Eğitim; çocuğun doğduğu andan itibaren başlayan ve onun yaşama becerilerinin gelişimine katkı sağlayan bir olgudur. Öğrenme ise eğitimin gerçekleştiğine dair bir bilişsel veridir. Her kişide eğitim motivasyonları farklı olduğu gibi, öğrenme metodları da farklı olabilir. Kimisi çok iyi bir piyanist olabilir kimi kuantum fizikçisi… Ama malesef bu iki farklı çocuk aynı sıralarda aynı eğitimi aynı metodlarla alarak hayata başlar. Eğitim sisteminin böyle handikaplarının yanında bir de sınav sorunsalı vardır, çocukların 4 senede öğrendiklerini 3 saatlik bir performansla hayatlarının dönüm noktası(!) olacak bir sınav da ülkemizde YGS adıyla yapılmaktadır. Üniversiteye giriş sınavlarının ilk adımı olan YGS için 10 günden az kaldı. 10 günde eğitim sistemini değiştiremeyeceğimize göre, sınava girecek çocuklarımız için ne yapabiliriz.
Sene boyunca okul ve dershane öğretmenleri, eğitmenler ve televizyonlarda seyredeceğimiz bilir kişiler yıllarca sınavlarda başarılı olmanın yollarını anlatmışlardır. Bunları bir kez daha tekrar edeceğim ben de. Sınava hazırlanmak, sınavdan önce sadece deneme veya çıkmış sorulara bakmak, sınav günü tüm belgeler hazır bir şekilde sağlıklı bir kahvaltı ve rahat kıyafetlerle sınavdan 45 dk-1 saat önce sınavın yapılacağı binada olmak, stresten uzak bir ortamda bulunmak, sınavda en başarılı olduklarını düşündükleri testten baslamak, yapamadıkları soruları en son çözmek gibi… Ayrıca bu sınav üniversite düşünen öğrencilerin bir bölümünü, önlisans düşünen veya meslek lisesi öğrencilerini %100 etkiliyor. LYS sınavına girecek öğrencilerin %35-40 gibi bir etkisi var ve YGS tecrübesiyle LYS’ye daha iyi hazırlanabilirler.
Sevgili gençler,
Belki de size anlamsız gelen bu sistemi eleştirmeyi bir kenara bırakıp sınava odaklanmalısınız. Bu 3 saati sizin hayatınızı belirleyecek tek şans olarak değil, yeni hayatınıza açılan bir kapı olarak görün. Ve emin olun, hayatınızda böyle kapılardan daha çok var. Bir yıl belki iki yıl boyunca bu sınav için hazırlandınız ve defalarca deneme testleri çözdünüz. Ama sınav günü kendinizi yine de hiçbir şey bilmeyen ve dünyaya yeni gelmiş bir uzaylı gibi hissedebilirsiniz. Panik yok. Çalıştığınız tüm konuları hala biliyorsunuz.
Bu yabancılığı yenmek için sınav gününe kadar her gün YGS’ye giriyor gibi, tam 2 saat 40 dk optik form doldurma da dahil, her gün farklı bir ortamda her gün farklı bir YGS denemesi çözmenizi tavsiye ederim. Böylece sınav mekanına yabancılık hissini yenebilirsiniz. Sınava bu kadar süre kalmışken deneme veya çıkmış sorulara bakın. Geçmiş sorular hem fikir verir hem de YGS diline alışmanızı ve yabancılığı atmanızı sağlar. Ayrıca unutmayın bu sınav sadece eğitiminize devam edeceğiniz okulu belirleyecek, size herhangi bir değer biçmeyecek. Yanında mutlu olduğunuz ve sizi rahatlatan kişilerle daha fazla vakit geçirin. Ve mümkün olduğunca sınavdan başka konular konuşun.
Sevgili ebeveynler,
Çocuklarınız için kötü olan hiçbir şeyi istemediğinizi biliyoruz. Onun için elinizden geleni yaptınız veya yapmak için imkanınızın olmasını istediniz. Ama yapılan araştırmaların da gösterdiği şey şudur: Bir çalışma ortamında verimliliği artıran şey konfordan ziyade kendini mutlu ve stressiz hissetmektir. Bunu da çocuğunuza sevginizi göstererek verebilirsiniz. Çocuğunuzun her şeyden önce sevildiğini bilmeye ihtiyacı var. Onun hayattaki temel maddesi sevginizle oluşacak güven duygusu. Ve çocuğunuzun hayatı bu temel üzerine bina edilecek. O yüzden çocuğunuza dayatma yaparak sistemin kurbanı olmasına izin vermeyin. Başarılı olmaları için motive edin ama başarısız olduklarında tekrar şansı olduklarını bilsinler. Sınava az kala evde mümkün olduğunca sınavdan daha az bahsedin. Sınavdan daha çok bahsetmek çocuğunuz üzerindeki baskıyı artırır. Sınav günü ne daha erken yatsın ne kahvaltı da ekstradan bir şeyler yesin. O gün, okula veya dershanesinde denemeye gittiği bir gün rahatlığını hissettirin.
Unutmayın, çocuklarınız ya da aileniz sizin en değerli varlıklarınız ve onları bir YGS sınavıyla kazanmadınız. Ailenizden huzur, mutluluk eksik olmasın…
Yorumlar