İnsan toplumlarını, kuşaklar çerçevesinde kategorize etmek ne kadar mümkün tartışılır fakat yine de bir nebze olsun bu kategorizasyonların bize bazı bilgiler verdiğini de söylemeden geçemeyeceğim. Küreselleşen dünyada, sosyal etkiler artık geçmiş yüzyıllara göre toplumları çok daha fazla birbirine benzer kılıyor. Dolayısıyla her sosyal değişim (savaşlar, internet, vb.), dünya toplumları üzerinde evrensel bir dönüşüme yol açıyor. I.Dünya Savaşı ve ardından II.Dünya Savaşının toplumlar üzerinde çok derin yaralar ve süregelen değişimlere yol açtığını biliyoruz. Bu değişimleri hem genel anlamıyla değerlendirmenin, hem de Türkiye’deki yansımalarını analiz etmenin, birbirimizi daha fazla anlamak ve uzlaşmak için bir anahtar olacağı kanaatindeyim.
Sessiz Kuşak
İnsan bilimlerinde bu dönem “Sessiz Kuşak” olarak adlandırılıyor. Sessiz kuşak, 1927-1945 döneminde doğanlar olarak anılır ki; onlar babaannelerimiz, dedelerimizdir. Ülkemizin yalnızca %7’sini oluşturuyorlar. Yaşları bir hayli fazla ve teknolojiyle olan ilişkileri, takdir edersiniz ki daha az.
Baby Boomer Kuşağı
Baby Boomer Kuşağı, Amerika’da, II.Dünya Savaşının ardından, doğum oranlarındaki hızlı yükseliş referans alınarak oluşturulan bir terim. İkinci Dünya Savaşından sonra doğan yaklaşık 1 milyar bebeğe verilen isim olarak da düşünebiliriz. Daha çok 1946-1964 yılları arasında doğanları kapsıyor. Halihazırda en yaşlı Baby Boomer üyesi 68 yaşında, en genci ise 49 yaşındadır. Bu kuşak, teknolojinin egemen olmadığı bir çağda yetiştikleri için, her şeyi kendi üreten, kendisi yapan bir kuşaktır. Onlar için çalışmak, yaşamak için çalışmaktır. Kanaatkar ve vefalı bir nesil olduklarını söylemek mümkün. Türkiye’nin % 19’u Baby Boomer neslinden oluşuyor.
X Kuşağı İnsanları
Dünyadaki en büyük petrol krizini yaşayanlar da, Türkiye’nin en korkunç sağ-sol çatışmalarına ve kaosuna tanık olanlar da yine onlar. X kuşağı olarak adlandırılan grup, 1965-1979 yılları arasında doğanları kapsamaktadır. Genel tabloya baktığımızda, X kuşağının en yaşlısı şu an 48 yaşında, en genci ise 34 yaşındadır. X kuşağının bazı tipik özellikler taşıdığını söylemek mümkün. Bu özelliklere baktığımızda X kuşağı, çevresiyle uyumlu bir tavır içinde bulunuyor. X kuşağı insanları; kurallara saygılı, teknoloji öğrenmeye meraklı, aidiyet duygusu güçlü, sadakatli, çalışkan ve otorite figürüne uyum sağlayan insanlar. X kuşağı insanları yaşamak için çalışan insanlar. Aynı zamanda dönemlerinde pek çok teknolojik gelişme ve icatlara tanık olmuşlar. İş yaşamlarında uyumlular ve belli bir çalışma süresinden sonra, bir üst makama ulaşabileceklerine gönülden inanan insanlar. Sabırlılar ve pek çok konuda sebat gösterebiliyorlar.
X kuşağı insanları merdaneli çamaşır makinesinden nano teknolojiye nasıl geldiğimizin seyir defterini tutan insanlar. Çünkü bu dönemlerin hepsini bizzat yaşadılar. Özellikle manuel bir dünya tarzından, bilgisayar teknolojisine nasıl geçtiğimizi de en iyi bilenler onlar. Dünya verilerini bilemiyoruz lakin Türkiye’nin %22’sini X kuşağı insanları oluşturmaktalar.
