Kıskançlık yeni başlayan ilişkilerde kişilerin hoşuna gidebilir. Beğenildiğinin hissedilmesi, sahiplenilme ait olma duygusu yaşata bilir. Fakat zamanla, sevginin kanıtı gibi görünen kıskançlık, İlişkinin bitiş sebebi olabilir. Kıskançlığın ileri boyutu ve kontrolden çıkma ilişkinin sonu olabilir.
Kıskançlığın abartı bir hal alması; ”Seven sevdiğini kıskanır” sözü ile, sanki ilişkinin iyi gittiğini gösteren bir işaret gibi kıskançlık görülebilir. Kişilerin hayat haklarını kısıtlamaya, yok saymaya kadar abartıya kaçan kıskançlık, İlişkilerin ve evliliklerin bitmesi , aşk cinayetleri , şiddet gibi istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Bu yüzden kıskançlık da ne zaman abartı ya gidildiği, ne zaman tehlikeli bir boyut kazandırıldığı iyi hesaplanmalıdır. ”Kıskançlık sevgi değildir.”
Kıskançlık nedir?
Sadece İkili ilişkilerde değil hayatın bir çok yerinde kıskançlık duyduğumuz bir konudur. Kıskançlık, kendini nasıl gösterir? Bazen başkalarının sahip olduğu kendisin de olmayana sahip olma arzusu, bazen de, kendinin sahip olduğunu, başkasına kaptırma korkusu, elindekileri yitirileceği endişesidir. Kişiler yaşantıların da özellikle ikili kendileri için önemli saydıkları ilişkilerde kıskançlık duygusunu derinden hissedebilirler. Kıskançlık; yitirilmek istenmeyen bir kişinin ya da ilişkinin yitirileceği ya da tehdit altında olduğu tedirginliğiyle yaşanan karmaşık bir ruhsal yaşantı, acı verici duygu diyebiliriz. Kontrolden çıktığında tekrar idare edilmesi zor bir durum halini alır.
Kişiler Doğuştan mı Kıskançtır? Sonradan mı Kıskanırlar?
Kıskançlık insanın doğasından gelen yaratılışıyla ilgili bir olay mıdır? yoksa sonradan mı kazanılır? Bunun tam bir cevabı yok aslında. Sosyal ve kültürel yaklaşıma göre ise kıskançlık, sosyal ve kültürel bir olgudur. Kişi zamanla içinde bulunduğu toplumun ilişki durumuna göre kıskanmayı öğrenir. Rol model olarak da kişi ilk önce kendi anne babasının ilişkisinin alır. Yine kişilerin cinsiyetleri de kıskançlık yaratan durumlar ve verilen tepkiler de sosyal kurallardan etkilenir.
Kıskançlık Aşkımı İspatlar?
”Sahiplenme Aşk değildir”
Kıskançlık aşkın göstergesi yada ispatı değildir. Aşk, Sevgi ve bağlılıktır. Normal sevgiden, aşkın farkı, aşk duygusu çok yoğun bir sevgidir ve kişi hislerini nasıl ifade ve kontrol edebileceğini bilemeye bilir. ilişkilerin genel de başında yaşanan bu duygu, zamanla, ilişki olgunlaştıkça yerini daha kontrol edilebilir ve kalıcı duygular olan, sevgi, güven ve sadakate bırakır. Aşk herkesin sahip olmak istediği, sahip olunca da kaybetmekten endişe ettiği güzel bir duygudur. Bu sebeple, birbirini gerçekten seven iki insanın arasında bir miktar kıskançlık olması doğaldır, fakat sahiplenme duygusu aşk değildir.
