Vahyin Kalbi; Hira Nur Dağı

Vahyin Kalbi; Hira Nur Dağı

Hira Nur Dağı

Peygamberimizin İnzivaya Çekildiği Yüce Dağ

Hira, Mekke’ye 5 kilometre uzaklıkta mübarek bir dağ. Efendimiz’in (sav) peygamberlikten önce inzivaya çekildiği mekan. İlk vahyin şahidi. Allah Resûlü, Hira’da günler geceler boyu neyi tefekkür ederdi bilmiyoruz. Bildiğimiz, ne getirdiyse doğru olduğu.
Hazreti Fahr-i Âlem Efendimiz (sav) kırk yaşındaydı. Miladî takvimle 610 yılıydı. Aylardan Ramazan, gecelerden Kadir’di. Cibril-i Emin, inzivaya çekildiği Hira Dağı’ndaki mağarada Peygamberler Sultanı’na ilk kez göründü.
“Oku!” dedi. Resûl-i Zîşan “Ben okuma bilmem.” cevabını verince Cebrail (as), Sultan-ı Kevneyn’i tuttu, kucakladı, sıktı. Bu hal üç kez tekrar etti. Üçüncü kez sıktıktan sonra bıraktı ve Kur’an-ı Azimüşşan’ın ilk nazil olan âyetlerini bildirdi:

“Yaratan Rabb’inin adıyla oku! O insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabb’in kerimdir, O kalemle öğretti. İnsana bilmediğini öğretti.”

Allah Resûlü (sav), mağaradan çıkıp aşağıya inmeye başladı. Dağın ortalarına geldiğinde gökten “Ya Muhammed, Sen Allah’ın Resûlü’sün ben Cebrail’im.” diyen bir ses işitti. Başını yukarıya kaldırdı, Cebrail’i bütün ufku kaplamış bir halde gördü. Hadisenin heybetinden başını ne tarafa çevirse hep O’nu görüyor, her taraftan aynı sesi işitiyordu.

Vahyin bu başlangıç hadisesine mekan olan Hira, Mekke’ye 5 kilometre uzaklıkta bir dağ. Vahiy nurunun üzerindeki bir mağarada zahir olmasından dolayı ‘Cebel-i Nur’ diye de anılıyor. Zirvesindeki sivrilikle çok uzaklardan fark edilebiliyor. Peygamber Efendimiz’e inzivagâh olan mağara ise her ne kadar mağara olarak anılsa da üst üste yığılmış büyük kaya bloklarının oluşturduğu bir nevi dehliz. Ancak bir kişinin ayakta durabileceği yükseklikte ve yere uzanabileceği genişlikte. Kaya bloklarının oluşturduğu koridorun Mekke’ye bakan tarafı, düşme tehlikesine karşı yakın tarihlerde örülerek içinde hava akımını sağlayacak küçük bir boşluk bırakılmış. Peygamber-i Ekrem zamanında ve müteakip asırlarda buradan Mekke şehri seyrediliyormuş.

Başlarımızın tacı Efendimiz’e (sav) peygamberlik vazifesi verilmezden önce Mekke’de Hazreti İbrahim’in hanif dini bakiyesi üzere yaşayan insanlar vardı. Hanifler Ramazan ve Recep gibi belirli aylarda inzivaya çekilirlerdi. Hira Dağı onların inziva mahallerinden biriydi. Peygamber Efendimiz otuz beş yaşlarına geldiğinde Hira’daki mağarada inzivaya çekilmeye başladı. Cebrail Aleyhisselam’ın ilk vahyi getirmesinden altı ay önce, gündüzün aydınlığı gibi apaçık sadık rüyalar görmeye başlamıştı. Yanına erzak olarak süt, hurma, kurutulmuş et, zeytinyağı, kuru ekmek gibi gıdalardan alan Allah Resûlü, yanındaki erzak bitince Mekke’ye döner, bazen yeniden erzak alıp dağa çıkardı.

Rahmeten Li’l-âlemîn Hitabının Mazharı (sav), bir dağın tepesinde, kayaların sardığı küçücük bir mekanda yalnız başına, karşısında o devirde putperestliğin perdelediği Mekke-i Mükerreme, günler geceler boyu neyi tefekkür eder, peygamberliğin başlangıcı olan rüyalarında neler görürdü bilmiyoruz… Bildiğimiz ne getirdiyse, ne bildirdiyse doğru olduğu. Risaletinin hak olduğuna şahidiz. Allah’ın ilmi adedince salât ve selâm üzerine olsun.

Hira sadece ilk vahyin nüzül ettiği mekân olmakla mümtaz değil. Şakk-ı sadr, yani Efendimiz’in (sav) göğsünün yarılması hadiselerinden birinin de burada gerçekleştiği rivayet edilir. Geçmişte bu hadisesinin olduğu yerde bir mescid bulunmaktaymış. Peygamberimiz’in mağarasının beş yüz adım kuzeyinde olan mescidde Resûlullah’ın şakk-ı sadr sırasında dayandığı söylenen bir kaya da varmış. Bu mescid günümüzde mevcut olmasa da Hira Dağı’na ziyarete gelenlerin istifadesi için yapılan ve yağmur sularıyla doldurulan tarihî sarnıcın kalıntıları görülebiliyor. Ay’ın yarılması mucizesinin bu dağda gerçekleştiğine, Efendimiz’in Taif dönüşü Mekke’ye girmeden önce bu dağda beklediğine dair rivayetler de var. Tasavvuf terbiyesindeki halvet tatbikatına kaynak olarak da Peygamber Efendimiz’in Hira Dağı’ndaki inziva hayatı gösteriliyor.

Kaynak: Yeni Bahar Dergisi

Yorumlar

“Vahyin Kalbi; Hira Nur Dağı” için bir yanıt

  1. KEMAL dedi ki:

    Helal sana kardeşim Müslümanada bu yakışır. Zirveye çıkmak ve ibadeti terk etmemek.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir