Bu yazı dünyadaki on beş katrilyon karınca ve milyarlarca insan için …
Küçüktüm, evimizin bahçesinde karınca yuvaları olurdu öbek öbek. Hala da oradalar. İsim takardım onlara, bildiğimiz insan isimleri. Buğday, mercimek, ekmek kırıntısı artık ne bulursam beslerdim onları ve ekmek kırıntılarını dökerken yuvalarının kenarlarına hep bu isimlerle çağırırdım onları. Hayrandım karıncaların doğasına, hala da öyle. Yaradanın, insanlara sunduğu dev ibret hikayeleri onlar…
Karıncalar , hayatta fedakarlığın ve işbirliğinin en tartışmasız örneklerini verirler insanlara . Birbirlerine karşı olağan bir hoşgörüye sahipler. Sabırlı ve tahammüllüler! Bize takım ruhunu onlar öğretiyorlar . Tartışmadan , bağırışmadan bir işin birlikte nasıl yapılabileceğini ya da bir işin ucundan herkes tuttuğunda , hayatın nasıl kolay olabileceğini anlatıyorlar . Bu yüzden onlara “ böcek ” demek ağır geliyor dilime…
Karıncaları her yerde görmek mümkün . Ancak her yerde olmaları onları önemsiz kılmıyor . Aksine , gezegenimiz için de çok büyük faydalar sağlıyorlar . Aynı zamanda dünyanın 140 milyon yıldır bilinen en büyük , en karmaşık ve en muhteşem sosyal örgütlenmesi ! Kolonilerini korumak mevzu bahis olduğunda birlikte savaşa koşa koşa giden bir toplumsal örgüt onlar . Birlikteler ve ancak bir aradayken güçlü olduklarının farkında hepsi … Birbirini ötekileştirmenin , ayrık otu olmanın , birbirini haksızca yargılamanın , kul hakkına girmenin hiçbir yeri yok karıncaların dünyasında … İnsan ise bu sınırlı ömründe kendi yürüdüğü köprüleri bir bir yıkmakta…
Bir yuva etrafında çalışan karıncaları izlerken saatler bir nehir gibi akabilir . İzledikçe , bu içgüdüsel varlıkların , akıllı fikirli yaratılmış insandan ne kadar yukarılarda olduğu da görülebilir . Nasıl bir sabır , nasıl bir metanete sahipler ! Ağustos böceğinin fiyakasını yerle bir eden bu minik yaratıklar oldukça da azimli . Kendileri konuşamıyorlar belki ama , icraatları kulaklarımızın eşiklerini zorlarcasına sesli ! Emek harcamanın kutsallığını fısıldıyorlar sağır kulaklarımıza … Emeğini dökmeden ne bulunur ki şu hayatta ! Miskinliği onlar bile yakıştıramıyorlar fıtratlarına ya bizler … İşleri ötelemek , ertelemek , mesela namazın vaktini geciktirmek , yapabilecekken atalet göstermek , hatta yapmamak insan türü için ne kadar tanıdık öyle değil mi ? Üşengeç , miskin insan çok gördüm de , miskin karınca hiç görmedim ne yazık ki…
Rızkı veren Allah’tır şüphesiz . Rızık aynıdır , değişmez . Ancak insanı rızka götüren iki yol vardır : biri helal , biri haram … Ancak rızkın peşinden koşarken “helal” olan yoldan gitmektir asıl mühim olan . Elinin , bileğinin hakkıyla rızkını kazanabilmek ! Çalmadan , çırpmadan , Ali Cengiz oyunları yapmadan , sadece Allah’ın rızasını gözeterek rızka kavuşmak ne büyük mükafattır . Karıncalar da böyledir . Rızıklarını ararlar gece ve gündüz … Sırtlarında kimbilir , yere düştüğü için attığımız kaç nimeti taşırlar , çöp dediğimiz kaç nimeti rızık yaparlar … Karıncalar bir ibret-i alem !
Karıncalar , güzel canlılardır . Yuvalarını yaparken ki özen , zerafet ve estetik de göz alıcıdır . Toprağı dantel gibi işleyerek kendilerine yuva kuran bu muazzam yaratıklar küçücük bedenlerinde ne ağır yükler taşırlar . Her zaman şaşkınlık sebebidir , kendisinden büyük bir nimeti hızlı hızlı yuvasını taşıyan bir karınca ! Omuzlardaki yük arttığında , karıncalar bir teselli değil midir insana ..? Tüyleri diken diken eden bir emsal değil midir karıncaların o minicik kudretleri ..? Omuzlarında tonlarca ağırlık olduğunda , dayanamaz , tutunamaz olduğunda karıncanın ibretini , Yaradan’ın kudretiyle o küçük bedeninde kocaman bir nimeti nasıl taşıdığını , nasıl ayağa kalktığını hatırla ! Bakara Suresi’nin son ayetini hatırla : “ Allah , kimseye gücünden fazlasını vermez . ” Dilimizde duadır devamı : “ Ey Rabbimiz ! Bize , gücümüzün yetmediği işler yükleme … ” Duamız böyledir ama Allah’tan gelene de amenna ! Taşıyamazsan tonlarca ağırlığı ; elinle , kalbinle , ruhunla işte tam da o anda karıncanın tevekkülünü hatırla…
Toprağın soylu hükümdarları , azmin kararlı imparatorları karıncalar , dinazorların nesli tükenirken de oradaydılar ve insan türünün de en canlı ve de en kalabalık tanığı yine onlar … Bir ayetin bereketli ismine mazhar olan bu canlıların insana ve dünyaya sağladığı faydalar saymakla bitmez . Süleyman Aleyhisselam’ın ordusuna yol veren bu mübarek canlılar bizler için de oldukça önemli . Sadece onların farkına varın yeterli…
Selam ve dua ile…
Yorumlar