Y Kuşağı İnsanları
Y kuşağı, 1980-1999 yılları arasında doğan kişileri ifade eden bir terimdir. Her şeyi sorguladıkları için “WHY” kelimesindeki “Y” ile karakterize ediliyorlar. Y kuşağının en yaşlısı 33, en genci ise henüz 14 yaşındadır. Bu nesil, tarihsel zaman etkisi ve kuşak farkının en çok kendini hissettirdiği nesildir. Tipik özelliklerine bakalım. Özgürlük ve bağımsızlık onlar için temel prensip. İş yaşamlarında inovatif ve farklı özellikler ortaya koymayı seviyorlar. Bu nedenle iş saatinden ziyade işe odaklanıyorlar. Sabit ve belirlenmiş zaman dilimlerinde çalışmak pek onlara göre değil. Esnek zaman dilimlerini tercih ediyorlar. Bu nedenle Y kuşağı insanlarını “işin bir parçası haline getirmek” çok daha önemli hale gelmiş görünüyor.
Y kuşağı insanlarının, X kuşağına göre, kurumsal bağlılıkları daha az. X kuşağı bir ömür boyu aynı işte çalışmayı tercih ederken, Y kuşağı aynı anda pek çok farklı işi birarada yapmayı tercih ediyor. Bir an nce yönetici olmak ya da kendilerine ait bir iş kurmak hepsinin ortak hayali. İş hayatı onlar için sadece hayatlarını idame ettiren bir araç değil; iş hayatı onlar için daha fazla ve daha rahat para harcamak gibi anlamlara da sahip. Y kuşağı eğitimli ve aralarında özellikle bir üniversiteden mezun olan kişi oranı çok yüksek.
Y kuşağı biraz acımasız. Eleştirirken ve kendisinden farklı düşünen insanları değerlendirirken hoşgörüsüz. Bu durumun temel sebebi ise, Y kuşağı insanlarının aşırı bireyci tutumları. Onlar, X kuşağı insanları gibi otoriteye boyun eğen ve itaat eden bir profilin çok dışındalar. Bu kuşak kuralsız ya da kural tanımıyor diye yaftalayamayız belki ama kurallar ve kalıpların içinde hareket etmek istemedikleri konusunda mutabık olabiliriz. Ancak Y kuşağının başka bir temel özelliği daha var: adalet duygusu. Adil olmayan her konuda tepkisel davranışlar ortaya koyabiliyorlar. Bu meydan okuma bazen annesi, babası, bazen de öğretmenine karşı olabiliyor. Türkiye’de % 35’lik bir kısım yani toplamda 27 milyon genç Y kuşağı olarak tanımlanıyor.
Best Buy Genel Müdürü John Thompson, şu cümlesiyle Y kuşağına nasıl yaklaşmamız gerektiğini özetliyor: “Meğer yıllardır yanlış birime odaklanıyormuşum. İnsanların burada olup olmadığına bakıyordum. Halbuki ne sonuç yarattıklarına bakmalıymışım.”
Z Kuşağı İnsanları
Onlara “İndigo Çocuklar veya Kristal Çocuklar” diyenler de var. Z kuşağı insanları, 2000 yılı ve sonrasında doğanları ifade eden bir terim. En büyüğü henüz daha 13 yaşında. Z kuşağı, benim tabirimle mobil bir kuşak! Akıllı telefonlar, tabletler Z kuşağının simgeleri gibi. Daha çok internet üzerinde sosyalleşmeyi tercih eden, sosyal medyayı çok aktif şekilde kullanan bir nesil. Onlar esasen tam da teknolojinin ortasına doğuyorlar. Oyuncakları tabletler. Sosyalleşme alanları internet. Onları büyüten en önemli ebeveyn teknoloji. Onlar da Y kuşağına benzer şekilde ve biraz da teknolojiyle olan güçlü bağlarından kaynaklı, pek çok işi aynı anda yapmayı seviyorlar. Her şeyi çabuk tüketiyorlar. Kendilerini, hayatı, çevresini çabuk tüketen bir nesil. Gördükleri her ekranı parmakla ittirerek açmaya çalışmaları da Z kuşağının başka bir özelliği..
