Ne yazık ki toplumumuzda kıyafetimizle değerlendiriliyoruz. Giydiğimiz elbiselere, taktığımız takılara, kullandığımız aksesuarlara bakarak bize hüküm veriliyor. Pahalı, şatafatlı bir kıyafetle zenginliği bir sınıf imtiyazı haline dönüştüren ve tepeden küçümseyici bir bakışla insanları manevi bir baskı altına alan tutumlar nice mütevazi, samimi insanların kalbini incitebiliyor.
Oysa zenginlik ifadesi, giydiğimiz elbiselerin pahalı olması, takıp takıştırdığımız takılarımızın altın, pırlanta yakut gibi değerleri ifade eden takılardan olması demek değildir. Çok değerli takılarımız ve zinetlerimiz olsa da zinetlerimizi zerafet, ve asalet içinde kullanmayı bilmeliyiz.
Şık olmak elbette kaliteli ve pahalı giyinmek demek değildir. Marka tutkunu olmak da değildir. Her kadının pahalı kıyafetlere alternatif olarak hesaplı bulabileceği elbiseler, takılar ve aksesuarları olmalıdır. Yüreği zengin olan kadın aynı zamanda alternatif çözüm bulan kadın demektir. Çünkü akıllı ve zeki kadın, inançlı ve inançları doğrultusunda mütevazi bir hayatı tercihi olan kadındır.
İnançlı kadın israfa kaçan, insanı bozan, insanlıktan ve vicdandan uzaklaştıran her tür tuzağı görebilen kadındır. O halde, ihtiyacımızı gören kıyafetler, zevkimize hitab eden takılar, işimizi gören eksesuarlar ancak bizim emrimizdedir. Biz pahalılığın, gereksiz konforun, kullanmadığımız işlevselliğin asla esiri olamayız.
Önemli olan kıyafetlerimizdeki stil tercihimizlerimizdir. Stil tercihlerimizde yerin ve zamanın ruhuna uygun kıyafetler tercih ettiğimizde, hem duyarlı, hem de tutarlı bir insan olma özelliğini gösteririz. Bir hanımefendi olarak bizler ne abartılı olmalı ve göze batmalı, ne de toplum içinde kesinlikle silik durmalıyız!..
Bizim duruşumuz ve tavrımız sadece insan olma özelliğimizle izah edilmelidir. Kıyafet fiziki ve ruhi bir dengedir. İnsanlar değerlendirilirken ve hakkında hüküm verilirken üzerinde taşıdığı elbiseye göre değil, inancımız ölçüsünde bilgi birikim ve davranışlarıyla değerlendirilmelidir.
Yorumlar