Bu yıl Contemporary İstanbul’un sekizincisi, 7-10 Kasım tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfü Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Salonunda düzenlendi. Türkiye’nin en geniş kapsamlı çağdaş sanat fuarı diyebileceğimiz fuar, çağdaş sanatın her alanından çok önemli örnekler barındırıyordu.
750 sanatçı, 3000 eser, 23 ülkeden 96 çağdaş sanat galerisinin katıldığı Contemporary İstanbul 70.000’den fazla ziyaretçiyi ağırladı. Dünyanın dört bir yanından New York, Londra, Paris, Madrid, Cenova, Lizbon, İspanya, Türkiye, Kosta Rika ve Almanya’nın en önemli sanat galerilerinden eserleri bir arada görmek için bulunmaz bir fırsattı.
Fuar oldukça sınırlı bir süre için açık olduğundan ben ancak son gününe yetişebildim ve kendimi görebildiğim için şanslı sayıyorum. Daha evvel söylediğim gibi gönül her bir eseri ait olduğu ülkede, kendi sanat galerisinde, müzesinde görmek istese de oradakilerle yarışabilecek durumda sanat müzesi olmayan ülkemiz için bunların hepsini bir arada görme fırsatı veren bu gibi etkinlikleri kaçırmamak gerek.
Sergiler hakkında konuşmadan önce şu açıklamayla başlamam lazım benim için –yalnız olmadığıma eminim – çağdaş sanat iki uç nokta taşıyor; birincisi ciddi bir hayranlık, içinin ilhamla dolması, yer yer sanatçıyı kıskanmak ikincisi ise bunun sanat değeri var mı sahiden diye kara kara düşünmek. Belki onu cazip kılan da budur, emin olamıyorum. Ama şundan eminim çağdaş sanatla alakalı olarak sevdiğim şeylerden biri de günlük hayata fazlaca göndermesinin bulunması.
Peki, 8. Contemporary İstanbul’un ardından düşündüğüm şeyler neler mi? Evvela çok geniş kapsamlı oluşu dijital sanattan heykele, resme, fotoğrafa birçok dalda eser olması çok güzeldi. Türkiye’den ve diğer ülkelerden birçok genç sanatçının eserlerinin bulunması, farklı dünya görüşlerinin ve sanat anlayışlarının ortak bir mekanda buluşması ise en cazip kısmıydı. Contemporary İstanbul’un benim için en güzel taraflarından bir diğeri ise çoğu sergide olduğunu gibi sürekli olarak etrafımızda dolaşıp eserleri incelerken bizi geren görevlilerin olmamasıydı. Kalabalık ama herkesin kendi halinde olduğu dışarısıyla bağlantının tamamen kopup sadece sergi salonunun var olduğu duygusunu vermesinden dolayı çok memnun ediciydi.
Önümüzdeki yıl dokuzuncusu düzenlenecek olan Contemporary İstanbul için saatlerimizi şimdiden ayarlayalım; 9 Kasım 2014’te açılıyor maalesef yine yalnızca birkaç günlüğüne.
Yorumlar