Gerçeğinin birebir aynısı sloganlarıyla sıkı bir tanıtımı yapılan replika ürünler, kombinleri ucuz gösteren başrol oyuncuları…

Dünya markalarından butik dükkanlara kadar, herkesin dert yandığı bu ürünlerden uzak durmanız içinse birçok sebep var.

Diesel Kendi Sahte Mağazasını Açtı

Dünya markalarının pek çoğu yıllardır ‘replika’ ürünlerle mücadele ediyor. Hatta bazı markalar bu konuda çektikleri sıkıntıları farklı şekillerde gündeme getiriyor. Sahtesi en çok yapılan ‘Diesel’ geçtiğimiz aylarda New York’ta kendi replika mağazasını açtı (Kısa bir süreliğine). Tabii ki kendi orijinal ürünlerini sattı. ‘Go with the flaw’ sloganıyla yola çıkan marka, “Kimse mükemmel değildir, kusurlarını kabullen” mesajını verdi.

Markalar ‘Orijinal Sahte’ Koleksiyonları Üretiyor

Bununla beraber, Dolce Gabbana, Gucci, Prada ve Chanel gibi markalar da aynı durumlardan müzdarip. Birçoğu geçtiğimiz sezonlarda bu konuya dikkati çekebilmek için çeşitli yollar denedi. Gucci, ‘Guccy’ yazılı tişörtleriyle, ‘gerçek’ yazılı çantalarıyla defilesini yaparken, Vetements ‘Orijinal Sahte’ koleksiyonunu görücüye çıkardı, Chanel ise Honda yazılı sweat’leriyle gülümsetti.

Peki, markaların anlatmaya çalıştığı neydi?

Sağlıksız Üretim Şartları

Replika ürünlerin birçoğu ‘merdiven altı’ diye tabir edilen yerlerde üretiliyor. Yediğimiz, içtiğimiz besinlerin sağlığına dikkat ettiğimiz kadar vücudumuza değen tasarımların sağlığına da dikkat etmek gerekiyor. Ucuz kumaşlar, imitasyon metaller, sahte deriler ve dahası… Alerjiden daha ötesine neden olabilecek bu kullanımlar, replika ürünlerden uzak durmanız için ilk neden.

Sahtesinin Aslını Yansıtamaması

Dolce Gabbana’nın Dolce Banana olduğu, Prada’nın Pradi olduğu hatta sloganların ters düz edildiği kullanımlar replika ürünlerde çok görülüyor. Birinci sınıf replika, gerçeğiyle birebir olarak satıldığı söylenen parçalarda bile aslını yansıtmadığı anlaşılıyor. Kullanılan kumaştan, kullanılan detaylara kadar, olmayan bir şeylerin olduğu çok açık.

Farklı Görünme Çabası

Diesel markasının ‘Go With The Flaw’ sloganında anlatmaya çalıştığı da aslında tam olarak bu. Kusurlarla yürümek, hatta kusurları kusur olarak görmemek. Yani dememiz o ki, illa ki marka giymek zorunda değilsiniz. Beyaz bir tişörtün üzerinde Diesel yazsa da olur yazmasa da olur. Çantanızın markası Micheal Kors olsa da olur olmasa da olur. Ancak siz Micheal Kors’un çantasını Micheal Korse etiketiyle takıyorsanız, ucuz bir kombin yansıtmakla kalmıyor, farklı görünme çabasına da bürünmüş oluyorsunuz.

Lüks Fiyattan İbaret Değil

Dünyaca ünlü markalar için her birimiz bir kere, ‘şuna o para verilir mi?’ diye sormuşuzdur. Burada devreye giren o markanın tam olarak marka olmasıdır. Bu sebeple, kombinlerde kullandığınız parçalar illa ki dünya markalarını yansıtmak zorunda değil. Bir AVM turunda bile kaliteli ve uygun fiyatlı ürünler bulabilirsiniz. Böylece kombinlerinizi ucuz görünmekten kurtarır, ‘sahte’ dünya markalarını kullanmadan da şıklığı yansıtabilirsiniz.

Emeğe Saygı

Klişe haline gelen ancak doğruluğundan asla şüphe edilmeyen bir cümledir, emeğe saygı… Her ne şekilde olursa olsun kullandığınız markanın marka olması yolunca büyük bir emek vardır. Bunun replika ürünlerle baltalanması tasarımcıları her zaman kızdırmıştır. Kıyafette, çantada, kitapta ya da müzikte… Kısacası hayatın her alanında bir ürünün ‘replika’sına tahammül edilemez.

Moda Editörü: Büşra Karagöz