Avrupa Turnesi kapsamında Lady Gaga geçtiğimiz günlerde Türkiye’de de bir konser verdi. İstanbul’da konser veren Lady Gaga tahmin ettiğiniz üzere büyük bir ilgiyle karşılandı. Pek çok ünlü sanatçı da oradaydı. Ancak özellikle gençlerimizin ilgisi dikkat çekiciydi. Pek çoğu ergenlik döneminde olan gençlerin şarkıcıya büyük bir hayranlık beslediğini tüm ülke olarak görmüş olduk. Gördük, izledik, düşündük. Ben biraz fazla düşündüm sanırım ki bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim. Hatta öyle ki, Türkiye’deki sayıları oldukça fazla olan Lady Gaga hayranlarının tepkilerini göğüsleyebilecek kadar cesur bir şekilde bu yazıyı yazmaya karar verdim..
Gördüklerim…
Günlerdir Lady Gaga‘nın Türkiye konserini, konser öncesi ve sonrasını düşünüyorum. Türkiye’de hakkında çıkan haberleri okuyorum, videolarını seyrediyorum. İzlediğim haberlerde zihnime çakılan fotoğraflar var. Anlamaya çalışıyorum. Anlıyorum da. Fakat hak veremiyorum gençler, siz de beni anlayın…
İzlediğim videolardan birinde yaşları 14-18 civarında olan gençlerle röportaj yapılıyor. Kızlarımızdan biri heyecanla Bayan Gaga‘ya olan müthiş hayranlığını anlatıyor. Sonra bir erkek çocuk geliyor. Annesi Lady Gaga konserine gitmesine izin vermemiş. Annesine çok öfkeli ve haber kanalı aracılığıyla annesine sitem ediyor. Başka bir genç kızımız çıkıyor. Ailesi konsere gitmesine izin vermiş. Hayatta daha büyük bir mutluluk olmadığını söylüyor. Hmmm gibi bir şey çıkıyor dudaklarımdan… Düşünüyorum o yaşlarımızı. Gittiğimiz konserleri veya hayranı olduğumuz ünlü bir sanatçıyı gördüğümüzdeki tepkimizi düşünüyorum. Böyle değildi sanki diyorum. Ama izlemeye devam ediyorum. Umut işte…
İzlediğim bir başka videoda, Lady Gaga havalimanının çıkış kapısında. Kendisini bekleyen bir avuç ergen gencimiz orada hazır bekliyor. Bayan Gaga kapıda görünüyor ve ondan sonrası tufan. Bizim gençler kendilerini yerlere atmaya başlıyor. Ses tellerini kopartırcasına “seni seviyorum” diye bağırıyorlar. O sırada Lady Gaga şuh bir bakış atıyor bizim gençlere. Başındaki siyah peruğu bir o yana bir bu yana sallayarak ve alışık olmadığımız bir yürüme tarzıyla gençlerin yanına geliyor. Kimisinin elini tutuyor. Ama yüzünde hep bir şuh ifade. Sonra o sırada ne oluyorsa kızlarımızdan biri ağlayarak yere atıyor kendini. Benim bu sırada şaşkınlıktan gözlerim iyice büyüyor. Kimisi o hengamede telefonuyla selfie ya da özçekim yapmaya çalışıyor. Bizim gençlerin birbirlerini ezme ihtimalleri an meselesi. Korku filmi izler gibi izliyorum. Bu sırada Bayan Gaga gençlerin etrafında şöyle bir dönüyor. Hayranları mest. Korumalar uçan sineği dahi vuracak kadar temkinliler. Nihayet Lady Gaga‘yı havalimanından alması için gönderilen ultra lüks araç geliyor. Ben rahat bir nefes alıyorum. Bayan Gaga hayranlarına şöyle bir göz kırpıyor ve sonrasında yine o alışık olmadığımız yürümesiyle arabaya biniyor, gözden kayboluyor. Lady Gaga gittikten sonra gençler gevşiyor, pek çoğu yere düşüyor ve birbirlerine sarılarak ağlıyorlar. Tablo oldukça hazin.
İzlemeye devam ediyorum. Konser başlamadan önce hayranları konser alanına gelmişler ve röportaj yapılıyor. Yaşı pek de küçük sayılamayacak bir erkek geliyor. İnce bayan çorapları giymiş, üzerinde bir etek ve ayağında yüksek topuklu ayakkabılar var. Bir hayranı kundakta bebek kostümü giymiş ağzında emzik. Kız ya da erkek fark etmiyor hepsinin yüzünde ilginç bir makyaj… Konsere değil de sanki Cadılar Bayramına gidiyorlarmış gibi hissediyorum. Sabırla izlemeye devam ediyorum. Havalimanında bir genç Lady Gaga‘nın eline dokunmuş o yüzden dünden beri elini yıkamadığını söylüyor. Bu sırada benim biraz başım dönüyor. Durmak yok, izleyeceğim. Bir kızımız elinde hala tanımlayamadığım bir şey tutarak, “Lady Gaga idolüm, her şeyim” diye bağırıyor. İçimden, daha iyi bir rol model bulunamazdı diyorum (!)
