Uluslararası Üftade Hazretleri Sempozyumu Ve Üftade Hazretleri

Uluslararası Üftade Hazretleri Sempozyumu Ve Üftade Hazretleri

Bursa bu kez, ariflerin sultanı olarak bilinen Üftade Hazretleri’nin ilim ve yaşayışını daha iyi anlamak; günümüz insanına Üftade Hazretleri’ni daha iyi anlatmak için uygulanan bir sempozyuma ev sahipliği yaptı. Türk Kadınları Kültür Derneği İstanbul Şubesi ile Eğitim Ve Sağlık Vakfı’nın ortaklaşa düzenledikleri “Uzaktaki Yakın” Uluslararası Üftade Hazretleri Sempozyumu 17 Nisan’da, Bursa’da başladı.

Sempozyuma yaklaşık 25 yerli ve yabancı akademisyenin katılması bekleniyor. Sempozyumda, ABD Kuzey Carolina Üniversitesi Dini Etüdler bölümünden Profesör Carl Ernst, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Anabilim dalından Doç.Dr. Ekrem Demirli, ABD Boston Üniversitesi Teoloji bölümünden Profesör James Morris, Cemalnur Sargut gibi isimler dikkat çekiyor.

Uluslararası Üftade Hazretleri Sempozyumu Ve Üftade Hazretleri

Batı, Ancak Üftade Gibi Alimlerin Gözünden İslam Dinini Anlayabilir!

İlk oturumun açılış konuşmasını yapan düzenleme heyetinden Türk Kadınları Kültür Derneği (TÜRKKAD) İstanbul Şube Başkanı, araştırmacı-yazar ve mutasavvuf Cemalnur Sargut, Kutbü’l Aktab makamında olan Üftade Hazretleri’nin daha iyi anlaşılıp, anlatılması gerektiğini dile getirdi.

Cemalnur Sargut, şunları söyledi: “İşte o sultanların manasını bu sempozyumlarla Batı dünyasına anlatmak bize nasip olur inşallah. Batı alemi anlamadığı, idrak edemediği ve yanlış anladığı bir cihat üzerine kurmaya çalıştıkları, belki de bilinçli olarak yaptıkları, bu İslam hakikatine yönelirler; İslam’dan başka bir din olmadığını ve gerçek dinin İslam olduğunu anlarlar. Bu İslamofobi denilen kurgulardan vazgeçerek İslam ile ve ancak İslam tasavvufu ile bütünleşebileceğimizi idrak ederler.”

Globalleşen dünyada ancak İslam’ın kemal noktasında ki tasavvuf lisanında birlik ve beraberlik kurulabileceğini anlatan Cemalnur Sargut, “O sonsuz affedici, Peygamberimizin (sav) anlattığı Allah anlatılırsa, insanlar ancak bütünleşir ve birleşirler. Cezalandırıcı değil, affedici, kucaklayan o mübarek Allah. Hani arkadaşımın çocuğuna sorduğumda; “Allah’ı seviyor musun?” diye. “Anneannemin Allah’ını seviyorum, babaanneminkini sevmiyorum.” demişti ya. İşte o anneannelerin Allah’ını anlatan, gerçek İslami manası ile aşkı anlatan, bütün batıda, doğuda her yerde..” şeklinde konuştu.

Üftade Hazretleri Kimdir?

Üftade Hazretleri’nin asıl ismi Muhammed Muhiyiddin’dir.Kendisi, Anadolu’nun gördüğü en kıymetli velilerden biridir. Osmanlı padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Bursa’da yaşayan Üftade Hazretleri Allah dostu, Hakk aşığı bir kuldur. 1490 senesinde Bursa’da dünyaya gelir. Doğumundan önce, Üftade Hazretleri’nin annesi bir rüya görür. Çocuk, büyük bir süt deryasında yüzmektedir. Rüyasını, endişeyle eşi Mehmed Efendi’ye anlatır. Mehmet Efendi, telaş etme hanım, der. Oğlumuz büyüyünce inşallah çok büyük bir alim ve veli bir kul olacak, diyerek rüyayı tabir eder.

Üftade Hazretleri çocukken bir ipek tüccarının yanında çalışmaya başlar. Fakat bir hafta sonra babası vefat eder. Çocuk yaşta yetim kalan Üftade Hazretleri, küçük yaşına rağmen büyük bir olgunlukla ailesinin tüm geçimini üzerine alır. Bir taraftan annesi ve kardeşine destek olmaya çalışırken, diğer taraftan da Bursa’daki medreselerde ilim öğrenmek için çabalar. Ve seneler sonra, zahiri ilimleri öğrenen Üftade Hazretleri, Bursa Ulucamii’de müezzinlik yapmaya başlar. Daha sonraları Doğanbey Camii’ne imam olur. Senelerce bu görevine devam eder ve Hakk yolunda bildiklerini insanlara aktarır. Ulucamii’de fahri olarak müezzinlik yapmaya devam eden Üftade Hazretlerinin sesi çok güzeldir. Üftade Hazretleri ezan okumak için minareye çıktığı zaman, insanların ezandan önce Üftade Hazretlerini dinlemeye geldiği anlatılır. Birgün bu hizmetinden dolayı caminin mütevellisi kendisine birkaç akçe maaş tayin eder. Mehmed Muhiyiddin Hazretleri, o gece rüyasında, “Mertebenden üftade oldun ( mertebenden düştün ). ” diye bir hitaba maruz kalır. Bu rüyadan sonra Hazret, derhal maaşı terk eder ve kendisine “Üftade” lakabını takar. Sonrasında yazdığı şiirlerde de Muhiyiddin mahlasını bırakıp, Üftade ismini kullandığı görülür.

