kadınsan da bazen evin ekonomisine katkı sağlamanı veya musluğu tamir etmeni gerektirebilir.
Hem aile hem de özel yaşamında zorunlu olarak yaptıkların ile gönüllü olarak yaptıkların olacaktır. Sürekli zorunlu olduklarını yapmak bir süre sonra mutsuzluk verebilir. Hep keyfi yaşamak ve gönlünden geçtiği gibi yaşamak da hem sana hem çevrene zarar verebilir. Birine daha fazla yatırım yaptığını gördüğün an diğerine önem vermeyi düşünebilirsin. Böylece ikisi arasında kuracağın denge yaşadığın ilişkideki mutluluğunu arttıracaktır.
Klinik Psikolog Merve Tunay Dünya
Mona Psikoloji
Adres: Danışmanlık Merkezi: Akasya Kent Kule A-1 Blok Kat:29 No:179 Üsküdar
Telefon: 0532 557 77 29
bilgi@monapsikoloji.com
Yorumlar