Kıskanç kişilerin, sevilmeye ı aşırı bir ihtiyaç duyarlar. Yaşadıkları güvensizlik ve yetersizlik duygularıyla baş edemedikleri için ilişkide bulundukları insanın sevgisini kimseyle paylaşmak istemezler.Kıskançlık yaşayan kişiler bir yandan ilişkilerini sürdürmeye çalışırken, bir yandan da özgüvenlerini korumaya çalışırlar. İlişkiyi korumalarındaki amaç aslına bakarsanız daha fazla paylaşım sağlamaktır. Fakat aşırı kıskanç kişiler; Karşısındaki kişiden istediği daha fazla paylaşımı elde edebilmek için, tehdit edebilir, zor kullanabilir ya da küserek sağlayabileceklerine inanırlar.
Kıskançlık aslında kaç farklı duygudur?
Kıskançlık,temelinde özgüven eksikliği ve yetersizlik duygusu vardır. Kişilerde özgüven düşmesi, kendini yetersiz ve değersiz hissetme olarak kendini gösterir. Kendini o kadar sevmez ki hatta Sahip olduğu sevgiyi dahi hak etmediğini ve kaybedeceğini düşünür. Bu endişe de kıskançlık duygusuna ve onunla baş etmek için yapılan anormal davranışlara sebep olur. Aşırı kıskanç kişiler, eşini sürekli kontrol eder, hatta takip eder, eşinin yaşantısını sınırlamaya çalışır.Böylece eşinin üzerinde bir baskı oluşturarak onu kaybetmeyeceğini düşünür. Bilinmesi gereken; sadakat, tehditle değil sevgiyle sağlanır. Bu baskı ve tehdit halleri eşini kendinden daha da uzaklaştırır.
Kıskançlıkta da, kadın-Erkek farklıdır
Sadakat kıskançlığı etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Eşlerin birbirlerini cinsel veya duygusal anlamda aldatması çoğu ilişkiyi derinden etkiler. Kadınlarda erkeklerde kıskanır. Fakat kadınlar ve erkekler kıskançlık bakımından farklılıklar gösterir. Yapılan araştırmalar kadınların duygusal bir aldatma karşısında daha çok etkilenirken, erkeklerin cinsel bir aldatmada daha fazla kıskançlık yaşadığını göstermektedir. Verdikleri tepki ise; Kadınların, görece daha yapıcı davranıp, alttan alarak, kendi hak ve isteklerinden vazgeçtikleri, erkeklerin ise tehdit ve kaba kuvvetle kıskançlıklarıyla baş etmeye çalıştıkları görülmektedir.
Zarar Veren Kıskançlıkla Nasıl başa Çıkılır?
Kıskançlık, sahip olduklarını koruma isteği ile ortaya çıkan bir tür korkudur. Kıskançlığa, öfke, değersizlik, çaresizlik, yetersizlik, yalnızlık gibi duygular eşlik eder. Birçok kişi geçmiş yaşantılarının yaralarını içinde taşır ve şimdiki ilişkisinde bu yaraları iyileştirmeye çalışır. Önemli olan, bu yaraları tanımak ve bugünkü ilişkiye taşımamaktır. Karşılıklı güven için iletişimin açık olması önemlidir. İmalı sözlerden, üstü kapalı eleştirilerden ve küskünlüklerden kaçınmak gerekir. Bu noktada, kıskançlığa ılımlı yaklaşmak ve eşleri karşılıklı konuşmaya teşvik etmek önemlidir.
Kıskançlığı abarttığınızı ve kontrolden çıktığını nasıl anlarız?
Eşin telefonlarını dinlemek, takip etmek, eve gelince perdeleri, banyoyu, yatak odasını kontrol etmek, eşi akrabalar dahil kimseyle görüştürmemek, her anlatılan olayın altında bir anlam aramak aşırı kıskançlığa girer ve tedavi edilmesi gereken bir davranış bozukluğudur.
Kıskanç kişiler; bir uzmandan yardım almalıdırlar. Kişiler sevilmeye değer bir insan olduğu hatırlatılma noktasında, kendi değersizlik hislerinin altında yatan nedenleri bulmak için yardım almalıdırlar. Olumsuz duyguları, yeni ve olumlu duygularla değiştirmelidir.
Sevgiyle kalın… www.interaktifdanismanlik.com
Yorumlar