Sosyal medyanın hayatımızda çok önemli bir yer alması ile üreticiler tüketicilere ulaşmak için farklı yöntemler uygulamaya başladılar. İstatistiklere göre tüketicilerin çoğu artık mağazalara, alışveriş merkezlerine gitmeye üşeniyorlar. Fiziksel olarak mağazadan alışveriş yapmak yerine İnternetten sipariş vermeyi tercih ediyorlar. Bu yeni sistem giyim-kuşamdan market alışverişine kadar her alanda tüketicilerin dikkatini çekiyor. Televizyon reklamlarında bile eskiden; bakkalın yukarıdaki pencereden sallanan sepetin içine koyduğu ekmek, apartman görevlisinin her sabah getirdiği siparişler, evin küçüğünün koşarak bakkala gidip aldığı eksik malzeme yerine, yemek yemek üzere masaya oturan bir çiftin sofrada eksik olan ekmeği hemen akıllı telefonlarından sipariş verebildiğini gözler önüne seriyor. Bu teknolojiye ayak uyduramayan satış mecraları geride kaldıkları için satışlarında ciddi sorunlarla karşı karşıyalar.
Bir çoğumuzun da gözlemlediği üzere, uzun süredir ürün ve kıyafet pazarlamalarının yapıldığı en etkili platformlarından bir tanesi Instagram. Bizim dikkatimizi çeken Instagram’da yapılan satışlardan çok, bu yeni alışveriş anlayışıyla değişen pazarlama teknikleri. Tüketicilerin en çok şikayet ettiği hususlardan birisi girdikleri mağazada onları bunaltan satış elemanlarıdır. Hepimizin sık sık başına gelen bir durumdur. Bir mağazaya şöyle bir göz atmak için gireriz, çalışanların aşırı ilgisi ve zorla bir şeyler satmaya çalışmaları bizi rahatsız eder ve mağazada beğendiğimiz ürünler de olsa hemen oradan çabucak ayrılmayı tercih ederiz. İşte bu hatalı satış teknikleri, mağaza görevlisinin ürünleri gözünüze sokarca ısrarla satmaya çalışması artık eskilerde kaldı.
Araştırmalara göre müşterilerin arayış içinde olduğu şey bir üründen çok onların yaşam tarzını benimseyen markalar oluyor. İşte Instagram’da da pazarlamacılar ‘flaş haber‘ tarzında ekranda yanıp sönen mesajlarla dikkatinizi ürünlere çekmeye çalışan değil siz fark etmeden bilinç altına giren hayat tarzınıza, yaşam stilinize dokunabilecek yöntemlerle size ulaşıyorlar. Bunu yapabilen markalar başarılı olabiliyorlar. Örneğin, Instagram’ı incelediğimizde spor ve aktif giyim satan markaların yayınladığı fotoğrafların bir fotoğraf stüdyosunda mankenin üzerinde çekilmiş fotoğraflar olmadığını görüyoruz. Bir çok fotoğrafta sadece doğa resimleri yer alıyor. Bazılarında spor yapan kişilerin resimleri yer alıyor ve üzerinde o markanın ürünlerini giyiyor olmalarına rağmen uyguladıkları pazarlama yöntemi yüksek sesle “Gel bu ürünü al” demek yerine daha zeki bir üslupla bilinç altını etkiliyor. Bir çok karede içerikteki kıyafetin ismi ve fiyatı yer almıyor. Markanın ürünlerinden çok benimsediği konseptler, fikirler, yaşam anlayışı müşteriyi adeta büyülüyor. Tabii ki bu demek değil ki markalar kendi sosyal medya hesaplarında alışveriş yapma imkanlarını sağlamıyor. Tam aksine, ürünlerin merak uyandırdığı kullanıcılar ilgilendikleri ürünleri hemen inceleyip alabiliyorlar.
Bu marketing stratejisini uygulayan markalardan birisi de büyük sayıda takipçileri olan yabancı bir tesettür giyim markası. Markanın Instagram hesabındaki karelerde ürünler doğa içinde giyilmiş ortamlarda çekilmiş. Yalnız paylaşımlarda ürünün ismi ve fiyatı yazmıyor. Bir çok paylaşımda marka kurucusu hayata dair konulara değiniyor ve hatta paylaşımların büyük bir çoğunluğu da dini içerikli. Yani ürünler “Hangi ürünlerimiz bayramda harika bir tarza ulaşmanıza yardımcı olur” demek yerine yaşam tarzınıza dokunuşlar yapan güzel sözlerle, eğitici öğütlerle müşterinin kredi kartına değil, ruhuna dokunan paylaşımlar yer alıyor. Hatta bir çok paylaşımın altında, “Lütfen ürünler için DM atmayın, burası sipariş sitesi değil. Markamızdan sipariş vermek için sitemizi ziyaret etmeniz yeterlidir” hatırlatmasında bulunuyor.
Acaba bir zamanların “Gördüğünü anında al” anlayışı artık müşterilerin ilgisini çekmiyor mu? Bu yeniliklerin gösterdiği üzere müşteriler her hangi bir ürün almak yerine yaşam anlayışlarıyla bütünleşen, kendi fikirlerini, ideallerini benimseyen markaları tercih etmeye devam ediyorlar.
Yorumlar