Üç Kuşak Birbiriyle Çatışıyor
Dünya geneline baktığımızda, genç kuşaklar X, Y, Z kuşakları olarak adlandırılıyor. X kuşağı yeniliklere adapte olmaya çalışırken, bir yandan sabırla iş hayatlarında basamak atlıyor; Y kuşağı iş hayatında hemen yönetici olmayı, para harcamak için çalışmayı tercih ediyor, kendi görüşlerinden asla vazgeçmiyor; Z kuşağı ise artık sokakta saklambaç oynamıyor, tabletleriyle sosyalleşiyor. Zekiler ve uyarıcıları almaya çok açıklar ancak bu potansiyellerini bilgisayar ortamında köreltme riskiyle karşı karşıyalar.
Kuşaklar birbirlerinin özelliklerini, birbirlerinin neler yaşadıklarını ve hangi tarihsel bağlam üzerinde olduklarını bilmiyorlar. Bilmedikleri için de bugün pek çok çatışma ve anlaşmazlık insan psikolojisine yansıyor. Özellikle iş ve eğitim dünyasında X, Y, Z kuşakları arasındaki farklılıklardan kaynaklanan yanlış anlamalar büyük sorunlara neden olabiliyor.
Babby Boomer kuşağı ile X kuşağı; teknolojinin efendisi olan Y ve Z kuşağından korkuyor. Y ve Z kuşağı ise iş ortamında özellikle X kuşağından rahatsız bir tavır sergiliyor. Sabırsız ve aceleci Y ve Z kuşakları, çalışırken fazla kırtasiyeci ve bürokratik mantığa sahip X kuşağını anlayamıyor. X kuşağı her ne kadar teknolojiye meraklı bir nesil olarak kabul edilse de, Y kuşağını bazı konularda haklı çıkartacak derecede teknolojiden uzak bir tavır sergileyebiliyor.
Özgüvenleri yüksek, mücadeleci ve özgür Y kuşağını, aslında yine toplum kendi elleriyle yarattı. Y kuşağı her ne kadar pek çok konuda kuralsız, ilkesiz, tembel olarak eleştirilse de aslında pek çok iyi özellikleri de var ve toplumsal etiketler ile onlara yaklaşıldığında çok rahat bir şekilde tırnaklarını çıkartabiliyorlar. İşte bu noktada iletişim kurmak da imkansız hale geliyor.
Yıllardır kuşak çalışmaları yapan ve bu konuda çok değerli katkılar sunan Evrim Kuran, Y kuşağını anlayabilmemiz için bazı ipuçları veriyor. Evrim Kuran’a göre; X kuşağı insanları ” bir insanı sevmesen de ona saygı duymak zorundasın ” mantığına göre hareket ediyor. Oysaki bu bakış açısının Y kuşağında ” seni seversem ancak sana saygı duyabilirim” mantığına büründüğünü aktarıyor.
Y kuşağı gerçekçi bir kuşak. İletişime açık bir kuşak. Kategorileri sevmeyen, ötekileştirmeyen, insan odaklı bir kuşak. Toplum, Y kuşağının dilini anlamalı ve elbette ki Y kuşağı da X kuşağının neler yaşadığını, geçmişte hangi zorluklarla imtihan edildiklerini biliyor ve bunlara saygı duyuyor olmalı.
Türkiye’de X, Y, Z Kuşakları
Kuşaklar arasında bazı keskin ayrım noktaları var. X kuşağında olan insanlar, Türkiye’nin en sancılı zamanlarını yaşadılar. O yüzden kuşaklarla ilgili yapılan analizlerin sadece iş dünyasıyla sınırlı kalmaması gerektiği inancındayım. O dönemi anlatanlar, yaşanan kaos nedeniyle üniversiteye gidemediklerini, üniversiteyi bırakmak zorunda kaldıklarını, sevdiklerini kör kurşunlarla yitirdiklerini, insanların Azrail’e öykündüğünü anlatıyorlar satır aralarında. Bizler yaşamadık ama dönemin travmatik doğasının, sonraki kuşaklara toplumsal genetikle aktarıldığını açıkça görüyoruz. Her birimizde o dönemden izler var..