Uluslararası Üftade Hazretleri Sempozyumu Ve Üftade Hazretleri

Geçtiğimiz aylarda, Ulu Camii ile ilgili yazdığım bir yazıda da zikrettiğim gibi Üftade Hazretleri Ulu Camii’ye aşıktır. Ulu Camii için şiirler yazar. Hatta bu şiirlerden bir tanesi, Ulu Camii’nin Batı kapısında hala mevcuttur.
Kendisini Hakk’a kulluğa adamış olan Üftade Hazretleri, bir velinin yanında yetişmeyi çok ister ve hayatı boyunca böyle bir veli arar. Birgün, Karacabeyli Hızır Dede isimli bir velinin Bursa’ya geldiğini ve Ulu Camii yakınlarında oturduğunu öğrenir. Yanına varır ve öğrencisi olmak istediğini söyler. Hızır Dede bu dileği kabul eder ve Muhammed Üftade’yi yetiştirmeye başlar. Muhammed Üftade iyi bir öğrencidir. Hocasının verdiği her görevi büyük bir sevgiyle yerine getiren Üftade Hazretleri, nefsini terbiye etmeye çalışır; nefsinin istediklerini yapmaz; istemediklerini yapardı. Haramdan kaçar, şüpheli korkusuyla mübahların bile fazlasını terk ederdi.

Bu şekilde, hocasının terbiyesinde 8 yıl geçer. Hocasının ölümünün ardından tasavvufta üst mertebelere doğru yükselen, kemale eren Üftade Hazretleri’ne gayb alemlerinin kapıları açılır. Her nefes alışında Allah’a hamd-ü senalar eder. Cenab-ı Hakkı hatırından hiç çıkarmaz. Lüzumsuz hiç konuşmaz; konuştuğu zaman da hikmetler saçar ve her dinleyen bu hikmetli cümlelerden, kabiliyeti kadar istifade ederdi.

Üftade Hazretleri hocasından sonra talebeleri yetiştirmek üzere dergahta dersler vermeye başlar. Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri’de bu terbiyede yetişmiş veli zatlarımızdan biridir. Daha sonraki yıllarda, Üftade Hazretlerinin bu konuşmalarını, talebesi Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri Vakıat adlı eserinde toplar.

Geçesin alem-i ferşi
Dahi hem Kürsi ve Arşi
Gele muştucular karşı
Digil ya hu ve ya men hu

Muhammed Üftade Hazretleri, uzun boylu, müşfik bakışlı, devamlı tebessüm halinde olan bir zattır. Görünüşü etrafındakilere güven verir ve herkesin takdirine mazhar olurdu. Kur’an-ı Kerim okurken sesi billur gibiydi. Kimsenin kalbini kırmaz; kalp kırarım korkusuyla kendine hakaret edenlere bile hiç karşılık vermezdi. Camiye sabah herkesten önce gider, yatsı namazından sonra geç vakitlere kadar ibadet ile meşgul olurdu. Bazı geceler, Bursa’nın ıssız ve karanlık sokaklarında bir sarhoşa rastlar, onu evine kadar götürürdü. Sarhoş, ayyaş, zengin, fakir diye insan ayırmaz; insanları sadece Allah için severdi.

Uluslararası Üftade Hazretleri Sempozyumu Ve Üftade Hazretleri

Üftade Hazretleri, keramet sahibi bir zattır. Üftade Hazretlerinin dilden dile anlatılan kerametleri saymakla bitmez. Bilinen hikayelerinin dışında, bilinmeyen pek çok kerameti olduğu söylenir. Özellikle de sırrının bilinmemesini istemiştir. O bedenen zahir, ruhen ise meçhuldür. Yani sırrı Allah katındadır. Yunus Emre’nin yolunu takip ettiğini söylemek doğru olacaktır.

Üftade Hazretleri 1581 yılında , Kelime-i Şehadet getirerek ruhunu teslim eder. Sağlığında kendi yaptırdığı caminin yanına defnedilir. Daha sonra ise mezarının üzerine türbe yapılır. Üftade Hazretlerinin hocası Hızır Dede’nin kabri ise, Molla Fenari’nin bulunduğu yere daha yakındır.

Üftade Hazretleri’nin Tophane’de bulunan türbegahı çok özel bir yer. Yanında bulunan cami de öyle. Caminin yukarısında bayanlar için hazırlanmış küçük, mütevazi bir ibadet yeri var. Üftade Hazretleri’nin türbesi yaşayan bir yer. Yaşayan bir yer derken, ziyaretçilerinin çokluğunu kastetmiyorum sadece; öyle bir yer ki, her vakitte, hatta kimse yokken bile dolu! Gözyaşlarınızın bağını çözdüren, nefsinize gem vuran, her işi hayra yoran ve sadece Allah’ı düşündüren bir doluluk.. Belki beş asır öncesinde yaşamış bir zatı tasavvur etmek çok mümkün değil. Fakat Üftade Hazretleri’nin yanına vardığınızda o müşfikliği, o muhabbeti hissetmemek de mümkün değil..

Bursa’da benim en sevdiğim iki yer olduğu için midir bilmiyorum ama Ulu Camii ve Üftade Hazretleri’nin Türbesi’nin ayrıcalıklı bir yeri vardır. Bu konuda bir tasvirim yok. Sadece huzur diyebilirim. Duygular paylaşılır muhakkak ama en iyisi gelin, görün derim. Türbegahının ilerisinde, Uludağ’ın eteklerinde, eski haline sadık kalınarak restore edilen Üftade Hazretleri’nin dergahını, tekkesini ve çilehanesini de görmenizi şiddetle tavsiye ederim. Bu sempozyum çerçevesinde, Üftade Hazretleri’nin anılmasını sağlayan, onu anlatan, hatırlatan, dualarına katan herkesten Allah razı olsun.

Selam ve dua ile…

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir