Zekât  farizası, gelir dağılımındaki farklılıkların çözümüne vesile olan ilk tedbirdir. Zekât  İslam dinindeki sosyal dayanışma ve yardımlaşmanın gerçekleştirilmesi olayıdır…

Zekât, malı başkasının gözünün kalmasından, günahkar ve mücrimlerin elinin uzanmasından korur. Zekât, fakir ve muhtaçlara yardım olup, gücü yeten insanların iş kurmaları ve çalışmaları için ellerinde bir sermaye olur; çalışmaktan aciz olanların normal bir yaşam düzeyine çıkarılmalarına yardımcı olur, toplumu fakirlikten devleti zayıflamaktan korur.

Ve tabii zekât, insanı cimrilikten korur; mü’mini cömertliğe eli açıklığa alıştırır; böylelikle sadece zekât vermekle yetinmez. Zekât, mal nimetinin bir şükrü olarak farz olmuştur. Öyle ki, zekât mala nispet edilmekte, malın zekâtı, denilmektedir.

Zekâtın Farz Oluşu ve Şartları:

• 1) Hür olmak.
• 2) Müslüman olmak.
• 3) Ergen ve akıllı olmak.
• 4) Malın zekâta tabi mallardan olması.
• 5) Malın nisap (üzerine zekât verilmesi farz olan mal) miktarı yahut nisap kıymetine ulaşması.
• 6) Mala tam olarak sahip olmak.
• 7) Nisap miktarı mal üzerinden kameri bir yıl geçmiş olmak.
• 8) Borçlu olmamak.
• 9) Asli ihtiyaçlardan fazla olmak.

Zekât Nasıl Hesaplanır?

Zekâtı gerektiren en az ölçü yani nisap; altın için yaklaşık 85 gram, gümüş için 595 gram, diğer paralar için bunların birine eş değer paradır. Bugün için gümüş, zekâta ölçü olmaktan çıkmıştır. Zekâta tabi olan malların toplamı 85 gram altının değerine vardığında kırkta birini zekât olarak vermeksi gerekir. Zekâtın, zekât niyetiyle verilmesi, yani verirken zekât verdiğini bilerek vermesi şarttır. Bunu söylemesi gerekmediği gibi güzel de değildir. Önemli olan Allah’ın bilmesidir.

Zekat düşmesi için hileye başvurmak ise haramdır.