Lady Gaga‘nın Türkiye’de verdiği konser görüntülerini de izledim. Sahnede neredeyse üzerinde kıyafet olmadan şarkı söylerken ben artık daha fazla izleyemeyeceğimi anladım ve bilgisayarın ekranını sinirli bir el hareketiyle kapattım. Neden sinirlendim ? Sanırım izlediklerim fazla gelmişti. Lady Gaga değildi sinirlendiğim, o işini yapıyor ve rolünü oynuyordu. Hayıflandığım asıl konu, bunca simülasyonu gerçek gibi algılayıp kendini yerden yere atan gençlerdi. Sonrası malum, yazmaya koyuldum.
Nedir Fanatizm ?
Lady Gaga pek çok kişide bir fanatizm düzeyinde. Peki nedir fanatizm ? Fanatizm; özellikle aşırı dinsel, toplumsal veya politik nedenlerle, bir konuyu eleştirmeden, akıl süzgecinden geçirmeden, değerlendirmeden yüksek sempati veya sevgi duyma hali, bir vecd ya da esrime hali, bir inanç veya bir davranış biçimi olarak tanımlanabilir. Fanatizmde kişi, yüksek bir sempati gücüyle bir markayı, bir ünlüyü çok yoğun bir duyguyla içselleştirir. Bu bir futbol takımı olabilir, bu bir kişi olabilir, bu bir kurum olabilir, bu Lady Gaga olabilir… Herkes ve her şey fanatizmin içine girebilir.
Fanatizm veya sempatizanlık dünyanın her yerinde var, bize özgü bir şey değil. İnsan fıtratı bir nesneyi ya da insanı yüceltmeye, dünyevi olanı ilahlaştırmaya eğilimli. Yani insanları bir konuda fanatik yapmak aslında hiç zor değil. Ancak Lady Gaga örneği sadece fanatizmle değil aynı zamanda dejenerasyonla ilgili. Burada fanatizminde ötesinde bir “sosyal dejenerasyon” dan söz etmemiz gerekiyor. Tahmin etmek zor değil, özgürlüklerden dem vurarak eleştirebilecek olanlar için bir parantez açmak isterim ki, bu konu bir özgürlük konusu değil! Elbette ki her insan istediğini giyme, istediğini yapma konusunda özgür. Kimsenin de burayı deşelemeye ya da eleştirmeye haddi olduğuna inanmıyorum. Ancak benim eleştirim insanların ne giydiği, ne dinlediği değil elbette. Burada sosyologlarla, sosyal psikologlarla, klinik psikologlarla oturup konuşmamız gereken başka bir arka plan var.
Sosyal Dejenerasyon
Bu topraklarda Batılılaşma öyküsü 1700’lü yıllarda başladı. Zaman içinde güç kaybeden devlet, yüzünü giderek güçlenen Batı dünyasına çevirdi. 1700’lü yıllar kırılmanın ilk başlangıcıydı. İlk Batılılaşma çabaları askeri alanda gerçekleşmiş olsa da, sonrasında sosyal yapı da bu etkiden nasibini fazlasıyla aldı. Değişmeye ve dönüşmeye başladık. Giderek birbirimize daha çok benzemeye başladık. Arabalarımız aynıydı. Evimizdeki mobilyalar, kıyafetlerimizin markası, gittiğimiz mekanlar, kullandığımız telefonlar, dinlediğimiz müzikler, içtiğimiz kahve hepsi istisnasız aynıydı. Hatta geçmişten getirdiğimiz kültürü küçümsedik belki de. Kaybolduk. Kaybettik. Değiştik. Dejenere olduk.
Değişim böyledir. Bir telefon alırsınız ama o sadece bir telefon değildir; bir yaşam tarzıdır. Zamanla o telefondaki uygulamalar, oyunlar yaşamınızı değiştirmeye başlar. Batılılaşma konusunda biz bu hatayı işin daha en başında da göremedik, bugün de göremiyoruz. Bir şeyi alırken, kendi özümüzü kaybetmemeyi, kültürel olarak dejenerasyona maruz kalmamayı öğrenmemiz gerekiyor.
Lady Gaga’nın Türkiye’ye gelmesi bu kuşaktaki dejenerasyonu görmek açısından önemliydi. Bayan Gaga’nın Türkiye’de bu kadar genç hayranı olduğunu öğrenmiş olduk mesela. Bu şunu gösterir: Bayan Gaga Türkiye’de gençler tarafından takip ediliyor ve örnek alınıyor. Bu konuyu biraz daha sağlıklı değerlendirebilmek için Lady Gaga’nın Türkiye dışındaki konserlerini de izledim. Konserlerinde her şey kelimenin tam anlamıyla “çılgınca”. Her giydiği kıyafet ya da giymediği kıyafet haberlerde ilk sırada. Düşünsenize, sürekli o konserleri izleyen, sürekli Lady Gaga’nın şarkılarını dinleyen, sosyal medyada onu takip eden bir insanın, bu bakış açısından etkilenmemesi mümkün mü? Bir zaman sonra kendi özünün, Lady Gaga’nın özünün içinde asimile olmaması, dejenere olmaması mümkün mü? Eğer güçlü bir kişiliğe sahipse mümkün, tek istisna bu… Ancak bu istisna dışında mümkün değil!