Her kuşağın sancılı zamanları var. X kuşağı belki de bu anlamda psikolojik zorlanmayı en fazla yaşayan kuşaktı. Sonra bir şeyler düzelmeye başladı. X kuşağındaki anne-babalar Y kuşağındaki çocuklarını yetiştirmeye başladı. Y kuşağı şimdilerde Z kuşağı çocuklarını büyütmekle meşgul. Diyeceğim o ki, aslında her kuşak birbirini bir hamur misali yoğurup şekillendiriyor. O nedenle birbirimize neden kızıyoruz ki ?
X kuşağı, kendine ait olmayan bir savaşın bedelini nasıl ağır bir şekilde ödediyse, Y kuşağının da ödediği bedeller olduğunu görmek lazım. Nihayetinde dünya sürekli dönüyor, dönüşüyor ve dönerken bizleri de dönüştürüyor. İlkçağdan bu yana aynı değiliz elbette. Aynı olmamız da mümkün değil zaten. Ancak birbirimizi anlamamız mümkün. Birbirimize ellerimizi uzatmamız mümkün.
Türkiye’de X,Y, Z kuşakları, birbirine zıt yönler taşısalar da birbirini tamamlayan kuşaklar aslında. Kuşaklar arasındaki farklılıklar, bizi daha fazla şey öğrenmek konusunda motive ediyor olmalı. Mesela her Y kuşağındaki insanın, X kuşağının yaşadıklarını bilmesi elzem. Aynı şekilde X kuşağının da Y ve Z kuşaklarını sırf dünyaya daha farklı bakıyor diye yargısız infaz yapmadan kabul edebilmesi ve onlara yol gösterici olması elzem.
Kuşak Dediğin..
Sessiz Kuşak, Baby Boomer, X, Y, Z derken bu kuşak durumu hangi harfte son bulur orası muallak. Ben de bir Y kuşağı üyesiyim. Ve biliyorum ki her kuşak kendisinden önceki kuşakların yaşadıklarını bir masal gibi dinliyor. Anlatılanların gerçek olup olmadığına dair içimizde bir şüphe taşıdığımız zamanlar oluyor. “O kadar da olmaz canım” dediğimiz mevzular var. X kuşağının yaşadığı sıkıntıları bizler yaşamadık, burası aşikar. Kanaatimdir ki; X,Y, Z kuşaklarını birleştirecek ve buluşturacak bir mecra olmalı. Yoksa da bulunmalı. Başka türlü birbirimizi, zamanda yolculuk yapmış tuhaf varlıklar olarak görmeye devam edeceğiz.
Belki de Türkiye’ de X,Y,Z kuşakları arasındaki çatışmayı bir “gökkuşağı” metaforuyla çözmek mümkün. Gökkuşağındaki renklerin farklılığı değil mi aslında bizi gökkuşağına hayran bırakan. Benim kişisel kanaatim, bizler de tıpkı bir gökkuşağı misali olabiliriz. Renkli, renkleriyle bir bütün ve hayranlık uyandıran bir toplum modeli.
Konu öyle derin ki sanırım yorulmadan sayfalarca anlatabilirim, o yüzden İsmet Özel’in bir sözüyle bitirmek isterim. Çok sevdiğim bir şair olan İsmet Özel diyor ki: ” Yolumuz, birbirimizi anlamaktan geçmiyorsa, hiçbir yere varamayacağız demektir. ” Yolumuz birbirimizi anlayan kavşaklarda buluşsun ve birbirimizi en halis duygularla saralım diye duacıyım.
Ramazan ayının, bereket ve huzurunun kalplerimize sirayet etmesi temennisiyle…
Yorumlar