Üniversite, geri kalan yaşantımızın kalitesine yön veren önemli bir geçiş dönemidir. Ortalama 4–5 yıl süren bu süreçte kazandığınız bilgi birikimi, edindiğiniz tecrübeler, acı ve tatlı deneyimler, katıldığınız seminerler ve kurslar, kurduğunuz ilişkiler mezun olduktan sonra güçlü birer kalkana dönüşebilir. Eğer kendinizi iyi tanıyorsanız ve yeteneklerinizi pazarlama gücüne sahipseniz, mülakatlarda fark yaratmanız kaçınılmaz olacaktır.

Bir çok yeni mezun için iş ilanlarında rastladıkları “En az … yıl deneyim” ifadesi caydırıcı bir tuzak olarak moral bozmaktadır. Eğer üniversite döneminde; staj yaptıysanız, gönüllü etkinliklere katıldıysanız, yarı zamanlı işlerde çalıştıysanız, kampüs içinde aktifseniz veya kendi projelerinizle ilgilendiyseniz şimdiden rakiplerinizden ayrıldınız demektir.

Yeni mezunların bir çoğunun ümitsizlik içinde, kariyer sitelerindeki ilanlara CV gönderip durdukları bir havuzda fark edilmek hiç de zor değil. Tek yapmanız gereken, kendinize biraz vakit ayırıp; üniversite döneminizi baştan sona gözden geçirmek ve kayda değer ayrıntıları not etmek. Bu gözlem süreci hem kendinizi daha iyi tanımanızı hem de mülakatlarda iz bırakmanızı sağlayabilir. Sizi tercih edilebilir bir aday haline getirecek tecrübeleri birlikte inceleyelim.

Kampüsün sosyal kelebeği…

Üniversite döneminde kampüs içindeki etkinliğiniz, mezun olduktan sonra iş bulma yolundaki güçlü bir silaha dönüşebilir. Kulüpler, organizasyonlar veya idari işlerden herhangi birinde aktif bir şekilde görev aldıysanız bunu mülakatlarda anlatmayı unutmayın.

Deneyim isteyen firmalara, referans olarak idari işlerdeki görevinizden söz edebilirsiniz. İdarenin en yoğun olduğu dönemlerde, okuldaki memurlara yardım etmiş olsanız bile, bu sizin kriz durumlarını göğüslediğiniz anlamına gelir.

İşin yanı sıra, klüplerdeki etkinliklerde tanıştığınız iş hayatındaki yetkin isimlere kendinizi hatırlatabilirsiniz. Seminerlerde tuttuğunuz notları gözden geçirerek, samimi bir mail hazırlayıp o kişiye mezun olduğunuzu söyleyebilirsiniz. Samimiyetle çalınan kapılardan biri sonuna kadar açılacaktır.

STK’ların gücünü es geçmeyin!

Üniversite eğitiminiz sırasında yolunuz dernek, STK veya gönüllü kuruluşlardan birine düşmüş olabilir. İşte bu yol, mezun olduktan sonra iş ararken hiç ummadığınız ferah denizlere açılmanızı sağlayabilir.

Gönüllü olarak yaptığınız faaliyetlerde kazandığınız becerileri, İK mülakatlarında detaylı olarak anlatarak İK uzmanının sizi daha iyi tanımasını sağlayabilirsiniz.

Yoğun üniversite döneminde, gönüllülük faaliyetlerine zaman ayırmış olmanız ise tek başına bile diğer adaylar arasında fark yaratmanıza yetecektir.

Naylon stajın faydasını gören yok!

Üniversite eğitimi sırasında size yük gibi gelen o zorunlu stajlar var ya, işte şimdi çok işinize yarayacak. Stajda edindiğiniz deneyimlerin kıymetini iş hayatında çok daha iyi anlayabilirsiniz.

Bir şirkette, sektörde ve departmanda yaptığınız staj, tecrübesiz bir mezun olmanızı önler. Eğer staj yaptığınız yerde güzel ilişkiler kurduysanız mezun olduktan sonra bir çaylarını içmeye uğrayabilir ve mezuniyet haberinizi verebilirsiniz. Çok beğenilen stajyerlerin, uygun pozisyonlarda değerlendirildiğini unutmayın. Eğer, sırf okulu bitirmek için naylon staj yaptıysanız (!) şimdi iki kat fazla çalışmanız gerekecek.

Referansınız zannettiğinizden daha sağlam…

Hem okuyup hem çalışan öğrenciler, mezun olduktan sonra bunun faydasını kat kat fazla görürler. İster bir kafede garsonluk yapmış olun ister kendi işinizi kurmaya çalışmış olun. Her iki durum da, aranan elaman olmaya en yakın mezunlardan biri olduğunuzu gösterir.

Okurken harçlığınızı kazanmak için çok alakasız bir sektörde çalışmış olsanız bile bunu oldukça ayrıcalıklı bir duruma çevirebilirsiniz. Hani iş ilanlarında sıralanan; baskı altında çalışabilme, ekip çalışması, kriz durumlarını yönetme gibi maddeler var ya, bu yeteneklerin hepsine sahip olduğunuzu tecrübelerinizle kanıtlayabilirsiniz. Kendi işinizi kurup batırmış olmanız ise ne kadar cesur ve risk almaktan korkmayan bir karakteriniz olduğunu gösterir.

Hazırlayan: Hümeyra Yabar