Bugün Milli Eğitim Bakanlığı‘na bağlı okullarımız yaz tatiline girmektedir. Özellikle ilkokula giden çocuklarımızın ikinci dönem sonu karnelerinin verildiği son gün. 2012-2013 Eğitim öğretim yılının en son günü. Artık yaz tatili bugünden itibaren başlamıştır diyebiliriz. Çocuklarımız bir yıl boyunca okul hayatıyla bir disiplin içinde yaşıyorlardı. Artık onların da zihinsel yorgunluklarını üzerinden atmalarının zamanı gelmiştir. Bu itibarla, yaz tatili boyunca özellikle ilkokula giden çocuklarımız için, titizlikle bir yaz tatili programının yapılması gerekmektedir. Yaz tatili çocuklarımızın rehabilite olabilmesi için büyük bir fırsattır. Yaz tatili aynı zamanda bir terapi zamanıdır. Ailelerimiz, anne ve babalar, çoğumuz da işlerimizi yaz tatiline göre ayarlarız. İşimizi yaz tatili umudu ve hayalleriyle süsleriz. Çocuklarımız da yaz tatili hayaliyle mutlu olurlar.
Büyük şehirlerin metal yorgunluğu, gürültüsü, hava kirliliği, son günlerin eylemlerini de dahil edersek, kaosu, bunalımı toplumu negatif yönde etkilemektedir. Esasen kentli değil, köylü bir milletiz. Yatırımların kentlere yönelik yapılması, bölgesel ayırımcılıklar adaletsiz bir gelir dağılımı sonucu, zamanla büyük kentlere göç durdurulamaz oldu. Büyük kentlerin taşı toprağı altındır deyip, anadolunun bazı yerlerinde köyler boşaldı. Gençler iş umudu ve fantastik bir hayat özlemiyle gurbet kavramının kurbanı oldular. Büyük şehirlerde, kentli ve köylü olarak bir kültür yozlaşması yaşandı. Zenginler ve fakirler, işçiler ve patronlar, elitler ve varoşlar, bu tür ikilemler uzadıkça uzadı. Ne yazık ki insanlarımızın tek derdi ekmek parası için mücadele etmekti. Oysa çocuklarımızın yetişmesi, dinini, diyanetini bilmesi, ahlak ve fazilet üzere yetiştirilmesi gerekiyordu. Zamanla yeni bir kuşak, yeni bir nesil ve altın bir neslin tohumları atıldı. Bu arada doğruya, iyiye ve güzele kendini adamış bir nesil ile, kendini batakhanelerde kaybeden, anarşi ve teröre bulaşan, provokasyonlara alet olan, gününü gün eden, aynı zamanda kafası karışık bir neslin de can çekiştiğini görebilmeliyiz.
“Ağaç yaş iken eğilir” atasözünü bilmeyenlerimiz yoktur. Karne tatili sonrası, ister kentlerde yaşayalım, istersek köylerde olalım, çocuklarımıza bir yaz tatili programı hazırlamalıyız. Çocuklarımız için günün bir bölümünü Yaz Kuran kurslarına, ya da Cami Hocalarına ayırmalıyız. Bu olmassa olmazlarımız olmalıdır. Kültür ve kır gezileri, sılayı rahim ve bunun yanında eğlence ve dinlenceye de vakit ayırabilmeliyiz. Çocuklarımızı sıkmadan, etrafımızda bulunan yakınlarımızdan da örnek aldığımız kişilerle tanıştırmalı, onlarla buluşturmalıyız. Bu yaz tatilinde çocuklarımız yeni bir inanç ve umutla, hayata karşı idealize edilmiş duygu ve düşüncelerini davranışlarıyla gösterebilecek, aynı zamanda herkes tarafından kendisine hayranlık duyabilecek kişiliklerini geliştirebileceklerdir. Artık günümüzde yeni nesil, duyarlı, tutarlı, ahlaklı, faziletli, ilim, irfan sahibi, paylaşımcı bir yanı olan, altın bir nesil, bilinçli bir olacaktır.
Yorumlar