İşte dejenerasyonlar böyle böyle başlar. Zamanla öz değerler, toplumsal doğrular, fikirsel doğrular ve inançtan gelen doğrular fanatik bir duygunun içinde dejenere olur ve yok olmaya başlar.
Fanatizm Normal Bir Duygu Mu, Yoksa Bir Kişilik Bozukluğu Mu ?
Her şeyin bir normal boyutu vardır; bir de normalden sapma gösteren boyutu. Fanatizm için de aynı şey geçerli. Herhangi bir konuda fanatik bir insan, kendisine bir şekilde empoze edilen duygularına saplanmıştır ve o duygunun yanlışlığını anlatmaya çalıştığınızda, tırnaklarını çıkartarak sizi yanından uzaklaştırır. “Fanatik bir insanın aklı gözbebeği gibidir; ne kadar fazla ışık gelirse o kadar küçülür.” der Oliver Holmes. Haksız olmasa gerek..
Fanatizmde kontrol yoktur. Bu kontrolsüzlük içerisinde kişi bütün kuralları hiçe saymaya hazırdır. Adeta kendini adamıştır. Bu noktada ölçü, kişinin bu konuda bir eleştiriyi kabul edip etmemesidir. Kişi fanatik ya da sempatizan olduğu bir konuda eğer kendisine gelen eleştirileri sağduyuyla değerlendirebiliyorsa bu bir kişilik bozukluğu değildir. Ancak kişi, fanatik olduğu kişi ya da kurumla ilgili bir eleştiriyle karşılaştığında saldırganlaşıyorsa, aşırı tepkiler veriyorsa evet bu bir kişilik bozukluğudur. Özellikle futbol fanatizminin antisosyal kişilik bozukluğuyla ilişkili olduğu söylenebilir. Genel olarak fanatizmin ise hem psikopatlıkla hem de antisosyal kişilik bozukluğuyla ilgili olduğunu gösteren bulgular var.
Lady Gaga’yı Dinliyorum Gözlerim Kapalı…
Bu yazıyı yazarken bir taraftan da fonda Lady Gaga çalıyor. Şarkıları benim pek tarzım değil, daha önce de dinlememiştim, ama bir fikir verir mi diye dinliyorum. Bence Lady Gaga kendi sektöründe çok başarılı. Şarkılarını ben sevmesem de dünyada çok büyük bir kitle tarafından seviliyor. Kazandığı gelir neredeyse bir ülkenin yıllık geliriyle eş. Biraz mesleki bir güdüyle hayatını da inceledim. Hatta çocukluğuna indim diyebilirim. Sonuç şu ki Lady Gaga kendine özgü bir karakter ve nevi şahsına münhasır bir insan. Bu anlamda orijinalliği sebebiyle kendisini başarılı buluyorum. Lady Gaga’yı sevenlere de bir sözüm yok, onu severek dinleyenlere de. Gençlerimize sadece naçizane bir önerim var: her şeyi dozunda sevin!
Başkası Olma Kendin Ol, Böyle Çok Daha Güzelsin !
Bayan Gaga gitti. Siz yüzünüzdeki makyajı çıkardınız. Emziği bir kenara attınız. Bir erkek olarak bayan çorabıyla yürümüyorsunuz artık. Lady Gaga’ya dokunduğunuz elinizi yıkadınız. Okullarınıza normal kıyafetlerinizle gittiniz. Lady Gaga geldi ve geçti. O bir şov insanı. Şovunu yapıyor. Her adımı planlanmış, her adımı kurgu olan bir oyuncu o. Ve siz o değilsiniz. Siz sadece kendiniz olabilirsiniz.
Siz Lady Gaga değilsiniz. Giydiğiniz çılgınca kıyafetler, ağzınızdaki emzik, o çılgın makyajlar sizi Lady Gaga yapmayacak. Bayan Gaga çoğunuzdan habersiz üstelik. Bu biraz acı ama, neredeyse 450-500 Türk Lirası vererek aldığınız konser biletleri kadar bir anlamınız var Lady Gaga için. Sizin yaşadığınız sorunlar, gelecek kaygılarınız, okuyacağınız üniversite bunların hiçbiri Bayan Gaga’nın umrunda bile değil. İşte sırf bu yüzden her yerde ve her zaman, kimin yanında olursanız olun sadece kendiniz olun. Kendi bakışınızla, kendi duruşunuzla, kendi tavrınızla “siz” olun. Kendiniz olarak sevin bir başkasını da. Küreselleşen dünyaya ayak uydurun ama sizi siz yapan köklerden hiçbir zaman çekmeyin elinizi. Lady Gaga’yı dinleyin ama Cadılar Bayramı kostümlerini bırakın o giysin, siz değil. Çünkü o kendi gibi. Siz de kendiniz olun.
Lütfen kendiniz olun.
Psikolojik Danışmanlık & Aile Danışmanlığı üzerine ayrıntılı bilgi almak için:
Telefon: 0 533 692 3411
www.cozumpsikoloji.com
Yorumlar